Alabilirsin translate Spanish
6,521 parallel translation
Tamam o zaman yarın akşam için biletimi alabilirsin.
Bien, así puedes usar mi entrada para mañana por la noche.
Kızı alabilirsin. Senindir.
Es tuya.
- Rosa, dolabımı alabilirsin.
- Rosa, puedes quedarte con mi casillero.
- Amy, kapanmamış davalarımı sen alabilirsin.
Amy, puedes quedarte con todos mis casos abiertos.
Bir İSU kaçırmanı sağlayacak her türlü aleti sokağındaki hırdavatçıdan alabilirsin demek.
Significa que puedes comprar todo lo necesario para secuestrar un dron en tu tienda de ordenadores.
Daha fazla para toplamalısın. Daha da iyisi, bankadan satın alabilirsin.
Muévete y recoge más monedas, o mejor aún, cómpralas en paquetes.
Bugün ne kadar para satın alabilirsin?
¿ Cuánto dinero puedes comprar hoy?
Bence sen benim için alabilirsin.
Creo que puedes conseguirlo para mí.
Eğer senin de onu desteklemen anlamına gelecekse O'nun için bu davayı alabilirsin. Ki bu elinde.
Creo que podrías tomar un caso que es indigno de ti... si eso también significa apoyarla.
Aktifleştirebilir ve sistemlerinin kontrolünü ele alabilirsin.
Puedes despertarlo y apoderarte de sus sistemas. - Bien hecho, Skye.
Eğer hiç yoksa benimkilerden ödünç alabilirsin.
Y si no tienes ninguna, puede coger prestado una de las mías.
Elması onlardan alabilirsin.
Se lo puedes coger a ellos.
Yeterince hızlı davranırsan, silahımı alabilirsin.
Si eres lo suficientemente rápido podrías tomar mi pistola.
İstersen yenisini alabilirsin.
Puedes servirte otra taza.
Dediklerimizi yaparsan Priscilla'yı geri alabilirsin.
y recuperarás a Priscilla.
- Söylediklerimizi yaparsan Priscilla'yı geri alabilirsin.
- Solo haz lo que decimos, y tendrás a Priscilla de vuelta.
Beni 8.00'de alabilirsin.
Puedes recogerme a las 8 : 00.
Peki o zaman parayı alabilirsin.
Entonces, vale, puedes tener el dinero.
Artık nefes alabilirsin.
Puedes volver a respirar.
Masayı sen alabilirsin.
Tu puedes usar la mesa.
Düşündüğüm şey, telefonlara bakabilirsin ve ben dışarıdayken mesajları alabilirsin.
Pensé que podrías atender los teléfonos y tomar mensajes mientras estoy fuera.
Beni işe alabilirsin. Ortağın olurum.
Pero podrias contratarme.
- Arabamı alabilirsin.
- Quédate con mi auto.
Kız senin arabanı aldı. Sean'ı bırakacağının sözünü verirsen, benimkini alabilirsin.
Ella se llevó tu auto, y si prometes dejarlo ir, puedes quedarte con el mío.
- Tabii, alabilirsin.
- No. Adelante.
Ofisimi alabilirsin.
Puedes quedarte con mi despacho.
Ödünç alabilirsin, elbette.
Puedes cogerlo prestado, claro.
Hadi ama, kahraman olabilirsin rozetini geri alabilirsin.
Vamos, podrías ser una heroína, conseguir tu placa.
Stan, belki de o işi alabilirsin.
Stan, quizá tu podrías tener el trabajo.
Benimkilerden birini ödünç alabilirsin.
Te puedo prestar una de las mías.
Düğün için yardım edebilirsin ve buradan kendi elbiseni alabilirsin!
¡ Me puedes ayudar con la boda y puedes comprar tu vestido aquí!
- Tasarımcı elbiseni alabilirsin!
¡ Y podrás comprar tu vestido de diseñador!
Diğer taraftan bakacak olursak, sen de eline biraz güzel çalışmalar alabilirsin.
O en cambio, puede que consigas un magnífico material.
Bir televizyon alabilirsin ama bölüm galasının 11. dakikasında iptal edildi.
Deberías conseguir una televisión, pero lo cancelaron 11 minutos en el estreno.
- Sende onu istediğin zaman alabilirsin.
-... para que puedas recogerlo. - Gracias.
Benden birazcık alabilirsin, olur mu?
Bueno, puedes tener un poco del mío, ¿ sí?
- Daha çok zevk alabilirsin... -... eğer bu konuda- -
- Lo disfrutarías más si te acercas...
İstediğin her şeyi alabilirsin Dot.
Puedes tener lo que quieras, Dot.
O zaman ayrıl benden! Rinnegan'ı ben öldükten sonra da alabilirsin!
podrías quitarme el Rinnegan cuando muera.
Onu alabilirsin ve belki sana bahsettiğim birkaç turistik yeri görmeye gidebiliriz.
Podrás recogerla, y... quizá puede que vayamos a ver alguna de esas vistas de las que hablamos.
Eminim sen de benim çıkmazımı göz önüne alabilirsin.
Seguramente tú puedes apreciar mi dilema.
Bizde içinde sabıkalıların... fotoğraflı kayıtları olan bir klasör var ödünç alabilirsin.
Bueno, llegamos a la carpeta... con los mugshots en ella... Eso... usted puede pedir prestado.
Ben sana yiyecek bir şeyler hazırlarken sen de duş alabilirsin, tabii istiyorsan?
Bueno, ¿ por qué no te preparo algo de comer y mientras te das una ducha, si quieres?
"Bin rupi alabilirsin, bana şimdi ver!"
Le puedo prestar mil rupias..
Şey... Yedek makyaj köpüğüm. Geri alabilirsin.
Puedes quedarte con mi maquillaje extra.
Anne en azından bana bir araba alabilirsin çünkü sanırım onda yaşayacağım!
¡ Mamá, lo menos que podrías hacer por mí es comprarme un carro, porque creo que ahí es donde voy a vivir!
Dostum şu aralar çok ucuza güzel bir yazlık alabilirsin.
Amigo, sabes que puedes conseguir una... bonita plaza de vacaciones casi regalada.
Bir yılandan nasıl intikam alabilirsin ki?
¿ Cómo te vengas de una serpiente?
Eldiveni ver. Böylece hizmetçini geri alabilirsin.
Dame el guantelete y tendrás a tu moza de vuelta.
Koruma fonunda olan senin gibi tüm kız öğrenciler çok fazla seçimi olan kuşaklar yani genelde Tim Gunn'un sınıfına, Geçit Projesini dinlemeye giderler. Ya da renkli fotoğrafçılığın gelmesiyle Sanat Tarihi dersi alabilirsin güzel bir kokteyl partisi konuşması için.
Todos los estudiantes crónicos, las esposas adineradas y tu generación de muchas opciones, normalmente van a las clases de Tim Gunn y lo escuchan hablar sobre Project Runaway, o puedes tomar la clase de historia del ame sobre la aparición de la foto a color
Bunu, onu kovduğuma dair bir beyan olarak alabilirsin.
Corte de Apelaciones de Michigan.