Arsenik translate Spanish
327 parallel translation
İlk aklıma geleni söyledim. Mesela, arsenik.
El primero que se me ocurriera, arsénico.
Arsenik.
Arsénico.
Bir mermi üzerindeki balistik izlerinden, arsenik kalıntısından... ve saçınızın küçücük bir parçasından kimliğiniz tespit edilebildiği sürece...
Recuerda que el arsénico deja residuos, la bala queda marcada al dispararla... y el más pequeño cabello puede identificarse.
Bana öyle geliyor ki kalıntı bırakmayan arsenik şimdiye kadar keşfedilmiştir.
¿ Habrá algún veneno que no se pueda descubrir en la autopsia?
Dört litre mürver şarabının içine... bir çay kaşığı arsenik... yarım kaşık da kargabüken özü koyuyorum.
Pues bien, por cada cuatro litros de licor de saúco pongo una cucharadita de arsénico y media cucharadita de estricnina.
Evet, öyle. "Arsenik" in "a" sı.
Exactamente. "A" de "arsénico".
Şekerde yüzde 60 oranında arsenik bulundu.
El aparente azúcar tenia un 60 % de arsénico.
Saf arsenik.
Arsénico puro.
- Arsenik içeriyorlar mıydı?
- ¿ Alguno contiene arsénico quizás?
- Arsenik? Belladonna?
Suena a arsénico, pero se ve para belladona.
Aslında aklımda olan senin şarabına biraz arsenik katmaktı.
Quería echar un poco de arsénico... - en tu copa.
Arsenik.
Es arsénico.
Bahse girerim tüm bunlar kadının yanlışlıkla tuz yerine arsenik kullanmasından olmuştur.
Seguro que usó arsénico en vez de sal.
- Arsenik.
- Arsénico.
Yani içinde hiç arsenik yok mu?
Entonces, ¿ no tiene arsénico?
Yani içinde arsenik olabilir ama, öldürücü dozda değil mi demek istiyorsunuz?
¿ Puede ser que tenga arsénico, pero no es una dosis letal?
İçinde ölümcül derecede arsenik yok.
No había una dosis letal de arsénico.
Ama, size sabah da söylediğim gibi arsenik vücutta birikebilir.
Pero, como le dije, el arsénico se acumula.
Arsenik oraya aitti.
El arsénico era parte de la fórmula.
Bayan Allison 80'lik babasının kremasına arsenik katıp öldürmeye çalışırken yakalanmış.
Descubrieron a la Sra. Allison cuando dio leche con arsénico a su anciano padre.
Merhaba. Süt ve arsenik zamanın gelmedi mi sevgilim?
- ¿ No es hora de tu arsénico, querida?
Bu sabah laboratuardan aldığım haber gösteriyor ki, sen bir buçuk arsenik tanesi yuttun.
El informe del laboratorio muestra que ingeriste 1,5 g de arsénico.
Püskürtürler, değil mi? Artık arsenik püskürtmüyorlar.
- ¿ No las rocían con ello?
Biri sana arsenik veriyor.
Te están dando arsénico.
İlkin çok hasta değildim çünkü sadece küçük bir doz arsenik almıştım.
La primera vez tomé una dosis pequeña.
İçi arsenik dolu bir kurabiye gibisin.
Eres una galleta de arsénico.
Sanırım, arsenik bu gibi durumlarda adettendir.
Creo que el arsénico es habitual en este tipo de casos.
Tabii, viskideki arsenik.
Si, arsénico con hielo.
- Cıva, sülfür, arsenik.
- Mercurio, sulfuro, arsénico.
Arsenik zehirlenmesinden kuşkulanır gibi sorular sormuşsunuz.
Dijo que usted le hizo muchas preguntas como si sospechase de envenenamiento con arsénico.
Klasik arsenik zehirlenmesinde görülmesi muhtemel kronik gastrik sorun yoktu.
No había indicios de problemas gástricos crónicos que uno esperase encontrar en el método clásico de envenenamiento por arsénico.
Laboratuar köride arsenik buldu.
Los muchachos del laboratorio hallaron arsénico en el curry.
Körime arsenik katmayı planladınız, bunu asla affedemem, ve etkileriyle ilgilenmenizin isteneceğini biliyordunuz.
Se dió maña para poner arsénico en mi curry, de lo cual nunca me olvidaré, sabiendo que le pedirían que se encargara de los contra efectos.
Dolabınızda bir torba dolusu arsenik bulduk.
Hemos encontrado una bolsa llena de arsénico en su armario.
Arsenik zehirlenmesi genellikle kalp krizi ile karıştırılır.
El envenenamiento por arsénico se puede confundir con un ataque al corazón.
Kalp krizi yüzünden ölen birçok zengin adam mezarlarında midelerindeki arsenik ile yatıyor olabilir.
Una vez me dijo que muchos hombres ricos que mueren de ataques al corazón... reposan en sus tumbas con arsénico en el estómago. ¿ Lo recuerda?
Ama mevzuda cirit atan çok miktarda arsenik de var.
Pero hay una gran cantidad de arsénico flotando.
Bedeninde arsenik bulmuşlar.
Encontraron arsénico.
Frank DeLorca'nın geçmişte koroner arter hastalığı vardı semptomları arsenik zehirlenmesi ile çok benzerdir.
Frank DeLorca tenía un historial de enfermedad coronaria... síntomas similares a los de intoxicación por arsénico.
Kalp durmasını, yüksek dozdaki arsenik tetiklemiştir.
La insuficiencia cardiaca inducida por una dosis masiva de arsénico.
Arsenik asit içeren bir karışım.
Un compuesto que contiene ácido arsénico.
Bir göz kırpması ve de çorbada arsenik.
El brillo en sus ojos y el arsénico en la sopa.
Arsenik zehirlenmesi.
Envenenamiento por arsénico.
Tatlılarına arsenik koyup, 6 kocasını tahtalı köye gönderen kadın mesela.
Mató a seis esposos con arsénico en el postre de ciruela.
Ne? Kendisini bir gün sonra öldüren aşçı Kihei babanızın yemeğine üç gün boyunca arsenik koymuş.
Kihei, el degustador que se quito la vida el otro día puso arsénico en la comida de tu padre.
İçinden arsenik çıktı.
Arsénico.
Arsenik. Biraz da sodyum pentotat, hiç fena olmaz?
Arsénico. ¿ Un poco de pentotal de sodio, tal vez?
- Ne? Roy, Arsenik Annie'ye güvenmemeliydi, biliyordum.
OTRO ASESINATO.
Arsenik elde etmek kolay, Carl.
- Es fácil de conseguir.
Bence arsenik.
Con arsénico, diría yo.
KAVAK YAPRAĞI, ARSENİK, SÜLFÜR, SİYAH MUM, KUTSAL SU, KUTSANMIŞ EKMEK.
ARSÉNICO, AZUFRE, VELAS NEGRAS, AGUA BENDITA, HOSTIA CONSAGRADA.