Adalet bakanlığı translate Spanish
1,091 parallel translation
Hemen analiz et patlayıcı alaşım, toz, ne olursa. - Burası adalet bakanlığı...
- Este es el Departamento de Justicia.
Adalet Bakanlığındaki şu arkadaşın duruyor mu hala?
- ¿ Tienes ese amigo en Justicia?
Adalet Bakanlığına ben gitsem ya?
¿ Qué pasa? Déjame ir a Justicia.
McDougal Adalet Bakanlığından yatırımcı listesini alacak.
McDougal está buscando una lista.
Adalet Bakanlığında yaşananlar gazetende tefrika olur.
Podrías escribir una serie. Al público le gustaría.
Demek Adalet Bakanlığına gittin.
¡ Fuiste a Justicia!
Adamımız, McDougal'ı Adalet Bakanlığında kapı kapı dolaşırken görmüş.
¡ Vieron a McDougal en el Ministerio de justicia!
Henry, Adalet Bakanlığında bir şey bulamadım.
No conseguí nada en Justicia.
Adalet bakanlığından izin almam gerekiyor.
Tendré que discutirlo con el Ministerio de Justicia.
Adalet Bakanlığı adına çalışıyoruz.
Somos del Dpto. de Justicia.
Adalet Bakanlığı, zanlının, bir psikiyatri kurumuna gönderilmesini istiyor.
El Ministerio de Justicia quiere que se le traslade a una institución psiquiátrica.
Yönetim, kamu dikkatinin bunca başarıdan sonra Adalet Bakanlığı'nda bir cadı avına çevrilmesine izin vermeyecek. Sadece sana olacağı söylüyorum.
- Esta administración no permitirá que la atención pública se desvíe de todo lo bueno que se hizo por una cacería de brujas en el Ministerio de Justicia.
O sadece Alkatraz, Adalet bakanlığı Humson ve yönetimle ilgileniyor. Kamu savunucusu bir çocukla uğraşmaz- -
Le preocupa Alcatraz, el Ministerio de Justicia Humson, la administración.
Adalet Bakanlığı için casusluk yapıyormuş.
Era un informante del Departamento de Justicia.
Devlete karşı işlenen suçlardan dolayı Adalet Bakanlığı'nda gözaltına alınmış kişiler elbette var. Fakat bu başka bir zamanın tartışma konusu.
Hay cierta gente detenida por crímenes contra el estado pero ese es un asunto para tratar en otra ocasión.
Adalet Bakanlığı'na şikayette bulundum.
Envié una queja al Departamento de Justicia.
Adalet Bakanlığı ensemde soluyup duruyor, Mulder.
El Departamento de Estado me está presionando.
Hayır, Adalet Bakanlığı isimsiz bir ihbar almış.
El Departamento recibió un soplo.
- General. Bilmenizi isterim ki, Yüzbaşı'ya Adalet bakanlığı ile görüşmesini ve FBI'ın burada, yetkisini kötüye kullandığını bildirmesini istedim.
El capitán contactará al Dpto. de Justicia para informar sobre la conducta indebida del FBI aquí.
Eski kocam kendi aşınma önleyici sistemini icat etmişti. Sonra Adalet bakanlığında çalışan Gerald Ford adında bir arkadaşının tavsiyesi üzerine patent hakkını aldı.
Mi último marido inventó su propio sistema de anti-corrosión... que después patentamos por el consejo de un estimado amigo... quién estaba en una oficina de abogados con Gerald Ford.
Adalet Bakanlığı'ndan özür, VlP muamelesi... Kendilerini affettirmek için her şeyi yaptılar.
La disculpa del Departamento de Justicia, trato exclusivo.
Burası detektif bürosu değil Adalet Bakanlığı.
El Depto. de Justicia no es "Sutton, detective".
Ben Sutton, Adalet Bakanlığından. Derhal görüşeceğim.
Soy Sutton del Depto.. de Justicia Quiero ver al Sr. Finch ahora.
Adalet Bakanlığı.
Soy del Depto. de Justicia.
Adalet Bakanlığı.
¿ Departamento de Justicia?
Adalet Bakanlığı.
Departamento de Justicia.
Mitch Weaver, Adalet Bakanlığı'ndan.
¿ Mitch Weaver, Departamento de Justicia?
Lütfen beni Adalet bakanlığına gitmeye mecbur bırakma. Ve bunları dağıtmanı söylemelerini isterim.
Por favor no me obligue a ir al Ministerio de Justicia y pedirles que le ordenen entregar ese material.
10 yıldan beri T.C. Adalet Bakanlığının çeşitli ceza evlerinde hükümlü olarak kalmaktayım.
He estado en varias prisiones estatales los 10 últimos años.
Bir yıl adalet bakanlığında çalıştım.
