Altıda translate Spanish
9,392 parallel translation
Yarın sabah altıda Les Annettes'e operasyon yapıyoruz.
Está bien. Golpearemos en Agnettes, mañana a las 6.
Altıda, 40 dakikamız var.
A las 6, nos da 40 minutos.
Cuma günü saat altıda T.G.I.'ya katılamazsan bir daha katılamazsın.
Si no llegas al... restaurante Fridays antes de las 6 : 00, ya no podrás entrar.
Oğlun da Kubbe'nin altında kalmıştı, değil mi?
Tu hijo está atrapado en el domo también, ¿ no es así?
Şu anda kilit altında tutuyoruz ama Skye'ın doğasındaki ölümcüllük daha da kötüleşebilir.
Hemos encerrada ahora,, pero teniendo en cuenta lo letal skye es, Se podría empeorar.
May operasyonlara yönel ve geminin işlevlerini kontrol altına al. Efendim! Skye'ın son mesajı da geldi.
Sir, um, el último mensaje de skye llegó a través.
Adam dairemize daldı ve bizi zorla yatağa yatırdı. Silahları da yatağın altına koydu.
Entró y nos obligó... a meternos en la cama y poner las armas debajo.
Şu ana dek sadece tehdit altındayken kontrolü ele geçirebildi ama zamanla daha da ilerliyor.
Hasta ahora, solo ha podido tomar el control cuando está bajo amenaza, pero... Pero está abriéndose camino como una garrapata.
Dışarıda, kıyıda bir tekne var. Altımızı da bu adadan kaçırabilecek kadar büyük.
Fuera, hay una barca en la costa, lo suficientemente grande para sacarnos a seis de la isla.
Alt tarafında bir kadran var ama hiçbir donanımımız herhangi bir elektriksel ya da spektrografik sinyal sezmedi.
Hay una perilla en la base, pero ninguno de nuestros equipos puede detectar algún tipo de señal eléctrica o electromagnética.
Göndereceğim herkes risk altına girer ve Lincoln da bunu yapmamı istemezdi.
Cualquiera a quien envíe estará igualmente en riesgo. Y Lincoln tampoco lo querría.
Korumasını öldürüp onu C Kasası'nda bir battaniyenin altına saklamış... -... sonra da May kılığında Quinjet'e binmiş.
Mato a su guardia... y lo escondió bajo una manta en la bóveda C... y después abordó un quinjet haciéndose pasar por May.
Coulson yetenek gördü mü anlar her ne kadar kendi çatısının altındaki casuslara karşı biraz kör olsa da.
Coulson tiene buen ojo para el talento... aunque está un poco ciego cuando se trata de espías en su propia casa.
Ya mevkiine kendimizi adapte ederiz ya da altında eziliriz.
Debemos adaptarnos a su posición, o ser aplastados por ella.
Öyle çuvalla para önüne altın tepside gelmiyor, sırf uçabiliyorsun diye veya duvarlarda yürüyebiliyorsun ya da 5 ton göğüs ağırlığı basabiliyorsun diye.
No hay muchos empleos bien pagados a los que puedas acceder solo por poder volar, atravesar paredes, o levantar cinco toneladas.
Güney Carolina'da bana Altı Patlar Underwood derler.
Gatillo Underwood. Así me llamaban en Carolina del Sur.
Seni bir iş için tuttum, o da bana oy kazandırmandı, altı ay sonra değil, bugün.
Te contraté para hacer un trabajo : conseguirme votos. Ayer, no de acá a seis meses.
Ayrıca Rogelio'ya da yazık, tüm gün Esteban'ın altında ikinci rolde oynadı.
También triste... Rogelio, después de tocar el segundo violín a Esteban todo el día.
Temiz su, ışık yastığının altında çikolata da var mıydı?
Agua limpia, luces, chocolates en la almohada.
Tamam. Kaç kişiler? Aşağıda altı kişi var.
Bien. ¿ Cuántos de ellos hay?
Hemen paniğe kapılma. Durumu kontrol altına almaya da çalışma.
Sólo no te vuelvas loca, y tampoco intentes controlar la situación.
Hafta da altı gün voleybol oynayacağım.
Estaré jugado voleibol seis días a las semana.
- Candlewood'da Gizemli Şekilde Kaybolan Altıncı Kişi - Kahretsin.
Oh, mierda.
- Peki Shyla'nın da aynı altın rengi Oldsmobile'e binip binmediğini gören olmamış mı?
¿ Y nadie vio si Shyla entró al mismo Oldsmobile dorado?
Yatağımın altına Fort Knox'dan altın külçeler bıraksan umurumda olmaz.
Puedes esconder lingotes de oro de Fort Knox... bajo mi cama, me da igual.
Aynı zamanda canavarlara ve altıncı seviye Killjoylara da inanabilirsin.
También podrías creer en monstruos y Killjoys de nivel seis.
Yaklaşık altı ya da yedi saat sürmesi lazım.
Debería tomar unas seis o siete horas.
Bir şeylerin döndüğünü biliyordum da Idris Elba'yı kapakta, altında koca bir Yum şeklinde görmeden aklıma bir şey gelmemişti.
