Abdül translate Spanish
76 parallel translation
Abdül İdris.
Abdul Dhris.
Abdül İdris'astılar,... ama Dimitrios Makropoulos'u suçlayan bir itirafta bulundu.
Colgaron a Abdul Dhris... pero hizo una confesión implicando a un hombre llamado Dimitrios Makropoulos.
Tanca'lı Abdül Ahmet'in gemisi.
El de Abdul Ahmed de Tánger.
Hey, Abdül.!
¡ Oye, Abdul!
Abdül!
¡ Abdul!
Şeyh Abdül Rahim.
Jeque Abdul Rahim.
Anlıyorum! Hayır. Anlamak için Lyautey ve Abdül Kerim'i tanımak, Güney Fas'ı bilmek lazım.
No, para comprenderlo, tenía que haber conocido entre otros el sur marroquí.
Kemal Atatürk'ün Abdül adlı koca bir hayvan koleksiyonu vardı.
Kemal Ataturk tenía un zoo, y todos los animales se llamaban Abdul.
Sen Kerim Abdül Cabbar'sın.
Tú eres Kareem Abdul Jabbar.
Abdül Bin Hasan'a sorun.
Pruebe con Abdul Ben Hassan.
Abdül Hasan.
¿ Abdul Hassan?
Bunlar da dostlarım, Bay Chong Raşit Abdül ve Haham Meyer.
Y ellos son mis compañeros, el Sr. Chong... Rashid Abdul y el rabino Meyer.
Abdül'ün adamları Rus Konsorsiyum'unun tüm resmi iletişimlerini izledi.
Los de Abdul interceptaron las transmisiones gubernamentales del consorcio ruso...
Bugün Abdül Hassama adında bir dükkan sahibi kendi dükkanında öldüresiye dövüldü.
Un comerciante, Abdul Hassam, fue golpeado hoy...
Kıçını yakmayayım, Abdül.
No me obliguéis a freíros.
Abdül?
¿ Abdul?
- Nasılsın Abdül Salam?
- ¿ Qué tal está, Abdol Salam?
Daha ortalardaydık. Sonra iki kişi ki onların Brigitte Nielsen ve Kerim Abdül Cabbar olduğundan emin olduğum iki kişi önüme oturdu.
Estábamos en realidad más hacia el medio pero entonces dos personas Estoy seguro de que eran Brigitte Nielsen y Kareem Abdul-Jabbar...
Abdül Cevat Filistinli bir çiftçi, ailesi asırlarca burada yaşamış ve tarımla uğraşmış. İsrailli yetkililer arazilerinin sayılmayacak kadar çok dönümüne el koymuşlar.
Abdul Jalhad es un granjero palestino cuya familia vivió siglos en esta tierra, las autoridades israelíes confiscaron numerosos acres de su tierra.
Jabber ailesi sürekli tacize uğrayarak yaşamaya devam ediyor. Çok yakın bir zamanda, Abdül Cevat torunlarını yerleşimcilerin saldırılarından korumaya çalışırken ayağını kırdı.
La familia de Jalhad vive bajo amenaza constante, recientemente, Abdul Jalhad se fracturó la pierna, en un intento de proteger a sus nietos de un ataque de los colonos.
Öldüğünü gördüğün adam Suriye Ordusu'ndan eski Albay Abdül Vazir.
El que viste que asesinaron era Abdul Wazir. Un excoronel del ejército sirio.
Hedefin adı Abdül Vazir.
El objetivo se llamaba Abdul Wazir.
- Abdül Al-Fulani.
- Abdul Al-Fulani.
Peki şu Abdül Al-Fulani hakkında ne anlatabilirsin bana?
Qué puedes decirme sobre este Abdul Al-Fulani?
- Abdül sence niye Malik'e bulaşmaya çalışmadığını söyledi ki?
Por qué supones que Abdul querría contarme que no intentó coger a Malik?
Abdül sana Malik'in "o" çocuklardan biri olmadığını söylemeye çalışıyordu.
Abdul dijo que Malik no era uno de sus chicos.
Yani şu terörist herif. Abdül Al-Fulani. Yardımı oldu mu bari?
Así que este terrorista, Abdul Al-Fulani, ha sido de ayuda?
- Abdül'ün doktoru.
El médico de Abdul.
Hem, Abdül bize "İstediğiniz zaman gelin" dedi. - Hey! Hop!
Y Abdul dijo que vendría cuando quisiera.
Sadece işlerini yapıyorlar Abdül.
Ellos sólo hacen su trabajo, Abdul.
Ve konferanstaki en üst düzey din adamı İmam Abdül El Maliki.
Y el clérigo más importante de la conferencia... -... es Imam Abdul Al-Maliki.
Abdül'ün eşyalarını incelemek için izninizi istiyoruz.
Nos gustaría su permiso para mirar las cosas de Abdul.
Abdül Muhammed Bakır. 23 yaşında. Onbaşı.
Abdul Mohammed Bakr, 23 años de edad, Soldado de Primera Clase.
Bir denizci için geldik. Abdül Bakır.
Estamos aquí por un Marine.
Abdül Bakır kahraman olarak ölmüş bir denizci.
Abdul Bakr fue un Marine que murió como un héroe.
- Abdül'ün seccadesinde ve botlarında fosfor, güherçile, Semteks ve C4 çıktı. Devam et.
Bien.
Abdül'ün öldürüldüğü saatte nerede olduğunu öğrenebileceğiz.
Que sería capaz de ponerle en el callejón exactamente en el momento en que Abdul fue asesinado.
Abdül yetkililer için bilgi alıyordu.
Abdul estaba recopilación información para las autoridades.
Abdül vurulmadan önce ölmüş.
Abdul estaba muerto antes de que le disparasen.
Abdül'ün cesedindeki kesme kurşun senin silahından çıkmış, onun değil.
Acabamos de coincidir la marca del cuerpo de Abdul a su arma de fuego, no la suya.
Bu Abdül'ündü.
Son de Abdul.
Tam adım, Arap geleneğinde olduğu gibi Omar Abdül Aziz Muhammed Khan Abdula.
Mi nombre completo, en la tradición islámica es Omar Abdula Aziz Mohammed Khan Abdula.
Başkan Cemal Abdül-Nasır.. geçtiğimiz akşam, saat 18 : 15'te,
El Presidente Gamal Abdel Nasser murió anoche, a las 6 : 15 p.m.
Oyun henüz bitmedi, Abdül.
El juego aún no terminó, Abdul.
Benim adım Abdül değil, Jeffrey.
No me llamo Abdul.
Abdül.
Abdul.
- Abdül ortağımdır.
Te dije que vinieras solo.
Sence onu Abdül Al-Fulani'nin doktoru mu tedavi etti?
Entonces piensas que el doctor de Abdul Al-Fulani lo atendió?
- Abdül ya da Cemal'den biri uyuyor.
- Se trata de Abdul o Jamal.
Görüntüleri birleştirerek Abdül'ün camiden çıktıktan sonra ara sokağa gidene kadar izlediği yolu çıkardım.
He pinchado las cámaras de tráfico y algunas cámaras de vigilancia de estacionamientos, unen la ruta de Abdul desde el callejón trasero a la mezquita.
Teknik olarak Abdül hiçbir yeri aramamış.
- Lo hice.