Ölüme translate English
5,815 parallel translation
Genellikle ölüme hazırlayan ailedir.
Usually it is the family that prepares its dead.
Ya da hepimizi ölüme götürecek şey değildir.
Or it's the thing that's gonna get us all killed.
Eğer başarılı olursa, insanlık ölüme mahkum edilecek.
If he succeeds, human beings are doomed.
Ama uyumaya geri döndüğümde ölüme terkettiğim adamları sayıyorum.
But I get back to sleep by counting the men I let down.
Ölüme çok yakındım bugün. Kara elini boğazımda hissebildim. Am Rabbim...
I was so close to death today, I could feel... its dark hand on my throat.
Beni orada ölüme terk ettiler.
They just... left me there to die.
Bayanlar ve baylar kendinizi ölüme en çok meydan okuyan gösterilerden birine hazırlayın!
Ladies and gentlemen, prepare yourselves for the most death-defying scene.
- Adam bir hücrede oturup ölüme hazırlanıyor.
The man's been sitting in a cell preparing to die.
Akrabaları olan Antiloplar emin adımlarla yürürken bir hatanın ölüme uzun bir düşüş anlamına gelebileceği bu uçurumlarda gayet rahat görünüyorlar.
Sure-footed relatives of antelope, they seem at ease making their way across these sheer cliff faces where one slip could mean a long fall to death.
Beni buraya sürükleyip ölüme terk ettin.
You dragged me here and you left me for dead.
"Yeryüzünde yaşamdan ölüme geçişin ve tekrar geriye dönüşün daha kolay olduğu yerler vardır."
" There are places on earth where it is easier to cross from the living to the dead and back again.
'Aniden ölüme gidebiliriz.
'We move to sudden death.
Sanki, hani ölüme gitmek için sıra bekliyordu da tam gaz odasına girmeden önce onu birisine vermişti, değil mi?
Wasn't it she was, like, waiting in line, going to her death, and handed it to somebody right before she walked into the gas chamber?
Wilson ölüme gidiyor.
Wilson going in for the kill.
Çıkmak istiyorum. Geç kalıp ölüme yol açmak istemiyorum.
I don't wanna be late and have it on my hands.
Knuckle ile Meleoron'u ölüme terk etmeyi mi öneriyorsun?
Are you suggesting rather than make an exchange?
Atlayıcı Vicky Hulquist, ölüme bu köprüde bir yerde atladı.
The jumper, vicky hulquist, leapt to her death Somewhere in the middle of the bridge.
- Onu orada ölüme mi terk ettin?
You left her in there to die?
Arkadaşını ölüme terk etmeni o mu istedi yoksa sen kendin mi bıraktın?
Well, did it make you leave a friend to die, or was that your call?
Ölüme yakın deneyimler neredeyse her gün.
- Problems with authority.
- Beni orada ölüme terk etmeliydiniz.
You should have left me there, let me die.
Kardeşini yalnız başına ölüme mi terk ettim?
Did I leave your brother to die alone?
Sonra kardeşlerinden birkaçı gelip beni burada ölüme terk ettiler.
So a couple of her brothers dragged me out here and left me for dead.
Baba, vaktiyle masum birini ölüme zorlamıştım.
Father, I once pressed an innocent man to death.
Bir de, karşına çıkan çirkin mi çirkin ölüme?
And the ugly, ugly death you have in front of you?
Büyük ayin, ölüme neden oluyor, hem de kitlesel boyutta ölüme.
The grand rite brings about death, death on a mass scale.
Büyük Bataklık Muhaberesi sonrasında, ölüme terk edildim.
After the battle of the great swamp, I was left for dead.
- Onu orada ölüme mi terk ettin?
- You left her in there to die?
Arkadaşını ölüme terk etmeni o mu istedi yoksa sen kendin mi bıraktın?
Well, did it make you leave a friend to die or was that your call?
Müvekkilim Bayan Morelli'nin verdiği yalan ifadeye istinaden ölüme gönderiliyor.
Annalise : My client is set to die Based on the perjured testimony of miss morelli.
Beni ölüme terk eden.
Who left me for dead.
Tarih asla başka bir Stuart kralının ismini kaydetmeyecek ama talihsiz bir şekilde ölüme mahkûm edilen binlerce İskoç'un ismini kaydedecek.
History will never record the name of another Stuart King, but it will record the names of thousands of highlanders who've died needlessly for a doomed cause.
Peki bu Mackenzie erkeklerinden kaç tanesi o sefil savaş meydanında ölüme mahkûm edildi?
And what of these Mackenzie men? How many of them were doomed to die on that wretched battlefield?
Ölüme karşı hiçbir zaman kazanamazsın.
You can never win against death.
Ölüme yürüyorsun!
Dead man walking!
Ölüme terk ettiğin.
The one you left for dead.
Seni bulduğumda ölüme terk etmeliydim.
I should have left you for dead when I found you.
Ölüme kadar giderim.
To the death.
50 yıl önce birkaç insan ceplerini doldurdu ve bizi buraya ölüme gönderdiler.
50 years ago, a bunch of people lined their pockets, and then sent us out here to die.
Biri seni ölüme terk etmiş.
Somebody left you for dead.
Yoga ya da ruhanilikle ilgili bir şey ve ölüme de karşı.
Anything to do with yoga or spirituality and you're dead against it.
Evrenin genişlemesini saf dışı edip onu bir araya doğru çekerek yangınla son bulan bir ölüme götürebilir.
DEFEATING EXPANSION AND PULLING THE ENTIRE UNIVERSE TOWARDS A DEATH BY FIRE.
Bazı hayalet güçler bizi tamamen farklı bir ölüme doğru gönderiyor gibi görünüyor.
SOME GHOSTLY FORCE SEEMED TO BE SENDING US HURTLING TOWARD A COMPLETELY DIFFERENT DEATH.
Gördüğümüz her şeyi uzağa, soğuk ve yavaş bir ölüme itiyor.
PUSHING EVERYTHING WE SEE TO A LONG, COLD, AND VERY SLOW DEATH.
Kızı ölüme terk ettiğin yer burası demek?
That's where you leave it, huh? With a young girl dying.
Seni ölüme terk etmiş.
And she left you for dead.
Ben ölüme inanmam.
I don't really believe in death.
Ölüme yaklaşıyor mu?
Is he about to die?
Eğer ölüme gitmek istiyorsa, öyleyse bizim görevimiz onunla ölüme gitmek.
If he wants to go die, then our job is to go die with him!
Onu ölüme terk ettim.
I left her to die.
Caitlin, Farooq bu binadayken hepimiz ölüme mahkumuz zaten.
Caitlin, with Farooq in the building, we're all looking at a death sentence here.