Appeal translate Spanish
47 parallel translation
Onda beni kedine çeken tek cinsel unsur o kasanın içinde yatıyor.
Por lo que a mi concierne, todo su sex-appeal está en esa caja fuerte.
Ayın birinde bizi çeken daha büyük bir cinsel unsur olacak.
Viene más sex-appeal a primeros de mes.
Bu yakutun müthiş bir seksapeli var!
- ¡ Este rubí pide'sex appeal'!
Seksapelimiz kuvvetli.
Es mi'sex-appeal'.
Adım Dan Dobkins. Morning Appeal'dan.
Me llamo Dobkins, Dan Dobkins, periodista del "Morning Appeal".
Şu Morning Appeal.
El "Morning Appeal".
Yapmayın. Cinsel çekiciliğim olmadığını biliyorum.
Vamos, ya sé que no tengo sex-appeal.
Sonsuza kadar yaşamak, beni sarmıyor.
Esta idea de living para siempre no appeal.
İnsanlar "Billy Ray, sen seksisin," diyor ama seksapelimi anlamıyor.
La gente dice : "Billy Ray, eres sexy" pero no saben de mi "sex appeal".
Revlon'ın yarattığı ayarlanabilir açılı maskaraları kullanın...
Use el rímel de ángulo ajustable. Flex Appeal, de Revlon.
- Seksapel tabi bazılarımızda var bazılarımızda yok.
- Bueno, es el sex appeal... algunos lo tenemos... - y otros no lo tienen. - ¡ Howard!
Bunny, burada cinsel cazibe eksik.
Bunny, lo que le falta es sex-appeal.
Birden çekiciliğin arttı.
Acaba de adquirir sex appeal.
Stil ve seks bakımından senin tırnağın bile olamaz.
Tienes más estilo y sex appeal en tu meñique que esa perdedora.
Molly Ringwald lost her gawky ingénue appeal, and the rest are languishing somewhere in TV obscurity.
Molly, Ringwald perdió sus encantos, y el resto permanece en algun lado oscuro de la TV.
Evet bu yüzden kuşun sesi... Bir çekiciliği olacak...
Quizá tengas razón, Dave, pero aún siento que el ave debe tener cierta medida de sex appeal.
Seksi bir görünüş sızdırıyor.
ella resume sex appeal.
Seksapeli yok.
ni sex - appeal.
Hutch seksi değildi.
No, no... Hutch no tenía ni la mitad de sex-appeal.
Seksi olmaktan bahsetmiyorum, havalı olmaktan bahsediyorum.
No estoy hablando de sex-appeal. Estoy hablando de la onda...
Ve bu spor seksüel bir cazibeyle oldukça bağlantılı.
Y este deporte tiene bastante que ver con el sex-appeal.
Bu da demek oluyor ki seksapeliteni arttırmak için ihtiyacın olan şey...
Lo que significa... Si quieres tener sex appeal necesitas- -
İnanılmaz kültür sahibi, ama özünde biraz vahşi seksi, enerji dolu biriydi ta ki, kansere yakalanana kadar.
Estaba excepcionalmente dotada de inteligencia, escándalo sex-appeal, energía y, como se vio después, de cáncer.
Aslında Academic Appeal ve sizin şirketiniz arasında birçok benzerlik var. Fakat sizin müşteri tabanınız daha sofistike.
Hay si militudes entre su compañía y Academic Appeal... pero ustedes tienen una clientela más sofisticada.
"Du hast sex-appeal." ( Seksi caziben var. )
"du hast sex-appeal".
Bu onu daha insani yapar. Çekiciliğini arttırır.
Lo hace humano, le da sex-appeal.
Seks başvuruları, Mitza...
Geta Sex Appeal, Mitza...
Commercial Appeal gazetesindeki kaynağım ki adı saklı kalsın...
Mi contacto en el centro comercial, quien desea permanecer anónimo... Pobrecita que cargó con la antorcha por él desde segundo grado. Darlene.
Dostum sende seksapel denen şey var.
Muchacho, tienes lo que llaman sex appeal.
Will Schuester sonunda takımının zayıf noktasını anladı. Zerre kadar cinsel çekiciliğe sahip değiller.
Will Schuester finalmente se ha dado cuenta de que su equipo tiene un talón de Aquiles y es su completa falta de sex appeal.
Sanırım, Hank Moody büyüsünü yakından ve bizzat görmüş bulunuyorum.
Creo que estoy realmente viendo algo de ese sex-appeal de Hank Moody cercano y personal.
Benimkinde cinsel cazibe ve seks unsurları vardı.
El mío tenía sex-appeal. y el sexo vende.
Ben karşımda günün birinde genel menajer olabilecek zekası, pratikliği ve seksiliği olan bir adam görüyorum.
Veo un hombre que tiene el intelecto, comprensión y sex appeal para llegar a mánager general algún día.
Cinsel cazibenizle doğduğunuzda Hollywood ormanı denen yerde şu küçük kırmızı başlıklı kızdan arkada kapınızda daha fazla kurt bulacaksınız. Şimdi o kız ve yaşlı büyükannesi çıktığım adamdan birşeyler öğrenmeleri gerekir.
* Cuando naces con sex appeal * * en el bosque llamado Hollywood * * encontrarás más lobos en tu puerta trasera * * que caperucita roja * * ahora ella y su abuelita * * podrían haber aprendido de los hombres con quien he quedado *
Seksapel bakış açısı için büyük şans.
Demasiado para el angulo del sex appeal
Sanırım senin Justin Bieber ve Snooki'yle fotoğrafların hiç bu kadar çekici olmazdı.
Supongo que tus fotos con Justin Biever y Snooki no tienen el mismo sex-appeal.
'İtiraz'yerine'Elma'yazmışsın!
Usted tipeo "Apple" en lugar de "Appeal" ( Manzana
- Mass Appeal Prodüksiyon Şirketleri.
Producciones Mass Appeal.
Yakışıklıydı, evet, ve uzun boylu, evet, ve çok zeki, seksi görünüşüyle aklımı başımdan alıyordu.
Es mono, sí, y alto, sí, y tan inteligente que estaba rodeado de sex-appeal.
Daha seksi, daha...
Tienes más sex appeal, eres...
Bilirsin, everensel dercede müstesna seksi bir kadın olmaktan başka birşey beklemiyordum, ve kesinlike öğretme konusunda bu kadar iyi olmayı hiç beklemiyordum.
Nunca esperé ser otra cosa aparte de una mujer excepcionalmente sexy con un sex appeal universal, y realmente nunca esperé ser remotamente buena enseñando.
- Dişiliğimi kullandım.
Sex appeal puro.
Seksiliğe çok iyi bir örneksin.
Una mezcla entre radiante y sex appeal.
Sam Fox'ın cinsel çekimi yüksek ama asıl önemli olan çok komik olması ve herkes tarafından sevilmesi.
Sam Fox tiene sex appeal, pero lo importante es que es muy graciosa y cae bien a todo el mundo.
Onu kaybedersek tüm cazibemizi kaybederiz.
Si lo perdemos, perdemos nuestro sex appeal.
"Plymouth Kayası" prensesi ve onun burjuva arkadaşları... ( Ç.N : Plymouth Kayası :
La princesa de Plymouth Rock y su compañero plebeyo en la ciudad anoche, en Max's Kansas City leyendas de Hollywood el ex vidrierista y artista comercial la primera chica en darle sex appeal a la alta sociedad estadounidense.
Eline bir kalem verdim.
Si los conozco en algo, necesitarás más "sex appeal".