English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ Z ] / Zehir

Zehir translate English

4,825 parallel translation
Zehir, uygulanan kişiyi çözülmeye uygun hale getirir.
The venom puts the subject in a dissociative state.
Bu zehir.
It's poison.
Zehir ne biliyor musun?
You know, poison?
Zehir, karın ağrıtır.
Poison, bad tummy.
Kimse bu kadar zehir hak etmez.
One can never have too much poison.
Biraz daha zehir ekleyelim.
Just a little more poison.
Zehir.
Poison.
Yeminim olsun ki yulaf ezmesine zehir katmama bir bez değişikliği kaldı.
I swear to God I am one diaper change away from poisoning his oatmeal.
Aklı olmayan bunca insana tüm gün zehir veriyorsun ama?
You serve poison all day to all these people who don't know no better?
Simdi ise zehir artik gitti
It's okay, because now the poison is gone.
Sonrasında yaşanan olayları pek anlayabilmiş değildim ama nihayetinde şunun farkına varmıştım ki mevzubahis olan büyük bir servetin kaderinin tehlikede olmasıysa insanoğlunun açgözlülüğü bir zehir gibi kanına yayılıyormuş.
I understood very little about the events that were to follow. But, eventually, I came to recognize, when the destiny of a great fortune is at stake, men's greed spreads like a poison in the bloodstream.
Geçici polis şefiniz olarak şehrimiz bir zehir tacirliği fiyaskosundan daha kurtulurken bu baskında bugün size ben önderlik edeceğim.
Now, as your new interim police chief, I will guide you through this raid today as we rid our city of another one of its drug-dealing washouts.
İdrarda asit zehir devre dışı bırakmak için.
The acid in the urine is to deactivate poison.
"Nefret denen şey, zehir içip öteki adamın ölmesini ummaya benzer."
"Hate is like drinking poison and hoping the other guy dies."
Hükümet bunun... zehir olduğunu bilmeli.
Government should now- - - It's poison!
Her gün hayat zehir eden çirkin yapıyı görmek zorundasındır.
An ugly building that you have to look at every day poisons your life.
- Zehir içmiş.
- Drank herself some poison.
Biz daha dayan. Eğer orada daha fazla tüp bulabilirsek o bize sekiz günlük hava sağlayacak ve o zamana kadar zehir etkisini yitirmiş olacak.
If we can find some more canisters up there, it's gonna get us eight days of air, and the poison will be gone.
Örneğin oyuk uçlu kurşuna... baklava sırtlı yılanın dişinden bir miktar zehir çekersen... sadece bir atışa ihtiyacın vardır.
For example, if you drain a certain amount of venom from the fangs of a diamondback rattler into a hollow-tip bullet, you really only need one shot.
Açık bir yaraya verilecek ufak bir miktar zehir... bir adamı öldürmeye yeter...
And just a small amount of venom in an open wound is enough to kill a man if he's...
Ama elektrik ve su sorununu görecek olursa öğrencilerin yemeğine biri zehir koyabilir.
... but to see that electricity and water supply is on time... to ensure that no one puts poison in your student's meals
Hayır, ben arkadaşlığınıza zehir kattım.
No, I mixed poison in your friendship
Onu ölü gösteren ama öldürmemiş bir zehir buna yol açmış olamaz mı?
Was it a poison that didn't... That made her seem dead?
Kaba yaşayan bir serseri, muhtemelen biraz ekmek yedi zehir dökülmüş.
A tramp living rough, probably ate some bread laced with strychnine.
"Bu aynı zehir, aynı likör."
"Set my house ablaze if you wish."
"Ben acı zehir bile yutabilirim.."
The word is'liquor'not faith.
Çünkü seninle evli olsaydım, her sabah içtiğin portakal suyuna zehir koyardım!
'Cause if I was married to you, I'd put poison in your orange juice every morning!
Bir zehir gibi hareket ediyor.
It's acting like a venom.
Zehir gibi akıllı katır gibi inatçı.
Smart as a whip. Stubborn as a mule.
Yani, röportajdan önce, Elinizde ölümcül düzeyde zehir içeren deri içinden uygulanan, zaman gecikmeli Risin şerit ile Kim'le el sıkışacaksınız.
So, preceding the interview, you are going to shake Kim's hand, administering a fatal dose of poison with this, a transdermal time-delayed ricin strip.
Zehir 12 saatliğine etkisiz kalır.
The poison will lay dormant for 12 hours.
Zehir kan beyin bariyerini geçtikten sonra, Kalp atış hızınız 160'a çıkar.
After it passes the blood-brain barrier, your heart rate would shoot up to 160.
- Hala zehir var mı elinde?
- You still got that poison?
Lanet olası zehir hala var mı diyorum
I want to know if you have the fucking poison
Zehir gibiler kanser, kanser gibiler hepsi, hepiniz.
They're like venom to me, like, like a cancer, all of you guys, just all of you.
Gözleri zehir gibi, tamam mı?
Her eyes are crazy, okay?
Yapılabilecek en iyi şey sana zehir sonrası ilacı vermek olacak.
Best thing to do is start you on a post-exposure cocktail.
İlacın zehir olduğunu mu ima ediyorsun?
Are you are trying to say the drug is poison?
Bu yeni tarifin içinde zehir de var mı?
- Was it a recipe with poison in it?
Hisar'da zehir eğitimi aldığınızı duydum.
I hear you studied poisons at the Citadel.
Bir zehir uzmanı olarak başkente geliyorsunuz... Birkaç gün sonra da torunum zehirlenerek ölüyor.
You arrive at the capital, an expert in poisoning, some days later my grandson dies of poisoning.
Bana Sör Podrick Payne unvanı verilecekmiş. Hakimlere "boğucu" diye bir zehir aldığınızı söylersem.
Said I'd be named Ser Podrick Payne if I told the judges you'd bought a poison called the strangler.
Hem zehir onun tarzı değil.
And poison's not his style.
Zehir.
The poison.
- Hey, Zehreela ( zehir ).
Zehreela ( poisoned ). - Hey!
Siz esas bu zehir fabrikasını nasıl kapatacağımızı dert edin.
I were you I would worry about how close this toxic dump.
Buradaki tek zehir sensin.
The only poison here is you.
Soruşturma açarlarsa, mutfağı fareler bastığı için mutfakta fare zehri kullanmıştım derim. Ki bu da doğru zaten. Zehir yanlışlıkla tencereye düşmüş.
If there ´ s an investigation, I ´ ll say I used rat poison in the kitchen because we were infested, which is true, by the way, and some of it, accidentally fell into a pot.
- Daha fazla zehir mi ekleyelim?
- Add more poison?
Zehir yok anlaşılan.
Don't worry. It's not poisoned.
Zehir bu.
It's poison.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]