Ilan translate English
81,292 parallel translation
Yaptıkları işe dört elle sarılan ama nedendir bilinmez, yine de başarılı olamamış insanlara.
I look for people that are passionate about what they do, and for some reason, they haven't found success.
Cezalandırılan biri varsa, o biziz.
If anyone's being punished, it's us.
Ayrıca, yılanıma dokunmayın ve onu besleyerek iyilik yaptığınızı sanmayın tamam mı?
Also, don't touch my snake, and don't think you're doing me any favors by feeding him, okay?
Nerede... yılan nerede?
Where... where's the snake?
Yılan burada mı?
The snake's in here?
Texas kolcuları bugün iyi ter atacak anlaşılan.
I daresay the Texas Rangers will enjoy a bit of sport today.
Ryder petrol arazilerine düzenlediğin saldırının kuruluş anlaşmasına yapılan bir ihlal olduğuna dair diğer baronları ikna etmeyi başarırsa Çorak Topraklar'daki her kırpıcı duvarlarımızı yıkar geçer.
If Ryder manages to persuade the other barons that your attack on the oil fields was a violation of the foundation treaty, every clipper in the badlands will be crashing through our walls.
Beni sanılan.
He fancied me.
Vikingler işgal ettiğinde, onların longboats çekmeyi kullanılan Suyun, onları baş aşağı çevirin ve evler gibi onlara yaşamak onlar talan ve yağmalanmış etmişti kadar yeterince yenilerini inşa etmek.
When the Vikings invaded, they used to pull their longboats out of the water, turn them upside down and live in them as houses until they'd pillaged and looted enough to build new ones.
"Canavar", "deniz yaratığı", "yılan" "Çok büyük balık".
"Monster", "sea creature", "serpent", "really, really big fish".
Burada kitaplardan birini çekince gizli bir odaya açılan kütüphanelerden varmış gibi geliyor hep.
I keep thinking there's going to be one of those bookcases that you pull special books and it's a secret passage!
Ama anlaşılan o ki yanılmışım.
But as it turns out, I was wrong.
Ve gökyüzüne fırlatılan bir top hayal edin.
And imagine a ball being shot across the sky.
Isı tabancası ile yapılan testlerde çatlamalar olmuş.
They crack under the heat gun during adhesion.
Ve mükemmel beyinden anlarım çünkü ben çocukların beyinlerine bayılan bir beyin yiyen zombiyim.
And I can tell because I just so happen to be a brain-eating zombie who loves kids'brains.
Ama hatırlatırım, benden ayrılan sendin.
But, remember, you broke up with me.
Bunu mümkün kılan sensin.
You made this possible.
Ya da 9. caddede yeni açılan ve harika görünen bira bahçesini denemek için falan.
Or to try out that new beer garden on 9th that just opened and looks cool.
Vücudunu ev taşımada kullanılan kutulara sığdırabiliyor.
he can fold his body into a box the size of a domestic carry-on.
9. caddede yeni açılan ve harika görünen bira bahçesini deneyelim mesela.
Like try out that new beer garden on 9th that just opened and looks cool.
Çünkü bildiğiniz üzere hem yapılan yemeğin ayarını tutturabilme olayı var hem de mücevherlerde ayar olayı var. Kaç ayar falan deriz ya.
Because, uh, you know, carrots are a vegetable that you could eat, but it also re... refers
Benimle sonra ereceğini düşündüğüm bir yeteneğim vardı ama anlaşılan devam ediyor.
I was born with a gift, a gift I thought would die with me, but it lives on.
Evet, madem öyle bağırsak yılanına sahip olmanın ne demek olduğunu anlayabilirsin.
Yeah, well, then from that, you can probably extrapolate what it means to have a tape-snake.
- Sende bağırsak yılanı var.
- You have a tape-snake.
Anlaşılan yardımına ihtiyacımız yokmuş.
Looks like we didn't need your help after all.
Anlaşılan yardımına ihtiyacımız yokmuş.
So, it looks like we didn't need your help after all.
Yerel yetkililer, Harry Connick Junior'ın evine yapılan şok edici dron saldırısı için teröristleri suçluyor.
Local officials are blaming the terrorist group for that shocking drone attack on Harry Connick Jr.'s house.
Bu, fotoğrafları çeken adamla yapılan görüşme.
So these are the interviews with the man who took the photos.
Kendisine asılan herhangi birinden bahsetti mi hiç?
Did she ever mention anyone pestering her?
GCHQ, IŞİD bölgelerinde yapılan tüm aramaları görebilir.
GCHQ has a dragnet over calls in and out of ISIS-held areas.
Bay Russell, bir cinayet suçundan yargılanıyorsunuz. 1 ve 3 Şubat 2003 tarihleri arasında Linda Simms'i öldürdünüz.
Mr Russell, you are charged on an indictment containing one count of murder, in that on a day between 1st and 3rd February, 2003, you murdered Linda Simms.
Hastaneye kaldırılan bendim.
I was the one who ended up in hospital.
O toplantıya katılan kişilerden bir tanesi de senin kocandı.
And it's about the people who were at this meeting, one of whom, I believe, was your husband.
Aşağılık bir dille yılan yalan söyledi... ve hürriyetini aldı.
With wicked tongue... the serpent lied and took their liberty.
Salem'deki zulümlerden beri kullanılan mistik bir kamuflaj yöntemidir.
a method of mystical camouflage used since the persecutions in Salem.
Aşağılık bir dille,... yılan yalan söyledi, ve hürriyetini aldı.
With wicked tongue, the serpent lied and took their liberty.
Câzibe, modern teknolojiden önce kullanılan bir sihirdir.
Glamour is a magic that predates modern technology.
Aşağılık bir dille, yılan yalan söyledi... ve hürriyetini aldı.
With wicked tongue, the serpent lied and took their liberty.
Aslında gerçekten anal bezlerden salgılanıyor, bu da geyikleri çekmeye yarıyor.
Technically, it does come from the anal glands, which makes it very helpful when you want to attract deer.
Danita yapmış anlaşılan.
Looks like Danita's work.
Biri deliğe gidecek anlaşılan.
Looks like somebody's going in the hole.
Soğan halkalarım nerde lan?
Where the fuck are my onion rings?
Helal lan size!
Attaboy, boys!
- Tabii lan.
Yeah, man.
Olmalısın tabii lan!
Well, fuckin'A, you should be.
Çek lan ellerini!
Get your fucking hands off me!
Bu ne lan?
What the hell?
Dart lan bu!
It's a fucking dart!
Ne oluyor lan?
What the fuck?
Nasıl lan?
What the fuck?
Yok artık lan...
Hey, man, get the...