Üzülme translate English
1,450 parallel translation
Zhaan, Pilot yapamazsa üzülme sorun olmayacak
Zhaan, none of this is gonna matter if Pilot doesn't
Hayatım, üzülme böyle.
Honey, don't be upset.
İyi, tamam. Ama lütfen üzülme.
Okay, fine, but please don't be upset.
Önemli değil, üzülme.
It's fine. Don't worry.
- Lütfen, üzülme.
- Please, don't be.
- Lütfen üzülme. - Üzülmüyorum.
- Please don't be upset.
Hey, üzülme. JellyBean'i bulacağız.
Hey, do not worry.. we will find a marshmallow.
Dewey'in sırt çantası üzülme evlat bu geçici birşey bir ebeveyn olarak üzülme hakkında ne biliyorsunuz ki!
Dewey carry bag school breast Do not worry son is a stage Do not you worry about what think of you as a parent?
Ama benim için üzülme.
But don't you feel sorry for me.
- Hayır, benim için üzülme.
- No, don't feel sorry for me.
Eric, Donna konusunda bu kadar üzülme.
Eric, don't worry about this whole Donna thing.
Böyle küçük şeyler için üzülme. Hepimiz çetenin üyesiyiz.
- Don't sweat it, small stuff.
Oh hayır, üzülme ahbap.
Oh no, don't worry about it, dude.
Tatlım, üzülme.
OH, HONEY, DON'T WORRY.
Bunun için üzülme.
Don't worry about that.
Fakat üzülme canım, bir gün senin de olacak.
But don't worry,'cause you'll have it one day, I promise.
Neyse, dostun Vali için üzülme.
By the way, don't worry about your pal the governor.
Hadi. üzülme, Anne.
Come on. Don't get upset, Mom.
Sen hiç üzülme emi
Don't you ever be sad
Lütfen üzülme!
Don`t get upset. Don`t get upset.
Baba, bu kadar üzülme.
Daddy, don't worry so much.
Evet baba, bu kadar üzülme.
Yeah, Daddy, don't worry so much.
Ama üzülme.
Hey, but don't worry.
Bu kadar üzülme.
Hey, Ted, come on. Don't trip on this.
Benim için üzülme. Ben iyiyim.
And don't worry about me, I'm fine.
Bunun için üzülme.
I said don't sweat it.
Bekle dur, üzülme tamam mı?
Wait. No, don't... don't get upset, all right?
Ana, üzülme.
Ana, don't worry.
Benim için artık üzülme, tamam mı?
Don't worry about me anymore, okay?
Bak, sakın üzülme.
Listen, don't be upset.
Nick, üzülme.
Nick, don't worry about it.
"üzülme baba, her şey düzelecek... senden hiç ayrılmayacağım" demişti.
"Don't worry, Daddy. It'll be okay. I won't ever leave you."
Beklediğin gibi değil ama benim için üzülme.
It's not as you expected, but don't be upset with me.
Crispina, üzülme, uzan ve rahatla.
Crispina, don't worry. Relax and lie down.
Bunun için üzülme.
Don't worry about it.
Hiç üzülme canım. Hiç kafana takma.
Don't be angry with me, don't be sorry, a tiniest bit.
- Gömleğin için üzülme.
- Oh, don't worry about the shirt.
İlk yağmur gecesi iyice ıslatıldım üzülme olmadan....
"I was drenched in the first rains, without a regret..."
Benim için üzülme.
Don't feel bad for me.
- Hayır. Su samuru olduğun için üzülme. Seninle inançlı olduğu için seks yapmayan birine âşık olmayı dene.
well, never mind being an otter- - you try being in love with a man who won't have sex with you because of god.
Bitene kadar ailelerin oraya gelmesi yasak. Ama üzülme.
You know that parents aren't allowed to be there until it's finished.
Bu kadar üzülme.
Hey, don't look so down.
Bu kadar üzülme... ölüm korkulacak bir şey değildir.
Don't be so upset... death is nothing to fear.
Canım ya, üzülme.
Oh, sweetie, don't feel bad.
Oh hayır, hayır Rach, lütfen üzülme.
Please don't be sorry.
- Hayır, üzülme.
No, don't be.
Tamam, bu kadar üzülme.
Uh. Jeez, don't get upset.
Adam pisliğin tekiydi, o yüzden üzülme, tamam mı?
I just wanted him to stop. The guy was scum, so don't worry about that.
Ama üzülme seni bununla ilgili aklayacaklar.
But you don't worry, they'll clear you on that.
Rob, o kadar üzülme.
Don't feel bad.
Hadi ama, üzülme.
FUCK ME. COME ON, DON'T BE SO UPSET.