Alışveriş translate Spanish
7,520 parallel translation
Ufak bir yolculuk için fena bir alışveriş değil.
Y ese no es un mal camino para un pequeño viaje.
Max, hem çalışıp hem de sınava hazırlanabileceğin bir yol buldum. Tıpkı senin alışveriş yapıp aynı zamanda hırsızlık yapman gibi.
Max, se me ocurrió una manera para que trabajes y estudies al mismo tiempo, como cuando vas de compras y robas al mismo tiempo.
Çünkü alışveriş yaptığım yerde aldığın her kıyafet için Tayland'da bir çocuğa 1 kuruş veriliyor.
Porque donde compro por cada prenda que compras, le dan un centavo a un niño tailandés.
Alışveriş yok.
Nada de comprarse ropa.
Yani baksana hâline, on yılda bir alışveriş yapan adam.
Mírate, ¿ compras ropa cada diez años?
Alışveriş yapmayarak beni desteklemen gerekiyordu.
Se supone que ibas a apoyarme no yendo de compras.
- Neden bu kadar alışveriş yaptın?
¿ Por qué has comprado tanto?
Neden bu kadar alışveriş yaptın?
¿ Por qué has comprado tanto?
Dans etmek ve alışveriş, arkadaşlarını görmek. Sonra da ormanda kendini korumak durumunda kalmak.
Comprando, bailando, visitando amigos y de pronto... siendo expulsados a la jungla defendiéndose solos.
Dans, alışveriş ve arkadaşlarla buluşma.
Bailar, comprar y ver a los amigos.
Yani kadının West için alışveriş yaptığını düşünüyorsun.
Entonces, crees que ella le estaba haciendo las compras.
İki saat boyunca alışveriş yapar, Grand Central terminalinden de trene bineriz.
Dos horas de compras, cogemos otra calabaza hasta la estación de tren.
Oraya alışveriş yapmak için gittim.
Solo fui para ir de compras.
Los Angeles Moda Tasarımı ve Alışveriş yerlerinin liste -
Aquí está la lista de los Institutos de Diseño de Modas y mercadotécnia para Los An...
Dakikalar önce, Seattle'daki bir alışveriş merkezinde büyük bir patlama oldu.
De una enorme explosión. Ha pasado hace minutos en el centro comercial de Seattle de los bosques.
Alışveriş merkezine gitmekle ilgili bir şeyler söyledi.
Sí, dijo algo de ir al centro comercial.
- Alışveriş merkezinde ne işin vardı?
¿ Qué hacías en el centro comercial?
- Hunt alışveriş merkezine gideceğini söylemişti.
- Hunt dijo que fuiste al centro comercial.
Alışveriş merkezine gidecektim.
Iba a ir al centro comercial.
Diane, yetkililer patlamadan dakikalar önce alışveriş merkezine giren bu adamları arıyor.
Diane, los agentes están buscando para interrogar a estos hombres que fueros vistos entrando al centro comercial minutos antes de la explosión.
Alışveriş merkezini neden vursunlar ki?
¿ Por qué dar el golpe en un centro comercial?
Alışveriş merkezinde kuru temizleme dükkanı var.
Había una tintorería grande en el centro comercial.
Tekrar ediyorum müfettişler alışveriş merkezindeki olaya ana gaz borusundaki patlamanın neden olduğunu belirlediler.
Repetimos ahora... investigadores han determinado a esta hora que la explosión del centro comercial fue causada por una fuga de gas.
Alışveriş merkeziydi.
Fue un centro comercial.
Alışveriş merkezindeki patlamayı duyunca ne düşündüm biliyor musun?
Cuando oí que fue en el centro comercial, ¿ sabes en qué pensé?
Bazen Claire alışveriş listesi yerine yiyeceklerin fotoğrafını bırakıyor bana.
A veces Claire me deja fotos de la comida en vez de una lista de compras.
Lily'yle alışveriş yapmak dünyadaki en iyi doğum kontrol yöntemi.
Comprar con Lily es el mejor anticonceptivo del mundo.
Anlamsız hayatlarının geri kalanını alışveriş mağazası polisi olarak geçirebilirler.
Y que harán la ronda en el centro comercial el resto de su vida.
Dobbs Ferry'de küçük bir alışveriş merkezi.
Es un poco de compras en el centro, en Dobbs Ferry.
Planımızın ATM'ye gidip alışveriş yapmak olduğunu falan sanıyorsun herhalde.
Creen que nuestro plan es ir al cajero y salir de compras.
- Alışveriş merkezinde bir şeyler oldu.
Hubo un incidente en el centro comercial.
Alışveriş merkezinde olanları anlattı mı?
¿ Te contó lo del centro comercial?
Alışveriş merkezinde olanlar, Lego kafa parçası...
¿ Lo del centro comercial? ¿ La cabeza de Lego?
Uh, bunu bir alışveriş paketi yapabilirim.
Podría hacer una bolsa de comestibles.
Alışveriş merkezindeydik.
Estamos en el centro comercial, ¿ vale?
Eastford alışveriş merkezindeki engellenmiş saldırının ardından Yarı Ölü kuruluşları şu anda kendilerini bu radikal gruplardan uzak tutuyor.
Organizaciones de Parcialmente Muertos se distancian ahora de estas facciones extremistas, tras el ataque frustrado al centro comercial Eastford.
Markete geldim, erkeğim için alışveriş yapıyorum.
Bueno, aquí estoy en el supermercado haciendo la compra para mi hombre.
Sizlerin, kendiniz için alışveriş yaptığınızı sanmıyorum da.
No es que alguno de ustedes lo haya hecho nunca tienen sus compradores personales...
Bütün gün alışveriş yapmanı tüm akşam da sevişmeni istiyorum. Hafta sonunu benimle geçireceksin, değil mi?
Quiero que compres todo el día... y que cojas toda la noche.
Şimdi nefis bir kahvaltı yapacağız ve daha sonra seni alışveriş yapmaya çıkaracağım.
Bueno, vamos a comernos este delicioso desayuno, y voy a llevarte de compras.
Paulie Lastik'ten alışveriş yaptığınız için teşekkür ederim.
Debería tenerlo. Gracias por comprar en Paulie Tire.
Bu yüzden bazen evden alışveriş programları izliyorum.
Veía el canal de compras...
Alışveriş bitene kadar temasa geçmeyin.
No hagan nada hasta que se concrete el trato.
Alışveriş merkezinde iş arıyor.
Está en el centro comercial buscando un trabajo.
Alışveriş merkezi?
¿ En el centro comercial?
Uluslararası tasarım markası JR'ın kurucusu ve Taeyang Alışveriş Merkezlerinin CEO'su Choi Kang Ju ve nişanlısı ile birlikteydik.
Nos están viendo con Choi Kang Joo, que está a punto de lanzar... la marca internacional del diseñador JR y también del CEO... del Taeyang Mall y su prometida Jang Yi Kyung.
Neyse biz de şimdi alışveriş yaptık ve ben yeni Iphonelardan aldım.
De todos modos, acabamos de ir de compras y me compré el nuevo iPhone.
Mutfaktaki alışveriş poşetlerinin üstündeki adrese baksana.
Mira la dirección en las bolsas de compras en la cocina.
Alışveriş merkezine gitmem gerekecek!
¡ Ahora tengo que ir al estúpido centro comercial!
- Alışveriş nasıl geçti?
¿ Cómo ha ido por el centro comercial?
Alışveriş yapıyorduk.
Estábamos de compras.