Antes translate Spanish
225,614 parallel translation
Çipin, Helldritch'in elinden çıkarıldıktan 20 saniye sonra cihaza takılması lazım.
Hay que conectar el chip a este dispositivo antes de que pasen 20 segundos al extraerlo de la mano de Helldritch.
Bizden önce ona ulaşmış olmalısın.
Llegaste hasta ella antes que nosotros.
Teklif etmeden bile teşekkür ederdin.
Se lo has agradecido incluso antes de que se ofreciera.
Konu o değil ve evden çıkmadan önce bile ne yiyeceğimi biliyorum.
Esa no es la cuestión y sé exactamente lo que voy a pedir antes de salir.
Ocak 2000'e kadar kullanın!
¡ Consumir antes de enero del 2000!
Önceden söylemeliydim.
Te lo debería haber dicho antes.
Gitmeden önce parayı çözmeliyiz.
Bien, antes de irnos, tenemos que resolver lo del dinero.
Daha evvelki davranışlarım için özür dilerim.
En serio, lo siento por ser un idiota antes.
- Önceden de duymuştum, Frank.
- Lo he escuchado antes, Frank.
Ayrılmadan evvel erkek kardeşine onu incitmeyeceğime dair söz verdim.
Le hice una promesa a su hermano antes de que se fuera... que nunca le haría daño.
Çünkü eskiden balerinmiş ve külot da bale desenliydi.
Pero sigo pensando que son de Macy, porque antes era bailarina y tenía un estampado de zapatos de ballet.
Daha önce olduğu gibi, hala ağır silahlılar.
Lo mismo que antes, siguen muy armados.
Daha önce restoranın önünde park etmişti.
Estaba aparcado delante del restaurante antes.
- Ted buraya gelmeden iki gün önce.
- Con fecha de dos días antes de que Ted viniera a verme.
Şafak sökmeden oraya girerken görüldü.
Se la vio entrar antes del amanecer.
Asla bilemeyiz çünkü buna fırsatı olmadan... evet demiş oldum.
Tal vez nunca sepamos, porque dije que sí antes de que tuviera la oportunidad.
O konuda... planlamaya başlamadan... önce biraz bekleyeceğiz.
Acerca de eso, vamos a esperar un poco antes de empezar a planear.
Hepsini daha önce duydum.
Lo he oído todo antes.
Belki de ona güvenmeden önce... büyüyü bozarak işe başlayabilir.
Tal vez pueda empezar deshaciéndola antes de que confiemos en ella.
Bana daha önce hiç böyle hitap etmemiştin.
Nunca antes me llamaste así.
Burov, ülkesine ihanet etmeden önce kendini feda edecek bir adamdır.
Burov se sacrificaría antes que traicionar a su país.
Söylememin sebebi, önceden patronumun arkasından iş yapmam...
Se lo digo porque ya he ido a espaldas de mi superior antes...
Başlamadan önce Matthew'layken kontrolü kaybettiğini hissedersen tam manasıyla kaybeder gibiysen ona düşünmek için zamana ihtiyacın olduğunu söyle.
Antes de comenzar, si alguna vez crees que estás perdiendo el control con Matthew, perdiendo el control de verdad, dile simplemente que necesitas tiempo para pensar.
Valiz misali, bizi yanında bu rezil yere sürüklemeden önce söylemen gerekirdi!
¡ Deberías habérnoslo contado antes de arrastrarnos a este miserable sitio como tu equipaje!
Ama öncesinde... O ölmeden önce yeterli yiyeceğimiz yoktu.
Pero antes de que muriera, no había suficiente comida.
Eskiden kendi salçamı kendim yapardım ama şimdi iş düzenim o kadar karışık ki artık kavanozla almaya başladım.
Bueno, antes solía hacer mi propia salsa de tomate, pero con el horario tan loco que tengo, simplemente la compro de bote.
Mesken dışında çalışmadın önceden.
Nunca antes has trabajado fuera de la Rezidentura.
Ama... Önceden hiç erkek arkadaşım olmadı.
Pero... nunca antes he tenido novio.
Sanırım önceden hiç evinin içinde ateşte marshmellow yapan görmemiştim.
Creo que nunca antes había visto a nadie asar nubes en casa.
Ben Barış Gücü'ndeyken dünyayı dolaştım ve ölen çocuklar gördüm sırf yiyecek yeterli yemek yok diye, sırf daha hasat edilmeden ekinlerinin yarısını kaybettiler diye.
Bueno, cuando estaba en el Cuerpo de Paz, viajé mucho y vi a niños agonizando porque no tenían suficiente para comer porque la mitad de sus cosechas se habían perdido antes de que pudieran cosecharlas.
Onlara hiç yalan söylememiştim.
Nunca les había mentido antes.
Sanırım istediğim şey önceden hissettiğim gibi hissetmek.
Supongo que quería sentirme... como antes. Como si nada hubiera pasado. Pero sí pasó algo.
Evlendikten bir ay sonra birbirlerini tanıyabilmişler.
Salieron durante un mes antes de casarse.
Ne kadar var ki onların...
Bueno, ¿ cuánto tiempo antes de que ellos...?
Bunlardan önce de böyle hissediyordum.
Ya me sentía así antes de todo esto.
Katıldığında, savaştan önce ve sonra yaptıklarımızla ilgili ne kadar şey biliyordun?
Cuando te alistaste, ¿ cuánto sabías sobre lo que hicimos antes y después de la guerra?
Matthew üniversiteden mezun olmadan ölmememe çalışıyorum işte.
Bueno, intento no morir antes de que Matthew se gradúe.
- Güzel. En kısa zamanda size dönmelerini sağlarım.
Os daré su respuesta lo antes posible.
İyi de ne zaman...
¿ Pero cuánto tiempo antes de...?
Tamam, tamam!
- Antes de que goteen. - Vale, vale.
Gabriel gitmeden önce bütün ekipmanlarını bana verdi.
Gabriel me dio todo un equipo antes de marcharse.
Gabriel'a söylerdim eskiden ve bunları konuşmamızın önemli olduğunu söylerdi hep.
Antes se las contaba a Gabriel y... bueno, él siempre me decía que era muy importante para él que las comentásemos.
Eskiden babamın dünyadaki en güçlü insan olduğunu düşünürdüm.
Yo antes creía que mi padre era la persona más poderosa del mundo.
Bunu, istemeyeceğini düşündüğümüz için önceden söylememiştik ama...
No hemos sacado esto a colación antes porque no pensábamos que fuera algo que tú quisieras, pero...
Ülkemiz içinse Moskova'ya ilk gidenin evrakları ayarlaması gerekecek.
Para el Estado, el que llegue antes a Moscú tendrá que rellenar los papeles...
Geleceğini önceden söylesem daha iyi olurdu, biliyorum.
Sé que habría sido mejor si avisado antes de venir.
Bunu daha önce de yaptınız.
Ya lo has hecho antes.
- Gitmeden önce...
Antes de que te vayas...
Biz buraya gelmeden önce bizim için belirlediler.
Bueno, antes de que llegáramos aquí, nuestra gente lo arregló.
Harekete geçmeden önce gerçekten o olduğuna emin olacağız.
Nos aseguraremos de que es ella antes de hacer nada.
Olabilir ama yapmadan önce emin olmak isterim.
Quizá. Pero quiero asegurarme antes de...