Zincir translate English
1,234 parallel translation
Size duyacağınız en önemli şeyi söyleyeceğim boğucu zincir.
I'll tell you the most important words you'll ever hear choke chain.
Ateşli Moe bizim zincir mağazalarımız için harika bir ürün.
Your Flaming Moe is perfect for our chain.
"Zincir, ilk halkayla dövülür."
" With the first link, the chain is forged.
Sen ne diye gülüyorsun zincir hırsızı?
What the hell are you laughing at, you chain snatcher?
Bir zincir yapmak istiyorum,..... uzun bir doymamış yağ zinciri.
Now, here's what I try to do. I try to make a chain,... a very long chain of monounsaturated fats.
İki zincir için de tek enzim var.
There is one enzyme for both chains.
Sen de böyle bir zincir takacaksın. Saçmalık.
You wear such a chain yourself.
Bu zincir, o iyi. Bunu sevdim.
This chain, it's good.
Ama ilk önce yeni Minik Bayan Springfield Amber Dempsey`in açılışını yaptığı zincir market açılış töreni var.
But first, let's join the new Little Miss Springfield, Amber Dempsey... as she helps open the Danish super-chain'Shop.'
bir zincir, tıpkı Mc Donald lar gibi.
a chain, like mcdonald's.
Sana bir çimento bloğu ve boynun için bir zincir gönderebilirim.
I may send you a cement block and a chain foryour neck.
Hikayenin sonunda, şu nazi piçiyle dövüşürken nazi ibnesi, bizim herifin boynunu sıkıyor ve zincir kırılıyor.
And later on in the story, he gets in this fight with this Nazi bastard. And the Kraut grabs hold of the chain.
Dedem seni böyle ağır bir zincir ile mi hapsetti?
My grandfather locked you with such heavy chain
Patlamalar küresel bir zincir reaksiyonuna neden olacak.
The multiple explosions will result in a global chain reaction.
- Clark, sen nasıl... - kayıp zincir halkası. hadi...
- Clark, how did you... - A missing link. Come on.
Zincir yağlamalıyım.
Gotta grease a chain.
- Sanırım zincir atmış.
- I think I got a gear slippin'here or somethin'.
Gözlüklerin için zincir, boynunda asılı durur.
It's a string for your glasses, so they hang around your neck.
Ailemiz kırk yıldır sizin şirketle çalışır. Zincir ya buradadır ya da değildir.
Our family's been dealing with your company for over 40 years.
Ama ben zincir falan görmüyorum.
Either the chain is here or it isn't, and I don't see it.
Zincir yukarı takılmış!
The chain, it's caught!
Sanırım ticari zincir kuşağına elveda demelisin.
I thinkyou can kiss your trade franchise goodbye.
"Hızlı Zincir!"
Impetuous Chain!
"Fil için zincir."
'Chain for elephant.'
Cennetten gelen bir melek gördüm... dipsiz bir çukurun anahtarını taşıyordu... elinde de büyük bir zincir.
I saw an angel come down from heaven having the key of the bottomless pit and a great chain in his hand.
Sonra tam 650 otellik bir zincir kurduk.
We built it into 650 hotels.
Neden? - Zincir sıkışmış.
- The anchors fouled, Captain.
Music Town bir zincir değil mi?
Isn't Music Town a chain?
Nükleer disk bombaları, zincir bombaları, bakteri kristalleri...
Nuclear disc bombs, chain bombs, bacteria crystals.
Bir halka gibi anlıyor musunuz? Bir zincir gibi.
It's a circle, a chain.
Kestiğin zincir.
The chain you cut.
Bir zincir yalnızca zayıf halkası kadar güçlüdür.
A chain is only as strong as its weakest link.
Yeni gözlük aksesuarlarından biri zincir. Böylece gözlüğü çıkarıp takabiliyorsunuz. Hiç anlamıyorum.
The big new accessory with eyeglasses seems to be that strap that connects so you can take them on and off which I don't get because if you have glasses, isn't that because you need to wear glasses?
Zincir... onu aşağıya çekecek gücün var mı?
The chain... Do you have the strength to pull it down?
- Zincir kopmuş.
Chain broke right off.
Ağzından kocaman bir zincir sallanıyordu.
It had a big chain hanging out of its mouth.
Ne hoş zincir.
What a beautiful chain.
Bunu dinleyin : Darıyı yiyen bir farecik, bir rahip'e, kırbaç, zincir, düdük, yo-yo, ninem bisiklet sürüyor ve bana parmak veriyor ve bir ördek.
a nun yo-yos a circus midget and a duck.
Bisikletin zincir yağı.
Chain come off me bike.
Küçük zincir içir teşekkürler.
Thank you for the little chain.
"Küçük zincir", dedi yaşlı orospu!
"little chain", the old whore said!
Calisto ona altın bir zincir verdi Melibea ile arasını yaptığı için.
CaIisto gave her a chain of gold for mediating with MeIibea.
- Ona zincir bağlama!
- You'll not chain her!
Zincir kırıldı.
It broke.
Tüm zincir mağazalarla iletişim halindeler.
They got the whole chain sewed up.
Köle gemisi değil Zincir görmüyorum
Ain't no slave ship I don't see no chains
Onlarda altı beyzbol sopası ve iki zincir var.
They have six baseball bats and two chains.
Zincir kendi personelini getirecektir.
The Chain will bring their own staff.
"Ellerime zincir, ayaklarıma prangalar vurabilir beni karanlık zindanlara atabilirsin, ama fikirlerimi esir alamazsın fikirler özgürdür fikirler bu geniş gökyüzünde bir rüzgar gibidir."
"You may tie my hands with chains " and my feet with shackles " and put me in a dark prison,
Koltuğun arkasında zincir ve kanca var.
There's a chain and a winch behind the seat.
Mülkler zincir gibidir.
Possessions are chains.