English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ Ş ] / Şorta

Şorta translate English

633 parallel translation
Basit bir hareketle, pantolonunuz şık bir... pantolonunuz şık bir... pantolonunuz şık bir... şorta dönüşüyor.
With just a twist of your wrist, your trousers are changed... your trousers are changed... the trousers are changed... to elegantly looking shorts.
Şorta ne dersin?
How about some shorts?
Harita midemde erimeye başlayınca, hayali, kafamda belirmeye başladı.
When that map started to digest though, see, it sorta went to my head.
"Şeytan" demen bile şirin gözüküyor.
When you say "devil", it sounds sorta cute.
Yakınınıza oturup size eşlik etmemin bir sakıncası var mı acaba?
Mind if I, uh, sorta sit down and visit for a while?
Kucağına sıcak bir kahve döküldüğünde, aniden ayağa kalkarsın ve arkanı dönersin. Sonrasında da neler olacağını bilemezsin, değil mi?
Well, when you have hot coffee spilt in your lap, you sorta... get up quick and turn your back and... never know what's gonna happen, do ya?
Ben de sizi arıyordum.
Sorta hoping'to find you here.
Ne zaman adını ağzıma alsam sanki bir hayalet hakkında konuşuyormuşum gibi oluyor.
Every time I mention his name... it's sorta like I was talkin'about a ghost.
- Peki, dediğin gibi olsun.
- I sorta gathered that.
İçimden bir ses size güvenebileceğimi söylüyor!
I sorta had a feeling I could count on you.
The Furies'de çalışıyorum, pastaya parmağımızı biraz batırmış bulunduk.
Working at The Furies, I just sorta kept my fiinger in the pie somewhat.
Hayatları seninkine bağlı, Albay.
They're sorta depending'on you to get'em started again, Colonel?
Bir çeşit evine hoş geldin karşılaması.
It's sorta like for a welcome home.
Beni seçmelere katıyor.
He sorta tapped out on me.
Acaba baterimi senin oraya bıraksam mı? Arada bir uğrasam falan?
D'you suppose, maybe, I could put the drums in your place, an'sorta drop in, once in a while?
- Kesinlikle aynı şekilde hissediyorum fakat toplanan sürüye 100 baş öküz koydum.
Right now I feel sorta the same way, but...
Sidney, ben böyle şeyler yapamam.
Sidney, I don't do this sorta thing.
- Nasıl şeyler?
- What sorta thing?
- Böyle şeyler!
- This sorta thing!
Evet, oldukça garipti.
Yeah, sorta spooky-like.
Sen ve Bayan Rogers evlenirseniz bir mum yakacağıma-
I sorta promised I'd light a candle if you and Mrs Ro...
Elimden kaçtı!
She sorta come loose.
Onu da bir kez böyle üzgün gördüğümde aynısını sormuştum.
Once I saw him sorta sad like that and I asked him.
Sizi ofisinize götürecekler.
The inspector said he thought it would be sorta more unabusive if they went with you to the office so nobody would notice
Acıyor değil mi?
Sorta smarts, don't it?
Sanırım kişiliğindeki çatışma şekillenmeye başladığı yıllara dayanıyor.
Well, I think the conflict in this personality, uh, sorta started from his formative years.
Sanırım sonunda Virgil'i yakaladığımız gün 11 Nisandı çok uygun bir ortamdı, bir amatör fotoğrafçı tam zamanında oradaydı.
Oh I think it was April 11 when we finally captured Virgil. It sorta was a very odd circumstances, uh, an amateur photography happened to be there at the time.
Aslında, pantolonumu temizlikçiye getirmiştim ve ona sinirlenmiştim.
You see, as a matter of fact, I just brought my pants into the cleaners and I was sorta angry with him.
Aslında beni şaşırttığınızı söylemeliyim.
You know, you sorta caught me by surprise back there.
- Bunu bırak da ben halledeyim. - Tamam.
- Let me just sorta do it myself.
Bu bina yüzünden mi?
- They sorta took to that. - Because of this building?
Sevimli görünüyor.
It looks sorta cute.
- Tipleri biraz komik.
- They're sorta funny-looking.
Bilirsiniz hepsi birbirine benziyor.
You know, they are all sorta look alike.
Bu açıdan düşünürsek bizi tanıştırmış sayılırsın.
Thinking on it that way, why you sorta introduced us.
Bir piliç vardı ki, kıyaktı gerçekten.
I did meet this one chick. She was sorta cool.
- Çok özel bir kişiydi.
- He was sorta special.
Aldım ve oynattım. Diğer değişle oracıkta hemen yere serildi.
I got it and I played it and it just sorta laid right there.
- Evet onun gibi birşey.
- Yeah, sorta.
- Onun gibi diye bişey yok.
- Not "sorta".
Benden ne kadar hoşlandığını mı söyleyecektin yoksa?
You sorta like me, huh?
Küçük bir sağ kroşeye ne dersin Hannibal, sadece pratik yapmam için?
How'd you like a little right hook, Hannibal, just to sorta keep me in practice?
NasıI kar yağdıracaksın merak ediyorum.
Sorta like a snow plane. Can't wait to see how you're gonna make snow.
Evet, sanırım. Sayılır.
Yeah, sorta, I guess.
Sanırsın öz evladım.
Sorta like real sons.
Biraz sert davranacaksın.
You know, sorta give'em a spankin'.
Başka bir tane anlatayım.
It sorta does.
Yani daha önce o işi yaptın. Onunla aramda bir anda bir kardeşlik bağı oluşuyor. Aynı kızla mı?
I have to sit down they need each other in sorta-so many unexpected ways ever since the day you got here you've totally had my back an I just I promise you from now on I will never fail you again
AsıI işini yapamıyor değil mi?
Sorta defeats the purpose, don't it?
Kısmen...
Sorta.
Kulaklarım boş gibi.
My ears sorta get empty.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]