Zirve translate English
706 parallel translation
Büyükelçiyi bize davet ettim, çünkü bir zirve toplantısının herşeye barışçıl bir çözüm getireceğine inanıyoruz.
I've asked the ambassador to come, because we both felt that a friendly conference would settle everything peacefully.
Sopanın doğrultusunda tuhaf bir zirve gördüm. Tepesinde pencere olan garip bir kaya oluşumu.
It pointed my eyes at a strange kind of peak... a startling rock formation with a window in its top.
- Öğlene kadar zirve yapar mıyız?
- Can we make the top by noon?
- Zirve.
- Summit.
İşi zirve yaptı.
It produced quite a business boom for him.
Solda, medeniyetimizin zirve noktası Sosyal Güvenlik binasını görebilirsiniz.
Security Bldg, apex of out civilization
Ve şimdi Bartholomew, benim sevgili kardeşim hazır sen hala hayattayken senin şerefine, işkencedeki en zirve aygıtımı kullanacağım.
And now for you Bartholomew, my beloved brother while you are still alive my ultimate device of torture.
- Zirve geçitinde.
- Crossing the zenith.
Orta zirve daha yüksek.
The center peak is higher.
Chesterton, bir sonraki zirve saatinde idam edilecek.
Chesterton is to be executed at the beginning of the next zenith.
Konusunda zirve yapmış birini her zaman farkedersin. Onun yerini almak için uğraşacak birileri her zaman vardır.
You ever notice a man gets to the top of the heap, there's always somebody clamoring up to try and take his place.
Birkaç bin yıl önce cennetteydim. Tanrı'yla zirve toplantısı yapıyordum.
I was up in heaven a few thousand years ago, having a summit conference with God.
Ahlaksızlıkta zirve yapmak gibi bir şey.
It's the height of immorality.
Zirve harikaydı ama çıkarken perişan olduk.
It was great on the top but, boy, on the way up it was murder.
Zirve yapmış bir kendini beğenmişlik.
" Overweening sense of self-importance.
İki zirve arasında köprü yapacaklardı.
They were going to build - a bridge between the two peaks.
Babam, Herbert ve ben bir zirve konferansı yapmıştık.
Father, Herbert and I had a summit conference.
Zirve konferansı mı?
A summit conference?
Ben tek bir zirve olduğunu sanıyordum efendim.
I thought there was only one peak, sir.
İki zirve arasına köprü yapacaklardı.
They were going to build a bridge between the two peaks.
Gözlerden uzak gizli bir oda suyla dolana dek ama ay zirve noktasına ulaştığında sular çekilip de yeraltında akmaya başladığında belki de yaşam ırmağı oluşacak.
A secret room, hidden from view so long as it is flooded. But now, as the moon rises towards a zenith, the waters have receded and they flow underground, perhaps into the hidden River of Life itself.
Bu keşif zirve noktasına Çin'de ulaşmıştır.
That discovery reached its finest expression in China.
Çin'de bronzun zirve dönemi,... Çin medeniyetinin başlangıcına da denk gelmektedir.
The high period of bronze in China is also the beginning of Chinese civilisation as we think of it.
- O zirve de
- He's top of the pole
Benim dehamı reddetme yolunda zirve yaptınız bugün.
It was the culmination of your determined denial of my genius.
Bu zorlu bir zirve, oraya tek tırmanan da sensin.
This is a big man. You're the only one who's climbed it.
Başkan zirve toplantısı için şu an Cenevre'de tüm gazetelerde haber olarak verilmişti.
Sir, the president is in Geneva at the summit it was published in all the newspapers.
O günün mühendisliğinin zirve noktası ve İyonya işçiliğinin başyapıtıydı.
It is a token of the civil engineering of its day and an indication of the extraordinary practical capability of the Ionians.
Farklı bir zirve arayışı.
A different mountaintop.
Hormonları zirve yapmış.
Her cycle is at its peak.
Yine mi? Hormonları Adirondacks dağlarından daha çok zirve yaptı.
Her cycle has more peaks than the Adirondacks.
Unutmayın, her cuma gecesi zirve-20'yi sunuyoruz.
Don't forget, we preview the top 20 every Friday night.
- Zirve!
- To the top.
Bence bununla güveniniz zirve yapar.
I think you can feel very confident with that.
Büyük ihtimal biyoritimlerinde sinirlilik durumu zirve noktasında.
YOU'RE PROBABLY PEAKING ON ANGER IN YOUR BIORHYTHMS.
Her zirve yok olacak
Each height and peak shall be no longer
Zirve başarısız olduğundan nükleer silah yarışında birinci olmaktan başka seçeneğimiz yok.
And because the summit has failed we have no choice but to strive to be second to none in the nuclear arms race.
- Zirve hız rekoru mu?
- The summit speed record?
Ve hiçbiri zirve yapamadı.
And none of them made the summit.
Tüm ihtiyacımız 5 gün, dördümüz gidersek zirve de kırıklar oluşabilir.
All we need is 5 days, the four of us can crack the summit for you.
24 Saat içinde zirve yapıp dönecek kadar güçlü olduğuna emin misin?
You sure you're strong enough to get to the summit and back in 24 hours?
- Üzgünüm, dostum... fakat, Takane ve ben, zirve ekibiyiz hepsi budur.
- Sorry, my friend... but Takane and I are the summit team and that s that.
Zirve için gidiyoruz.
We're going forthe summit.
Zirve partisi Ana Kampta!
Summit party to Base Camp!
Chicago'nun harika çocukları Rus liderle yapacakları zirve için Cenevre'ye vardı.
And so the four Chicago wonder kids arrived at Geneva for their summit with leader...
Ve Eisenhower'ın, ben üç paket günde zirve oldu.
And by Eisenhower, I had peaked at three packs a day.
Gördüğünüz gibi en tepede büyük bir zirve olmasına rağmen, yol üstünde birçok başka küçük zirve de var.
You see, that although we've got one big peak there, there are various other peaks on the way. And since the rule in evolution is just to keep going uphill, when the ancestors of Nautilus came up the track here, up the path here and got to this point, that way uphill looked just as inviting, so to speak, evolutionarily, as that way. There are quite a lot of them.
Bu, yolculuğumuzun zirve noktalarından biri olacak!
This is going to be one of the high points of the trip!
Becerileri artarak zirve yapıyor sonra belli bir yaşa geliyorlar ve :
Their prowess increases to a peak then they hit a certain age and :
Zirve noktası.
The climax!
Ben tek zirve var sanıyordum efendim.
I thought there was only one peak, sir.