Trabajé un año para el Depto.
Cesedi, adalet bakanlığı tarafından incelenmek üzere olduğu yerde bırakıldı.
El cuerpo se he dejado en el lugar para examen y documentación... por el Departamento de Justicia.
Evet, efendim. Ancak kişisel sebeplerle, bunu kişiselleştirmek yerine Adalet Bakanlığı vasıtasıyla halletmeyi tercih ederim.
Sí, pero preferiría investigarlo a través del Departamento de Justicia, a hacerlo de forma personal.
Polis, FBI ve Adalet Bakanlığının ortaklaşa yürüttüğü bir soruşturmada, eski bir Nazi Savaş Suçlusu olduğu sanılan Arthur -
... de una investigación de la policía local, del Depto. del Alguacil el F.B.I. y el Depto. de Justicia.
Gerçekler ortaya çıktığında, Adalet Bakanlığı kararın yanlış olduğunu, ortada bir ihanet olmadığını görecek.
Cuando se vean los hechos, el Ministerio de Justicia dirá... que cometí un error, sin ánimo de alta traición.
Ama Adalet Bakanlığındaki bazı insanlar eski davalara da bakmak isteyebilirler.
Pero seguro que los del Departamento de Justicia están interesados en indagar en los viejos chanchullos.
Greg'in adalet bakanlığını bırakabileceğini hiç düşünmemiştim.
Jamás pensé que Greg dejaría el Departamento de Justicia.
Adalet Bakanlığının raporuna göre tipik Amerikalı mahkûm, yetersiz eğitim almış, azınlık genci.
De Justicia de EUA reporta que el reo típico en EUA es de la minoría de varones jóvenes sin educación.
Adalet Bakanlığı'nın jetine henüz bindim.
Yo estoy a punto de abordar un Jet del departamento de justicia...
Adalet Bakanlığı jeti. Saati 1400 dolardan 2,6 saat.
" Jet del departamento de justicia : 2,6 horas de turbina rondan los $ 1.400 por hora.
Hayır, Adalet Bakanlığı isimsiz bir ihbar almış.
No, no. El Departamento de Justicia consiguió una pista anónima.
Dateline, Washington. Adalet Bakanlığı atom bombası casuslarına merhamet gösterilmeyeceğini beyan etti.
Titulares : el Departamento de Justicia no indultará a los espías de la bomba atómica.
Adalet Bakanlığı.
Es el Departamento de Justicia.
Adalet Bakanlığı onu eyalet mahkemelerinde tanıklığa zorlarsa.
Obligado por el Departamento de Justicia a comparecer como testigo.
Adalet Bakanlığı bu bilgiyi Amerikan halkına açıklamak için, otuz üç yıl bekliyor. Sonra da kanıt olmadığı için bunu yaptıklarını söylüyorlar!
Justicia espera 33 años antes de dar a conocer ese dato y dicen que no había pruebas.
Adalet Bakanlığı demişken, Feebs'ten gelen faksı gördünüz mü?
Hablando de lo prohibido, ¿ han visto el fax de los federales?
8 ölü ve 20 yaralı mahkûmun adına... Vali'ye, Adalet Bakanlığına ve Oswald Islah Tesisine... kolektif bir dava başvurusunda bulundum.
En nombre de los 8 presos que murieron y de los 20 heridos... estoy presentando una demanda colectiva contra el Gobernador... el Departamento Correccional y el Correccional Estatal Oswald.
Yeğenim, Adalet Bakanlığı'yla yatıyorsa, öyle söyle.
Si quieres decir que se acuesta con la Justicia, dilo.
Bunun tek sorumlusu Adalet Bakanlığı da değil.
No puedes echarle la culpa de todo a la secretaría de justicia.
Adalet Bakanlığı ile konuşana dek bir şey yapmayın.
No hagas nada hasta que hables con Justicia.
Adalet Bakanlığı'nın başka bir tahmini de cinayetlerin Tanner'ın raporundaki gibi % 1,5 değil de % 2-3 artabileceği yönünde.
Um, otras proyecciones del D.D.J... ( Departamento De Justicia )... estiman como mucho, eh, dos a tres por ciento en baja de las tasas generales de homicidio versus el, eh, uno a uno y medio por ciento mencionado anteriormente, eh, el estudio Tanner.
Adalet Bakanlığı'nın son raporunda belirttiği olayları çözme metodlarında hala bir görüş birliğine varılamadı. Ama her şekilde, tahmin edilen bu suç işleme akımının gelecek sene de artacağı.
Sin embargo, existen algunas discusiones que los, eh, métodos estadísticos de este último estudio no son los métodos preferidos del D.D.J. En cualquier caso agregamos variables haciendo a las tendencias de crímenes para el próximo año particularmente difícil de predecir.