Şeye translate English
42,860 parallel translation
Her şeye baştan başlarsın.
You can start all over.
Sana söylediği hiçbir şeye inanmamalısın.
You can't believe anything that she says to you.
Başka bir şeye odaklanmalısın.
You just need to focus on something else.
Ama Rand'i yeniden almaktan da geri kalmamalıyız. Her zaman umduğum şeye dönüştürmeliyiz onu.
That shouldn't keep us from getting Rand back... and turning it into what I'd always hoped for.
Her bireyin bir amaca ihtiyacı vardır, inanacak bir şeye, ait olacak bir yere, içindekini ortaya çıkarmana yardım edebilecek bir cemaate.
Well, each person needs a purpose, something to believe in, a place to belong, a community that can help you become all that you can be.
Sana K'un-Lun'da öğretilen her şeye inanacak mısın?
Are you gonna believe everything they taught you in K'un-Lun?
Her şeye atlamayı bırakmalısın.
You can't just keep charging into this.
Söylediği hiçbir şeye inanma Danny.
Don't believe anything she says, Danny.
Hatta söylediğin hiçbir şeye inanamam.
I feel like I can't even... I can't even trust a word you say.
Her şeye rağmen, sonuçta bu babamın naaşı ve bunu tek başıma yapmak istemedim.
this is... still my father's body. And I didn't want to do this alone.
Ize, şeye baks...
Hey, Ize, just check the...
Yaptığın şeye ilerlemek denir.
What you're doing, we call that moving on.
Bir şeye ihtiyacın olursa...
Hypothetically speaking, if you ever need anything...
Hiçbir şeye bulaşmadım.
I didn't stumble onto anything.
Bu iş, seni şeytani bir şeye götürüyor.
This case you took, it's leading you toward something truly sinister.
Çocukken tek istediğin bir şeye ait olmaktı.
As a child, all you ever wanted was to belong to something.
Biliyorsun, herhangi bir şeye ihtiyacın olursa.
You know, if you need anything.
Ve açıkçası ihtiyaç duyduğunu düşünmediğin birkaç şeye de var.
And there are evidently a few other things that you don't think that he needs.
Sağlam bir şeye ihtiyacım var.
I need something robust.
Bir şeye ihtiyacın olursa beni ara.
You call me if you need anything.
Burada yaptığımız şeye dair ne biliyorlar?
The hell do they know about what we doing in there?
Yola çıkmadan önce uğrayıp, bir şeye ihtiyacın var mı diye
Thought I could check to see if you need anything before I get on the road.
İlgisini başka bir şeye yöneltince bütün bu kartonu sen temizleyeceksin mesela marangozluk.
You know you're the one that's going to have to clean up all this cardboard once he takes up, carpentry.
Kokteyl partisi gibi mekânda bir kişi basmadı mı bu sikik şeye?
It's like a fucking cocktail party in here, and nobody stepped on this?
Olabilir galiba ama bu labirentin bazı kısımları bambaşka bir şeye dönüştü.
I guess, but, parts of this are taking on a life of its own.
Bunu başka bir şeye dönüştüremez miyiz?
Can we turn this into something else? You know what, maybe we could turn this into, like, a love triangle thing between Jack, your mom and Frank? I mean...
İnsanlar, öfkelerini boşaltacakları bir şeye ihtiyaç duyar.
People need an outlet to unleash their rage.
Ama bunu söylerken hiçbir şeye değinmiyorsun ki.
But you're never referring to anything when you say it.
Dennis'in her şeye cevabı vardır.
Dennis has an answer for everything.
Kimse beni bir şeye zorlamadı, tamam mı?
Nobody put me up to this, okay?
Bana küçük bir servete mal oluyor. Ama istediğim her şeye sahip oldum.
It costs me a small fortune, but I got everything i wanted.
Işıklarım var Gece atışları için, her şeye sahiptim adamım.
I got lights for the night shots, i got everything man.
- Bu şeye kaç kişi inanırsa şaşkın olurdun.
- You'd be surprise how many people believe in that shit.
- Şu şeye bak.
- Look at this thing.
Bir şeye ihtiyacın olursa müsait olacağım.
So if you need anything, I'm available.
Gittiğinde eğer seni geri getirecekse yaptığım şeye bir son vermeye söz verdim.
When you left, I swore that I would stop it if that's what it took to get you back.
Her şeye sahipsin.
You've got everything.
Konuşmak istediğinde bir şeye ihtiyacın olduğunda... -... beni hemen ara tamam mı?
Any time you wanna talk, you need anything, you give me a ring, all right?
Yaptığın şeye el mahkum inanacağım.
And I'm supposed to believe you know what you're doing.
Bütün her şeye onu tercih etti.
She preferred it to all other things.
Bütün her şeye?
All other?
Anne, affedersin ama adamın dediği onca şeye bakılırsa bu Ares olmalı.
Mother, excuse me but after everything the man said, this must be Ares.
Dinle. Sadece bir şeye açıklık getirmek istedim.
Listen, I just wanted to clarify.
Shao, tek bir şeye sadık kal, dedin Müziğe
♪ Shao, you told me stay loyal To one thing, the music ♪
Bu şeye James mi diyorsun?
You call this thing James?
Sarah, yardıma ihtiyacın olursa, herhangi bir şeye ihtiyacın olursa ara lütfen, tamam mı?
Sarah, if you need any help, if you need anything, I want you to call, okay?
Nasıl bir şeye bulaştığının farkında değil.
Doesn't know what he got into.
Yapmak üzere olduğum şeye inanamıyorum.
I can't believe what I was about to do.
Monica arkama doğru baktı ve orada yaşanan bir şeye dönüp bakmam için bana işaret etti.
Monica looked past me and indicated to me to look back at something that was happening there.
Hiçbir şeye zerre katkısı olmadı.
He hasn't paid in the slightest for any of it.
Ben yaptığım şeye inanamıyorum. Bu hâle nasıl geldim, inanamıyorum.
I...