Zekam translate English
340 parallel translation
Dostlar, tüm Londra'nın zekam ve albenimle heyecanlandığını bilmek ilginizi çekebilir.
Well, pals, you'll be interested to know... that all London is agog with my wit and charm.
Böyle zırvaları dinlemek zekamıza hakarettir.
It's an insult to our intelligence to listen to such ravings.
Zekam hassas bir bitkidir beyler.
My wit is a delicate plant, gentlemen.
Miltonik zekamın hazinelerini senin gibi birinin önüne serdim.
I waste the treasures of my Miltonic mind by spreading them before you.
Bilgimizi olumsuz, zekamızı sert ve kaba kullandık.
Our knowledge has made us cynical, our cleverness, hard and unkind.
Yenilmez gücüm için, yeni bir çağ için, gelişmiş zekam ile dünyayı değiştirmek için!
Drink to my invincible power, to a new era, to a changed world with me as its guiding genius!
Zekamı, çalışmayan bir çakmak ile mukayese etmek.
Comparing my intellect with a cigarette lighter that doesn't work.
Zekam ayaklarımın içinde değildir.
My brains are not in my feet.
O zaman zekam istediğiniz zaman emrinizdedir.
Then you may call upon my wit whenever you wish.
Zekam hakkında ne düşündüğün umurumda değil.
Your opinion of my IQ doesn't interest me in the least.
Bütün zekayı sen almışsın ve benim zekam bende ne varsa o.
You got all the brains and all I've got is what I've got.
Ne zekam elverir, ne sözlerim, ne değerim, ne de etkim,.. ... inandırma gücüm yeter halkın kanını azdırıp tutuşturmaya.
For I have neither wit, nor words, nor worth, action, nor utterance, nor the power of speech to stir men's blood.
Bazen çok keskin bir zekam var, korkutucu.
Sometimes I'm so sharp it's frightening.
Daima parlak bir zekam olmuştu.
I always had a brilliant intellect.
Zekam hâlâ bir insanın zekasıydı.
My intelligence still a man's intelligence.
Zekam ile hayata tutundum ve bu toprakları kontrolüme aldım.
It's my intelligence that keeps me alive and in control of this land.
Bunun için tüm zekamızı kullanmamız gerek.
This will take all our cunning.
Benim zekam daha azdır, ama sıcak bir kalbim vardır ve çok kolay aldanırım.
I have less sense, but I have a good heart and I am easy to deceive.
Zekamızı kullanarak onları alt edebiliriz.
We'd better pit our wits against them and defeat them!
Kasabadan gelip geçen insanları.. ... merak edecek kadar zekam var.
I've got enough on my mind without wondering about people passing through town.
Zekam haIa hafife aImaya çaIsyorsun, degiI mi katr yüzücü?
Still trying to outsmart me, aren't you, mule skinner?
Zekam, tutkularım, arzularım, umutlarım, hayal gücüm.
My brains, my ambitions, my desires, my hope, my imagination.
Gerçekler benim parmağımın ya da dilimin ucundadır... fakat benim zorlukları aşıp... amaca ulaşacak bir zekam yok.
I'm a walking, talking encyclopedia. I got facts at my fingertips, facts on the tip of my tongue... but I just don't have the kind of mind that can, uh... Don't have the kind of mind that can make the grade.
- İyi bir matematik zekam var - Şimdi hatamın suçlusuyum
I had but one mathematical instrument, this one.
Piombi hapishanesinden kaçışım zekamın eseriydi.
My escape from the Piombi prison was an artwork of intelligence.
Zekamız sayesinde, hayır, efendim.
Not by our intelligence.
Benim zekam insan bedeninde hayatta evrene dokunuyor, hissediyor.
My intelligence alive in human flesh touching the universe, feeling it.
Aklım ya da zekam değil söz konusu başka bir şey.
Not with my mind or intelligence... -... with something else. - You're right.
Beni yaratmış olan dâhi, benim sadece şık görünüşümle ilgilenmiş. ... benim ustura kadar keskin zekam ve yanlış kadınlara hitaben karşıkonulmaz cazibem.
The genius who created me only took care of my dashing good looks my razor sharp wit and my irresistible attraction to the wrong women.
Fark etmediysen çok yüksek bir zekam var ve bilmiyorum biraz başarısızım.
I have this very high IQ, if you hadn't noticed... and, I don't know, I'm just sort of this underachiever.
Gencim ve yüksek derece bir zekam var.
I'm young, highly intelligent.
Biraz zekam olduğu için hakkımı vermelisin.
Give me credit for having some brains.
Benimle kafa mı buluyorsun? ... Zekamı küçümsüyor musun?
So you're laughing at my skills... and insulting my intelligence
Zekamız gelişmişti.
We had become intelligent.
- Tek bir gerçek varsa ; o da genetik olarak arttırılmış zekamın bizi hayatta tuttuğudur.
It was only the fact of my genetically engineered intellect that allowed us to survive.
- Zekamı küçümseme, Kirk.
Don't insult my intelligence, Kirk.
Doğru konu alanında seni aşağıladığımdan dolayı zekamı takdir etmelisin. - Sam. En sevdiğim çift.
Credit me with enough intelligence to humiliate you in the right subject area.
Bu benim büyüleyici zekam değil kurabiyecik.
It wasn't my charming wit, Cupcakes.
- Kahretsin. Cüzdanımın ve zekamın ilgisini çekmeye çalıştın.
you've tried appealing to my wallet and to my intelligence.
Zekamın sonundaydım
Well I was at my wits end
Zekamı geliştirmem lazım, Blackadder.
I need to improve my mind, Blackadder.
Bende zekamın seni tahrik ettiğini düşünüyordum.
I thought my intelligence stimulated you.
Zekam göz önünde bulundurulursa kilise işi için kapasitesiz olduğum söylenemez.
I am not totally incapable of parish work fitting my intelligence.
Zekam, hafızam, muhakeme yeteneğim yok.
I lack intelligence, memory, diligence.
Onda senin tatlı yüzün ve benim ticaret zekam olacak.
He'll have your sweet face and my business sense.
Gardiyanlarımıza zekamız olduğunu gösteriyorum.
Showing our captors we possess intelligence.
hayatın seni başka yerlere götürdüğü zamanlarda zekamın bir erdem olarak görüldüğü yerler mi?
Places where my intelligence will be an asset?
Anlıyorsunuz ki benim zekam... sizinkini aştı, Dr. Angelo. Anlamadığınız şeylerden duyduğunuz korkunun... bu çalışmayı engellemesine izin veremem.
You realize, Dr. Angelo... that my intelligence has surpassed yours... and I can't allow your fear of what you don't understand... to get in the way of this work.
- Bir çeşit etkiyle "olaylara karışacağız..." - olaylara karışacağız sayısal gücümüzü sayısal gücümüzü "enerjimizi..."... enerjimizi "zekamızı..."... zekamızı "ve uzlaşmazlığımızı yansıtacak."... ve uzlaşmazlığımızı yansıtacak.
- "the kind of influence..." - the kind of influence... which will reflect our numerical strength... which will reflect our numerical strength... - "our energy..." - our energy... - "our intelligence..." - our intelligence...
Hayatta kalıyorum çünkü savaşı kazanan zekam oluyor, birlikte yaşamalarını sağlıyor.
I survive it because my intelligence wins out over both, makes them live together.
Doktor Zee uzayın derinliklerinde ilerlerken doğarak bize katılmış bizim zekamızın çok ötesinde bir dehadır.
ADAMA : Dr : Zee had been born to us in deep space :