English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ A ] / Alâkalı

Alâkalı translate Spanish

626 parallel translation
Annenle alâkalı.
Es respecto a tu madre.
Sanırım özgüvenle alâkalı bir şeydi.
Probablemente tiene algo que ver con tu espíritu.
Sinirlerle alâkalı bir durum, bir de göz kuruluğu varmış.
Está relacionado con algún nervio y cierto fluido que se está agotando.
Los Angeles'dan Robert Scott Carey ile alâkalı elem dolu bir haberimiz var.
Desde Los Ángeles, una historia trágica. La muerte de Robert Scott Carey.
Dahası gıda almazsam küçülmememin hızlanacağıyla alâkalı o feci hissiyattı.
Y también el terrible pensamiento de que sin alimento, el proceso menguante se aceleraría.
Oldukça hassas bir görevle alâkalı.
Se trata de una misión bastante delicada.
Denek ile alâkalı ilgi çekici hiçbir şey bulunmamaktadır.
El sujeto carece de interés.
Doğa bilimleriyle alâkalı kitapçıklar yayınlıyor.
Desde hace mucho edita manuales de ciencias naturales.
Bence mehtapla alâkalı bir şeyler olmalı.
Es... algo relacionado con la luna.
Bu, sayı veya güç ile alâkalı değil.
Este no es un asunto de números, ni de fuerzas...
Bu istekle alâkalı olan her şeyi bana anlatmanızı istiyorum.
No oculte nada de mi.
Şahsen senin yüzünden değil, bu sadece benimle alâkalı bir şey.
No tiene nada que ver contigo, sino conmigo, sólo conmigo.
Hafızanla alâkalı hiçbir sorunun yok tomurcuk.
Tu memoria no tiene nada de malo, amigo.
Tarz ile alâkalı ve senin tarzın buraya uymuyor.
No se trata de eso.
Günümüz toplumlarında gördüğümüz kişisel mutluluğa ulaşmaya yönelik çılgın istek acaba Amerikan impratorluğunun çöküşüyle mi alâkalı?
¿ Esta frenética obsesión de la felicidad personal... que vemos en nuestra sociedad... tiene relación con el declive del imperio Americano... que estamos actualmente experimentando?
Onun senin erkek arkadaşın olmasıyla alâkalı bir şey mi? Ne?
¿ Y algo sobre que era tu novio?
Bu Büyük Japon İmparatorluğu'nun düşüşü, ya da yükselişi ile alâkalı bir şey.
Esto importa el surgimiento o caída del Gran Imperio Japonés.
Ateş etmeyle alâkalı bir polis memurunun vurulmasıyla alâkalı bir şey hatırlamıyordu.
No recordaba nada sobre un tiroteo. No recordaba que un policía lo hubiera detenido.
Daha önce de söylediğim gibi, bu kalacak bir yerin olmamasıyla alâkalı bir durumdu.
Es como lo que dije sobre el tipo que no tenía donde alojarse...
Altı doktorandan hiçbiri psikiyatriyle alâkalı değil.
De los seis doctorados que tienes ninguno es en Psiquiatría.
Bu mesele artık bizim departmanla alâkalı değil.
- Y esto ya no es asunto departamental.
Bazı durumlarda dahilik ile deliliğin alâkalı olduğuna dair bir görüş vardır.
Hay motivos para creer que el genio tiene algo de loco.
Geometriyle alâkalı bir şey.
Es cuestión de geometría.
Onun karşısında kendimi çok rahatsız hissettim partinle alâkalı ağzımdan bir şeyler kaçırdım.
Me sentía muy incómodo con él y se me escapó algo de tu fiesta.
Ölümün depremle alâkalı olduğundan emin değiliz.
No sabemos si su muerte se debe al terremoto.
Bu mecazi mi, yoksa yemek pişirmekle alâkalı bir şey mi?
¿ Eso fue algo recreacional o parte del asunto de cocinar?
En iyisini hedeflemekle alâkalı bir şeyler diyordun.
Estabas diciendo algo de "la mejor de las intenciones".
Seksle alâkalı.
Es una cosa sexual.
Araba ile alâkalı bilmem gereken bir şey var mı?
¿ Qué me dicen del auto?
Senin ceza hukukuyla ilgili tek bildiğin şey uyuşturucu ve aile içi şiddetle alâkalı senin ve arkadaşlarının yaptığı küçük aptal duruşmalar.
Lo único que sabes de la ley criminal es por las pocas veces que fuiste a corte con tus amiguitos en conexión con drogas y violencia doméstica.
- Bu alâkalı mı?
- ¿ Es importante?
Sadece kötülüğü anladığımı düşünmemle alâkalı bir konuda biraz aklım karışık.
Estoy confundido por algo que creí entender sobre el mal.
Konu ile alâkalı bir şeye işaret etmek istiyorum. Dün yayınladığınız rakamları kontrol ettim ve kesinlikle doğruydular.
En un plano más relevante, revisé todas las cifras que mencionaron ayer, y dieron justo en el clavo.
Motorsikletle alâkalı değil.
No es por la motocicleta.
Senin ailenden kaçışınla alâkalı...
Es por que te alejaste de tu familia.
Ancak korkarım, şirketimizin ilaç deneyleriyle alâkalı olduğu için onun hakkında hiçbir bilgi veremem.
Pero no puedo proporcionar información sobre ella en cuanto a las pruebas con drogas experimentales de nuestra compañía.
- Uyuşturucuyla alâkalı bir bilgim yok.
Lo juro. No se nada de drogas.
Hiç koku duyusu sanrısıyla karşılaşmamıştım. Ama alâkalı olduğundan eminim.
No he hallado alucinaciones olfativas antes, pero estoy seguro que están relacionadas.
Bu seninle alâkalı değil. Bunu bana yapıyorlar.
- Esto me lo están haciendo a mí.
Seninle alâkalı olmayan.
- No se trata de ti.
Tamam, beysbol takımıyla uzaktan yakından alâkalı herkese söylüyorum ; karavanımda özel bir parti olacak. İçkilerinizi getirin.
Muy bien, cualquiera que haya estado remotamente conectado al equipo de baseball... habrá una fiesta privada en mi van, B.Y.O.B.
- Bunun Caitlin'le ne alâkası var? - Tamamen alâkalı.
- Qué tiene eso que ver con Caitlin?
Ofisle alâkalı değil, çok rahat edemiyorum.
No se trata de la oficina. No tengo muchas vueltas.
Bilmiyorum, ama bununla alâkalı olabilir.
No lo se, pero puede tener algo que ver con esto.
Bu da mı senin çapraz bulaşmanla alâkalı?
¿ Forma parte de tu "contaminación cruzada"?
Bu, sizin için ne yapacaklarıyla alâkalı bir şey.
Es lo que usted consigue que hagan para usted.
Hayır o ve Christopher'la alâkalıydı...
No, tenía que ver con su relación con Christopher...
Lütfen, bana bir şey sor. Sapıkça bir şeyler sor, Tim'la alâkalı şeyler falan.
Por favor, pregúntame algo pervertido y personal sobre Tim.
Bu, işle alâkalı değil.
No es una cuestión laboral.
Bu, senin ve benimle alâkalı.
Esto es entre tú y yo.
Kardeşini korumayı düşünmen büyük bir incelik ama bu, babanın başına gelenlerle alâkalı.
Pero el asesino a tu propio padre.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]