Ahí translate Spanish
239,852 parallel translation
Yiyeceklerin açık paketlerini yırtıp, içeceklerin kapağını yarım açıp dışarıda öylece bırakma huyum var.
Me gusta abrir paquetes de alimentos, abrir botellas de forma parcial y luego dejar todo por ahí.
O şeye ulaşmalıyım, tamam mı? Malın iyisine ulaşıp yola devam etmeliyim. "
Necesito meterme ahí, tomar lo que me gusta y largarme ".
Oraya para koymuyor çünkü bana güvenemezmiş. "
Y dice que no guardará dinero ahí porque no confía en mí ".
Yani ölen şehitler kim, bilmiyoruz ama bak, ateş yanıyor.
"Sí, no recordamos quiénes están ahí atrás, pero tenemos esto encendido".
" Ama seni yer altına gömsem, altı yıl yer altında bekletsem, ışık, ses veya başka insan olmadan dursan seni yukarı çıkardığımda 'Sağ elini kaldırır mısın şimdi?
" Pero si te meto bajo tierra, te dejo ahí por seis meses, sin luz, sin sonido, sin contacto humano y luego te saco y te pido que levantes la mano derecha,
İşte bu zamanlarda, hayvanlar bize çok şey öğretir diyorum.
Ahí pienso que los animales tienen mucho que enseñarnos.
Bir grup liseliyle konuşuyordum ve neden orada olduğumu hiçbirimiz bilmiyorduk.
Di una charla para alumnos de secundaria, y ni ellos ni yo sabíamos por qué yo estaba ahí.
Herhangi bir hizmet sunamam ama... bir partideyseniz veya öylece dikiliyor, istenmediğinizi düşünüyorsanız gelin yanıma oturun.
No ofrezco ningún servicio, pero si están en una fiesta o por ahí y no se sienten bienvenidos, siéntense a mi lado.
Hastanedeydim, içeri biri gelip şöyle dedi,
Yo estaba ahí, alguien se me acercó y dijo :
Sizi oralarda hiç görmedim.
Nunca te vi ahí.
Oralarda çıkmayı hiç denediniz mi?
¿ Nunca intentaste entrar ahí?
Seni görüyorum, dersiniz.
La otra persona dirá : "Veo que estás ahí".
Aferin sana sert vuruşçu.
Buen trabajo ahí, bateador.
Orada kaldın, değil mi?
¿ Estás atrapado ahí arriba?
Dışarıdalar hâlâ!
¡ Siguen ahí!
PitchBook'a nasıl giriyorsunuz?
¿ PitchBook? ¿ Cómo entraron ahí?
Ben olmadığım için bu güzel teknojinin ağzına sıçarken sizi göremezsem eğer, çok üzülürüm o yüzden size yardım etmek isterim.
Como me das lástima y odiaría verte arruinar una buena tecnología, lo cual sucederá si no estoy ahí, te voy a ayudar.
Şurası Peter'in çalıştığı yerdi.
Ahí trabajaba Peter.
Fikir bana aitti, sen de karşımda duruyordun.
Fue mi idea, tú solo estabas ahí.
Cennetten gelen bir yenilik.
Desde ahí.
Sen kim olduğunu sanıyorsun bilmiyorum ama, erkeklerin meme büyütmemesi gerekiyor ama küçük göbeciğinin üstünde epey yer kaplıyor.
No sé quién te crees tú, pero los hombres no deberían tener senos, y ahí los tienes, sobre tu panza.
Pekala. Hayır, oraya başka bir şey yerleştirebilir miyiz?
No. ¿ Podría coloca otra cosa ahí?
İşte burda devreye sizler, benim harika dostlarım, giriyorsunuz.
Ahí es donde entran ustedes. Mis grandes amigos.
Bakın! Kim geliyor millet.
Ahí viene, amigos.
İşte buradasınız. Standa geri dönmedin.
Ahí estás.
Ah! İşte burada. Hey, hey, hey, hey!
¡ Ahí está!
İçeride bir kız mı var?
¿ Hay una chica ahí?
İçeride kaç tane kız var?
¿ Cuántas chicas hay ahí?
Melcher'ın bütün verileri burada.
Los datos de Melcher están ahí.
Benim tahminim seni bu nedenle şimdi yukarıya istediği yönünde.
Supongo que por eso lo quiere ahí arriba ahora.
Yukarıya mı?
¿ Ahí arriba?
İşte burada yaşayacaksınız...
Bueno, ahí es dónde vivirás...
- Burada biraz sorun var.
Hay un poco de lío ahí fuera.
Bunun neden komik olduğundan pek bilmiyorum ama olacağım yer orası.
No estoy seguro de por qué es gracioso, pero ahí es donde estaré.
Dışarıda bir yerlerde.
Ahí fuera en algún lado.
Orada ne oluyor?
¿ Qué está pasando ahí?
Yine görüşürüz.
Nos vemos por ahí.
Onu öylece ölüme mi terk edelim yani.
¿ Así que dejamos que se muera ahí fuera?
Orada ne bok oldu?
¿ Qué demonios pasó ahí afuera?
Görebileceğin en iyi aksiyonlar var orada.
Ahí mismo hay algunas operaciones de los grandes éxitos.
Hiçbir şey. Sadece eski beni en iyi işimin etrafında atıp tutarken gördüm.. .. ve herkes kendini öldürmek istiyordu.
Solo tengo esta... visión de mi yo mayor yendo por ahí vociferando mis grandes éxitos y todo el mundo a mi alrededor queriendo matarse a sí mismos.
- Öylece durması mı gerekiyordu?
- ¿ Se suponía que él solo se quedaría ahí quiero, Rob?
Gerçek kötü adamların dışarıda olduğunu düşünüyorum.
Creo que los verdaderos malos están ahí fuera.
Frank, orada mısın?
Frank, ¿ estás ahí?
Hemen geliyorum.
Estaré ahí mismo.
Oraya gidiyorum.
Estoy ahí.
İşte geldi!
¡ Oye, oye! ¡ Ahí está!
Baba, orada mısın?
Papá, ¿ estás ahí?
Beni duyuyor musun? O, Nightingale ve seni kaçırmak için oraya geldi.
Es el Nightingale, y está ahí para llevarte.
!
- Ahí... ahí justo.
- Sen de oradaydın.
Tú estabas ahí.