Alışsa translate Spanish
217 parallel translation
Ailen, minik kartpostallarımıza alışsa iyi olur.
Será mejor que tus padres se acostumbren a nuestras postales.
Bu kasaba bu fikre alışsa iyi olur.
Será mejor que se hagan a la idea.
Acele alışsa iyi olur.
Pues será mejor que se acostumbre rápido.
Alışsa iyi olur.
Que se acostumbre.
Ve asla unutmayın, dünya sizi al aşağı etmeye çalışsa bile, pozitif kalın.
- Si Y nunca se olvide que cuando el mundo lo bajonee, este siempre positivo
Her ne kadar yasalar ayrımcılığı önlemeye çalışsa da, onları önyargılarına göre hareket etmekten alıkoyan yasaların varlığı gerekli olsa da insanların bağnazlık yapmaya hakları vardır.
Hay leyes para la discriminación... y para los prejuicios, pero... las personas también tienen derecho a sus manías.
Essex, Rebecca'yı kurtarmaya çalışsa da,... insan mutasyonuna olan takıntısı bütün vaktini alır oldu.
Essex siguió luchando por salvar a Rebecca, pero su creciente interés por las mutaciones humanas lo absorbieron por completo.
Benim sesimin dublajını yapmak gibi büyük bir iş yapmışsa bunu yapmaya devam etmesi gerektiğini düşünmüyor musunuz?
- Bueno... Hizo muy buen trabajo al cantar por mí. ¿ No cree que debe seguir haciendo eso?
Hırsız elini cebime atacak kadar gözünü karartmışsa, kendi bilir...
Si un ladron es lo suficientemente imprudente de meter sus manos al bolsillo...
Karla kaplanmışsa, rüzgârı arkana al.
Si se borran, ve como va el viento.
Kitap der ki, eğer genç bir bayan içkiyi fazla kaçırmışsa onu yatağına götürürsün sonra da gemine geri dönersin.
Según dice cuando una señorita ha bebido tanto que, no sabe lo que hace, Se la pone en la cama... y luego se regresa al barco.
Gerçekten çalınmışsa, geri al.
Si de verdad te la robaron, entonces recupérala. ¡ Adelante! ¿ Qué esperas?
Eğer bilgi oraya ulaşmışsa... rezillerin buraya geldiğinin işaretidir.
Si él está contando esa noticia ahí al lado eso significa que los traidores están ahí justo ahora.
Bay Tanner, bundan hoşlanacaktır. özellikle, sana herhangi bir şey yapmışsa.
Al señor Tanner le gustaría, sobre todo si le hubiera hecho algo.
Güneş doğduğunda bekâretini koruyan kalmışsa, ona 1000 "daler" tazminat ödenecektir.
Si alguna tuviera su virginidad intacta al amanecer ella recibiría una compensación de 1.000 dalers.
Eğer bir adam istediğini elde etmeye alışmışsa... fazla ileri gidinceye kadar istediğini verirsin.
A un hombre así, hay que darle rienda hasta que se propase.
Arabadaki kimse yangını o başlattı yani bir çeşit düzenek kullanmamışsa sanırım, Mr.Parks'ın arabasında kim olduğunu göremiyordu.
Si el conductor fue el que prendió el fuego... Si no comenzó por algún dispositivo o por algo... ¿ No cree que alguien estando tan cerca no vería al conductor?
İstediği her şeyi alırdı bizler de ne kalmışsa onu alırdık.
Él tomó todo lo que quiso y los demâs tomamos lo que quedó.
Ve eğer kasıtlıysa yılın topu ateşlediğiniz sadece üç gününden biri olan Kurucu Günü için planlanmışsa, bu durumda, efendim, bunu söylemek istemem, fakat açıkça hedefte siz varsınız.
Y si fue deliberado y planeado para el Día del Fundador uno de sólo tres días al año en que usted dispara el cañón entonces, señor no me gusta decir esto pero, obviamente, usted era el objetivo.
Bölge iyi hazırlanmışsa yalnız giderdi. Öyle değilse yardımcılarını alırdı.
A los lugares bien preparados iba solo, si no, llevaba un equipo de ayudantes.
Belgrad'a varınca kışla kapanmışsa hem muavini hem de oğlunu öldüreceğim!
¡ Mataré al conductor y a su hijo... si las barracas del ejército en Belgrado están cerradas!
Sohbetimiz kasede alınmışsa iyi bir kayıt olmalıydı.
Si la conversación estuviera siendo grabada, sería muy audible.
Oysa baksana ona, bugün besinin alıp yatışsa da, Yarın bileniyor yine ; yine erişiyor önceki gücüne.
Que del hambre, el codicioso estilo imites, saciando presto tu furor,
Ama alınmış malı değiştirmeyiz. Özellikle de ucuz kırmızı şaraba bulanmışsa.
Pero tenemos una política de "no cambios",... especialmente después de que una prenda haya sido manchada.
Örneğin, lafın gelişi, eğer odasını toplamışsa 1 $ alırdı.
Por ejemplo, si ella ordenaba su habitación, le daba un dólar.
Tekrar dinle. "Bir insan diğerinin suç işlemesini istemişse, buna zorlamışsa ya da neden olmuşsa ceza yasalarına göre suçludur."
