Istıyorum translate English
6,000 parallel translation
Daha önce tanıştığımızı sanmıyorum.
I don't believe I've had the pleasure.
- Tek bir gözle ve kuyruksuz çalıştığından beri üzerine pek gitmemeye çalışıyorum.
- I was taking it easy on you since you're working With only one eye and no tail.
Motorları çalıştırıyorum!
Activating the engines!
Bu adamı tekrar bulmaya çalıştığımıza inanamıyorum.
I can't believe we're trying to find this guy again.
Seninle tanıştığımız günü hatırlıyorum. Diğer tüm mühendisler arasında şikayet kraliçesi olarak efsane olmuştun.
You know, I remember when I first met you, all the other engineers did warn me.
Hayır ama yol üstü bir mekandan sıvıştığımızı hatırlıyorum.
Nope, but I do recall a dine-and-dash on the strip.
İki yakammı bir araya getirmeye çalıştım, hala da çalışıyorum.
I struggled to make ends meet, and I'm still struggling.
Eskiden Kuzey Yakalılara çalıştığını biliyorum. Tetikçileri Jacob Sims adında birini arıyorum.
I know you left the Northsiders years ago, but I need the lowdown on their shot caller Jacob Sims.
- tabi ki inanıyorum hatta ilk kutsal ayinim senin şu an gittiğin kilisede yapılmıştı.
- I did my catechism and my first Holy Communion in the same church you go to now.
Üzerinde çalıştığın şeyin çok önemli olduğunu anlıyorum.
I get that what you're working on is really important. But...
Şunu bilesin beni yağsız latte almam için caddeye her gönderişinde içine tam yağlı süt katıyorum ve parmağımla karıştırıyorum.
And just so you know, every time you made me run down the street to get your skinny latte, I put whole milk in it and stirred it with my finger.
Çeki mektuba yapıştırıyorum.
I'm gluing the check to the letter.
Geçen yıl ben de aklımı kaçırıyorum sanmıştım.
Last year I thought I was losing my mind, too, until...
Hatırlıyorum, giydiğim elbiseden çimen lekelerini çıkartamamıştım.
I remember I couldn't get the grass stains out of my Schiaparelli dress.
Ama şimdi bana mesaj göndermeye çalıştığını anlıyorum.
Now I see it as him sending me a message.
Bunların öyle çalıştığını sanmıyorum.
I don't think that's how it work.
Hepsini karıştırıyorum.
I blend them.
Kıyı geliştirmelerinin gerekli olduğunu anlıyorum ama Pine White Bay'de sürdürmeye alıştığımız yaşam kalitesini devam ettirmek için ciddi anlamda kontrol edilmesi gerekiyor.
I understand that coastal development is necessary, but it really needs to be seriously controlled, in order to maintain a kind of quality of life that I think we're all used to living here in Pine White Bay...
Ne demeye çalıştığınızı anlıyorum.
I see it in your... No, I would never...
Kanıtın aleyhinde olduğunu kabul ediyorum. Gerçi felçten muzdarip bir adamın titreyen elleriyle zehri karıştırmasını hayal etmekte zorlanıyorum.
I admit the evidence is damning, though I find it hard to imagine a man afflicted with palsy would have the steady hand to mix poison.
McNamara'lar şantaja karıştıysa neden burada anlamıyorum.
But I don't understand why McNamara is in here if he was involved in the blackmailing.
Fakat biz daha dün tanıştık. Bende, kendime inanamıyorum aslında.
For me, that's a lot of thought.
Ajan Cabot'ı çok iyi tanımıyorum, fakat çalıştığı birimin, başına gelenleri bir daha kimsenin yaşamaması için var gücüyle uğraştığını biliyorum.
And I don't know Agent Cabot that well, but I know that her unit is-is busting their butt to try to stop what happened to you from ever happening to anyone else.
Neden arınmaya çalıştığını anlamıyorum.
I mean, I don't even know why you need to cleanse.
Norman! Ne demeye çalıştığını anlamıyorum.
I don't know what you're talking about.
Şimdi neden karıncalarla çalıştığını anlıyorum.
I now see why you work with ants.
Daha önce kendimden bu kadar emin olmamıştım çünkü şu kesin ki sizlere bakıyorum- -
I have never been more confident, because as I stand here and look out at all of you today...
