Öleceksin translate English
3,408 parallel translation
Nasılsa öleceksin. "
You're going to die anyway.
Yoksa sen de öleceksin.
Or you will die too.
Muhtemelen öleceksin ve tekrar canlanacaksın.
You will definitely die but you will come alive again.
Öleceksin.
You'll die!
Sen öleceksin!
You die!
- Öleceksin.
- Dead.
Öleceksin, Billy.
You'll be dead, Billy.
Burada öleceksin, seülkeş.
You're going to die here, you patheticjunkie!
Zavallı kahraman. Öyle bir öleceksin ki beni çok zengin ederek öleceksin.
Poor hero... you are going to be so dead... and I'm going be very rich!
... kutucu çocuk, beş saniye içinde öleceksin.
Box Boy, you go in the first five seconds.
Emin misin? Bir bakıma öleceksin değil mi?
At one point you're going to die?
Öleceksin.
You gonna die.
- Öleceksin Logan.
You're going to die, Logan.
- Şimdi öleceksin.
Now, you die.
Şimdi Raziel'in kılıcıyla öleceksin.
Now you shall die by Raziel's sword.
Bir gün öleceksin.
I'll see you dead yet.
Bu gece öleceksin.
Tonight you die.
Bunu yapmalıyım yoksa öleceksin.
I have to do this otherwise you will die.
Ama şimdi. Öleceksin.
But now, you're gonna die.
Hapiste öleceksin.
You're gonna die in jail.
Orada kaldığın sürece öleceksin, tamam mı?
If you stay where you are, you're gonna die. Okay?
Biliyorum, bu yüzden yalnız öleceksin.
I know, that's why you're gonna die alone.
Kanamanın hızına bakılırsa birkaç dakikaya öleceksin.
At the rate you're bleeding, you'll be dead in a few minutes.
O kız yüzünden öleceksin.
That girl just killed you.
O zaman öleceksin.
Then you'll die,
Öleceksin, John.
You can not live, John.
John, öleceksin.
John, you can not live.
Benimle bir arada olmayı seçersen korkarım sen de öleceksin. Ben davam için canımı veririm.
I will lay down my life for the cause.
Ya da çabalarken öleceksin.
Or die trying.
- Nerede olursan ol seni bulacağım, buna inansan iyi edersin. Öleceksin.
Wherever you are, you better believe I'm going to find you, or die trying.
# Çok uzun sürmeyecektir Öleceksin ya ondan zavallı çocuk #
"Won't be long now'fore you die Poor boy"
Siktir, sen öleceksin, ben öleceğim...
Fuck, you're dead, I'm dead...
- Ama giymezsen öleceksin!
But if you don't wear it, you're going to die!
Ama çok düşüncesiz davrandın şimdi bunun için öleceksin.
But you were reckless... and now you will die for it.
Eğer burada dışarıda kalırsan, mutlaka öleceksin.
And if you remain out here you will most surely die. No!
- Zaten öleceksin.
- You will.
Burada soğuktan öleceksin.
Come on, you'll catch your death out here.
Aynı zamanda kan kaybından öleceksin.
You're also bleeding to death.
Bir gün bu yüzden öleceksin.
Someday it'll get you killed.
Yakında öleceksin ama cinayet olmayacak.
You'll die soon enough, but it won't be murder.
Yakında öleceksin köpek.
You'll die soon enough, dog.
Erken öleceksin.
You'll die young.
- Hâlâ, öleceksin.
Still, you shall die.
Öleceksin.
You'll get yourself killed.
Ama söylersem öleceksin.
But if I do that, you're going to die.
Asıl adımını atmazsan öleceksin.
You'll be dead if you don't.
Orada asılı kalacaksın ve öleceksin. Sen çok net değilsin.
You are going to hang there and you are going to fucking die.
O zaman, sıradaki sahnede öleceksin.
So, the next scene's your death scene.
Yardım etmeme izin vermezsen, öleceksin.
If you won't let me help you, you will die.
Öleceksin!
You Will die!
Bu gece burada oleceksin.
You are going to die tonight.
öleceksiniz 32
öleceğim 150
öleceğiz 96
ölecek 118
ölecek mi 35
ölecek miyim 32
öleceğimi sandım 17
ölecekler 24
öleceğim 150
öleceğiz 96
ölecek 118
ölecek mi 35
ölecek miyim 32
öleceğimi sandım 17
ölecekler 24