Escucha otra vez. "Una persona es culpable de incitación al delito si ordena, induce, pide o del algún modo incita a otra a cometer un delito".
O bebeğin başı köpeğin çenesine girmesi için zorlanmamışsa bunu kabul edebilirim.
Bueno, si la cabeza de ese muñeco no está siendo forzada al interior de las mandíbulas. Aceptaría eso.
Terhisine az kalmışsa ormanda yürütmemeliler.
No deberían enviarte al frente si te queda poco.
Büro çağırılmışsa, sorumluluk Büro'nundur.
Cuando se llama al FBI, el FBI se pone al mando.
Alışılmadık bir harekette bulunmuş... ve : iğrenç hakaretlere maruz kalmışsa.
O si se ha expuesto por alguna actitud no convencional... a... insinuaciones ofensivas que...
Tek bir halde müvekkilimi o sandalyeye oturturum... dava çok kötü bir hal almışsa... bunun başka bir yolu yok.
La única razón por la que dejaría a un cliente subir al estrado... es si el caso esta yendo tan mal... que no quede otra opción.
Eğer birinci devre sonunda aktarım işlemi geri kalmışsa, içinizden biri ölecek.
Si al acabar el 1er tiempo se han atrasado los depósitos, morirá uno.
Bartlett'den alıntılar yapmışsa ne olmuş?
Posee un ejemplar de Citas Famosas. ¿ Y con eso qué?
Çünkü yapacağım bunu yüreğinin yumuşak bir yanı kalmışsa tabii korkunç işlere alışıp kaşarlanıp bütün duygulara karşı zırh giymediyse.
Eso haría si estuviera hecho de materia permeable y las malas costumbres no lo han corrompido y vuelto insensible.
Eğer bacağınız kırılmamışsa Creekside ta doktora gitmezsiniz.
En Creekside sólo vas al médico cuando te rompes una pierna.
İyi dinle beni, kız bizim tanığımız ve eğer gözaltına alınmışsa, birisi bize haber vermeliydi!
Mira, ella es nuestra testigo y si está bajo custodia, será mejor que alguien me lo diga.
- Kırıldığında mumya serbest kalmışsa- - - Parçaları bir araya getirmek zapt eder.
Si al romperse la liberó al volver a unirse la atrapará.
Ama buzdan alınan örnekler kontrol edilmişti. Eğer buzla oynanmamışsa, nasıl içindeki ceset sahte olabilir ki?
Pero las muestras de hielo son legítimas, ¿ Cómo podría ser falso el cuerpo?
Lisa, bir şeyi atlıyorsan ya da gerçeği saklıyorsan,... ve eğer Jason da bu işe karışmışsa, sen de uzun bir süre alıkonabilirsin.
Lisa, si nos está ocultando algo, se le podría considerar responsable si Jason cometió un crimen.
Eskiden olduğum adam şuan olduğum adamla tanışsa... Beni mahfederdi.
Si el tipo que era entonces se encontrara al que soy ahora... me mataría a golpes.
İnsanda Tanrı korkusu kalmamışsa herşeyi yapabilir.
Cuando un hombre pierde el miedo al Todopoderoso es capaz de cualquier cosa.
B koridorunu su basmamışsa bakım merdiveniyle üçüncü kata gitmeliyiz.
Si el corredor B está seco nos vamos de regreso a esta escalera y bajamos al nivel 3.
Pekala, Virüs Hyneria'lıdan çıkmışsa ona ne olacak?
Así que... ¿ que le pasará al Hineriano una vez que el virus haya sido sacado de él?
Eğer protokol dün uygulanmışsa, bu giden solucan deliği o zamandan beri gücünü nereden alıyor?
Si el protocolo fue ejecutado ayer... ¿ De dónde ha sacado el wormhole energía para mantenerse activo?
Benim sorum. Eğer sıradan adam, dediğiniz gibi aldatılmışsa nasıl sıradan oluyor?
Mi pregunta es si tratan al justo de la manera que dices ¿ cuál sería la respuesta adecuada?
- Konsolda "beni al" diye bağıran iki 20'lik kalmışsa, tehlikesiz olamaz.
- ¿ Qué me dices de esos billetes que gritan'Llévenme, aqui estoy'? - Talvez no los vio.
Birinin karnı yarılmış ve karaciğeri alınmışsa ne kadara gider?
Si a alguien le sacaran las tripas y el hígado, ¿ qué valor tendría eso?
Onlar da işe karışmışsa Tess ve Jodie bir şey anlatmaz.
Si participaron Tess y Jodie no serán muy frontales respecto al móvil.
Hâlâ kovulmamışsa, o suçlamaların geri alındığını söyler.
Si aún tiene su empleo, te dirá que se levantaron los cargos.
- Eğer al-kesh DHD'ye çarpmışsa, bu giden geçide sağlanan enerjiyi kesecektir.
- Si una nave se estrelló contra el DHD... cortaría la energía del Stargate de salida.
Kargaşa bittiğinde. cesetlerin üzerine birer mum koydular eğer arkadaşları kalmışsa halâ... onları tanıyabilsinler diye.
Al final le pusieron velas a los cadáveres para que sus amigos si es que tenían los reconocieran en la noche.