Ne yapmaya çalıştığını anlıyorum Charlie.
I see right through what you're trying to do, Charlie.
İşin güzel tarafı, kiralama servisi hırsızlığa karşı minibüse takip cihazı taktırmış. Şimdi çalıştırıyorum.
But there's a silver lining,'cause the rental car company has an anti-theft device on the truck, which I'm activating now.
Heather'ı tehlike attığına hala inanamıyorum.. ve bir de seni öldürtmeye çalıştı...
I can't believe that he put Heather in danger and tried to get you killed.
Ben sana fıstıkla ödeme yapmıyorum Kevin.
- I don't pay you peanuts, Kevin.
Ben burda 155 kadrolu işçi çalıştıyorum Kevin.
- The thing is, I've got 115 permanent staff working here, Kevin.
O günden beri bu hastanede kusmuk ve mide silip süpürüyorum. Sadece hayatımın en güzel gününü, Hayley ile tanıştığım günü tekrar yaşamaya çalışıyorum.
Ever since then I've just been mopping up vomit and guts at this hospital, just trying to relive the best day of my life- - the day I met Hayley.
Eski kız arkadaşının Judy Green'in restoranında çalıştığına inanamıyorum.
( laughs ) I can't believe your ex works at judy green's restaurant.
Ve ben, senin çalıştığın insanlar için çalışıyorum.
And I work for the same people you do.
Ne olduğunu öğrenmek için kod çözücü programı çalıştırıyorum.
I'm running the attachment through code-breaking software.
Saklamaya çalıştığını sanmıyorum.
I don't think he tried to hide anything.
Kendim olacağım sanmıştım ama şimdi anlıyorum.
But I get it now.
Tanıştığıma memnun olduğumu söylemek istedim o kadar. Yazıyı okumak için sabırsızlanıyorum.
Uh, I... well, just, you know, wanted to say it was so nice to meet you, and I'm really looking forward to reading that article.
Seni annemle tanıştırmak için can atıyorum.
I can't wait to introduce you to my mom.
Gabi'yi tanıyorum ve demeye çalıştığı şey :
And I think what she's trying to say is
Tamam, kuantum fiziğini anlıyorum, ama bu kafa karıştırıcı.
Okay, I understand quantum physics, But this is confusing.
Tanıştığımızı sanmıyorum.
I don't believe we've met.
- Ne demeye çalıştığını anlamıyorum.
I don't even know what you're on about.
Atabilirim sanmıştım ama aklımdan çıkaramıyorum işte.
I thought I could, But I can't just snap my fingers and get it out of my head.
Alıştırmasını yapıyorum.
You know, practicing.
Hatırlıyorum, ailem dehşete kapılmıştı.
I remember my family being horrified.
Bir yandan ağlıyorum, bir yandan çantaya eşya tıkıştırıyorum.
Crying and... Dumping stuff in a bag - -
Suikastçılardan biri St. Peter Martyr'i öldürür. St. Peter Martyr ölmeden önce yola kendi kanıyla "inanıyorum" yazar.
One assassin killed St Peter Martyr and as St Peter Martyr was dying, he wrote "I believe" in blood on the ground.
Bu resimde bunu görmüyoruz. Londra'daki Galeri Courtauld'da, bu öyküyü anlatan bir başka resimde St. Peter Martyr'nin kanıyla "inanıyorum" yazdığı görülmektedir.
Now, he's not doing it in this one, but there's another version of this scene in another gallery in London, a place called the Courtauld Gallery, where he is writing "I believe" in blood.
Şu üzerinde çalıştığın kahrolası rezonans frekansını duymaya çalışıyorum ama duyabildiğim tek şey senin sesin.
I'm trying to hear the bloody resonant frequency you keep going on about, but all I can hear is you. Calm down.
istiyorum 518
istiyorum ki 20
istiyorsun 66
istiyor 63
istiyor musun 190
istiyoruz 36
istiyorsan 64
istiyor musunuz 17
istiyordum 17
istiyorum ki 20
istiyorsun 66
istiyor 63
istiyor musun 190
istiyoruz 36
istiyorsan 64
istiyor musunuz 17
istiyordum 17