Sí, sabía que algo pasaba pero no lo entendía hasta que vi en la portada de la revista a Idris Elba, y la frase "una gran pieza deliciosa" me vino a la cabeza.
Canavarın altında da bir insan var ama.
Pero debajo del monstruo hay un hombre.
Ya da seni yine kontrolü altına alır.
O él te vuelve a controlar.
Bu ilk aldatması da değil, bazıları hayatlarını kontrol altına alamıyor işte.
Tampoco es su primera aventura. Algunas personas no pueden controlarse.
Hepsinin altında da bütün o güç yatıyor.
Y escondes todo ese poder.
Daha da kötüsü töhmet altında bırakır seni.
Y te incriminará.
Ardından beş ya da altı kişi kapıları açtı ve cesetleri çukurların yanına yerleştirdiler, hendeklerin tam yanına.
Y entonces cinco o seis personas abrieron las puertas y... pusieron los cuerpos cerca de los hoyos, cerca de las trincheras.
Bu altısı çok da mühim değil zaten.
En realidad esos seis no importan.
Aradığımız şu ticari araç bir deponun güvenlik kamerasına saat 21.42'de bir ara sokağa girerken altı dakika sonra da çıkarken yakalanmış.
Y ese monovolumen que estamos buscando... Una cámara en una instalación de almacenaje lo tomó... entrando en el callejón a las 7 : 42 PM., saliendo seis minutos después.
Yeni bir hayat, tam da yatağınızın altında doğmuş.
Una nueva vida nació bajo su cama.
Şimdi iki taraf da bir uçan dairenin altında beraber dua ediyorlar.
Bueno, ambos bandos están rezando juntos debajo de un platillo volador.
Bu da yerel toplum kendi köylerinde muayene olma haklarından feragat ederken daha büyük bir kurumun koruması altında olacağız.
Lo cual significa que nos convertiríamos en la sala de institución más grande, mientras la comunidad local renuncia a cualquier concesión de ser tratada en su propio pueblo.
Hiç kimsenin çapraz ateş altında kalmasını istemeyiz. Ki bu da olası bir şey.
No queremos que nadie quedar atrapados en nuestro fuego cruzado, que es un potencial.
İsimlerinin olduğu bir listeyi son anda kurtardıkları için Afgan grubundaki herkesi güvenlik altına almış da olabilirler.
O que estén cubriendo a todos los del grupo afgano porque casi pierden una lista de ellos.
13 Haziran'dan sonra kardeşin evrim geçirenler için bir yer altı tüneli yapımına başladı. Kendi gibi olanların Kanada'da güvenli bir yere gidebilmesini umuyordu.
Después del 13 de junio, tu hermano comenzó una vía férrea subterránea para humanos evolucionados, para ayudar a otros como él a llegar a un lugar a salvo en Canadá.
Masamın altında portal mı var sandınız? Ufaklığı da gördünüz. Müthiş şakaydı.
Ellos pensaron que tenía un portal en la mesa y vio mi Bilau es el mejor broma de todos.
Aklımdaki en önemli şey bu olmasa da Viktor'la beraber olman onu çok büyük bir risk altında bırakıyor.
Y no es que sea mi gran procupación, pero al tú estar con Victor, lo pones en un gran riesgo.
Son zamanlarda bazı kötü rüyalar görüyordum. Gökten ateş yağıyor ve her yer kana bulanıyordu. İkizler Odessa'da bir saat kulesinin altında dünyayı kurtarmaya çalışıyordu.
Últimamente he estado plagada de sueños... de lluvias de fuego, sangre por doquier, y de los gemelos salvando al mundo bajo la torre del reloj de Odessa, sus manecillas se detienen a las 11 : 53.
Yasalar uyarınca, yüksek hissedar olarak sevgili babacığa karşı haklarımı bir hayli iyi çalıştım, yazıda da altı çizili yerler falan fişman düşmanca bir şekilde hepinizi ele geçirmiş bulunuyorum amına koyayım.
Como accionista mayoritaria en conformidad con mi querido padre, ejerzo mi derecho, como se indica en el artículo bla bla bla... sección bla bla bla... ¡ de mandarlos a todos a tomar por el culo!
Her buluşacağımızda,... kaçırılıyoruz, esir alınıyoruz falan,... ya da hislerimiz büyü altına alınıyor.
Quiero decir, cada vez que lo intentamos y vamos a una cita, nos secuestran, me mandan a un mundo prisionero, o tus sentimientos desaparecen por un hechizo.
Onkolog kemoterapi başarı oranının % 10 un altında olduğunu söylemiş.
Su oncólogo le da a la quimio menos del 10 por ciento de posibilidades de éxito.
Aynı zamanda kendisi Max Peron, bu isimle Long Island'da inşaat ve koruma düzeni kurmuş kendine ve kuvvetle muhtemel beş-altı kişiyi öldürmüştür.
También es Max Peron y bajo ese nombre dirige un negocio de extorsión en Long Island y probablemente ha matado a media docena de personas.
Sosyal hizmeti burada yaptığımız için baskı altında mısın?
¿ Y a ti te da la impresión de que nosotros dirigimos un servicio social?
- Bilmem, beş ya da altı kilometre falan.
No lo sé, quizá cinco o seis kilómetros.