Anlarsın translate Spanish
8,103 parallel translation
Sandhya ile bir gece uyu. Cehennem nedir o zaman anlarsın!
Duerme con Sandhya una noche y sabrás lo que es el infierno.
Emin olmak istedim... anlarsın ya.
Solo quería asegurarme de que...
Yani, resmen değil. Fakat... anlarsın, buradayım, insanlar gelene kadar... -... yerlerine bakıyorum.
Bueno, no oficialmente... pero estoy aquí vigilando el fuerte, esperando a la gente.
Arkadaşım, anlarsın işte, dostun David ve carter okulu girişimindeki diğer kişiler gibi.
Es mi amiga... Tal como David es el tuyo y tienen lo de la escuela.
- Anlarsın.
- ¿ Entiendes?
Yani, ama sen de, anlarsın ya, biraz atar yaptın.
Quiero decir, pero, ya sabes, saliste como un poco fuerte.
- Evet, büyüyünce anlarsın.
- Sí, ya verás.
Güven bana, anlarsın dostum.
Confía en mi. Lo sabrás, compañero.
Anlarsın.
Lo sabrás.
Ve konuştuğunda umarım siz Narkotik gençleri bu yarımkürede neyin önemli olduğunu anlarsınız.
Y cuando lo haga, espero que ustedes los de la DEA entiendan lo que importa en este hemisferio.
Sırlarına ihanet etmem dengeleri değiştirebilir, anlarsınız ya.
Para compartir los secretos de sus andanzas requerirá hacer cuentas.
Anlarsın ya.
Ya sabes.
Gerçi sen de anlarsın.
Pero, ya sabes.
... böylece iyi olduğumu anlarsın.
Para que supieras que estaba bien.
Bazen, bir şeylerin olacağını anlarsınız.
A veces sabes que algo está por ocurrir.
Anlarsın ya.
Ya lo sabes.
Oraya gidince anlarsın.
Lo sabrás cuando lleguemos ahí.
Yani anlarsınız şımartılmayı hak ediyor.
Así que, ya saben... se ganó estos cuidados.
Anlarsın ya.
¿ Ya sabes?
Ben de aileme bakmak için kaldım işte, anlarsın ya.
Así que debí quedarme y cuidar de mi familia, ¿ sabes?
Hayır, ben sadece bunun için... Henüz hazır değildim. Anlarsın ya?
No, es que no sentía que estuviera... que estuviera preparada para todo eso aún, ¿ sabes?
Hem burayı seviyorum, anlarsın ya?
Y me gusta estar aquí ¿ Sabes?
Kusura bakma ama anlarsın işte.
Lo siento. Pero tú lo entiendes.
Gözlerinden anlarsın.
Se les nota en los ojos.
Çocuğun olunca anlarsın.
Ya verás cuando tengas hijos.
Havalı olduğunu düşünüyorum, anlarsın işte.
Creo que es genial, ya sabes.
Hissettiğinde anlarsın bunu.
Uno sabe cuando lo siente.
Sen ne anlarsın ki?
¿ Qué sabes de eso?
Anlarsınız ya, biraz...
Digo, eso...
Umarız, kararımızın zorluğunu ve ilerleme kaydetmek adına yapılması gereken seçimleri anlarsınız.
Esperamos que comprenda la dificultad de nuestra decisión y entienda que la tomamos en beneficio de nuestro progreso.
Ne anlarsın sen be?
¿ Tú qué demonios sabes de esto?
Olayın hepsini istiyorum, anlarsın ya?
Quiero todo el paquete, ¿ sabes?
Eski numaralarından birini her an yapabilirsin, anlarsın ya?
Podrías hacer uno de tus viejos shows.
Yeni ayakkabılar deniyorum, anlarsın ya.
Pruebo otras cosas.
Umarım bunu anlarsın. O, New York'u terk edemez ben de onu.
Espero que entiendas que no puede dejar Nueva York y yo no la puedo dejar a ella.
Onların hiçbir şansı olmadı. Anlarsın ya?
Ellos nunca tuvieron una oportunidad.
Öldüğümde anlarsın.
Usted sabrá cuando este muerta.
Dün gece bir partideydik. Kendisi manyağın teki, anlarsınız ya.
loco.
Bir değişimin, gerçek ve daimi bir değişimin hayatında aniden meydana geldiğini nasıl anlarsın?
¿ Cómo sabes cuándo un cambio, un cambio verdadero y duradero, está a punto de superar tu vida?
Gerçekten tutkuyla istediğim bir iş için mülakata gitmeden önce böyle bir deneme sürecinden geçme ihtiyacı duydum, anlarsınız ya.
Necesitaba ensayar antes de ir a una entrevista de un trabajo para el que estuviera, en plan, apasionada, ¿ sabes?
Umarım bir gün hareketlerinin insanların hayatlarını nasıl mahvettiğini anlarsın.
Espero que un día te des cuenta de cómo tus acciones han arruinado las vidas de otros.
Belki de değildir anlarsın ya?
Pero tal vez no lo es, ¿ sabes?
O hareketi görünce, yalan söylediğini anlarsınız.
Y usted sabe que miente.
Sasha'yla tanışınca anlarsın.
Ya verás cuando conozcas a Sasha.
Anlarsın sen de.
Entenderás eso.
Tabii, anlarsın ya, konuşmaya devam etmemi istersen işin rengi değişir.
A menos que, que quieras que sigua hablando.
Sen ne anlarsın sağlıktan?
¿ En serio? ¿ Y qué sabes tú de estar sana?
Onu anladığında, anlarsın.
Cuando lo sabes, lo sabes.
- Anlarsın ya.
¿ Entiendes?
Evet, sadece bir şok yaşadım, anlarsın ya?
Sí, es sólo el impacto, ¿ sabes?
Sen ne anlarsın ki?
¿ Tú qué sabes?