Atıyor translate Spanish
7,422 parallel translation
Ringin köşesinde yarı ağır siklet boksörü Miguel "Sihir" Escobar var. Kendisi akşamın kazananıyla dövüşmeye can atıyor.
Vemos al retador por el título de peso semipesado Miguel "Magic" Escobar quien espera enfrentar al ganador.
Hope hakeme kafa atıyor!
¡ Hope golpea al árbitro!
- Ne çığlığı? - Rüzgâr kum çığlığı atıyor.
¿ Gritando qué?
Onun için atan bir kalbim var, onun için kudurarak atıyor.
Siento mucha atracción hacia él. Una enorme atracción.
Kalbiniz güm güm atıyor.
Bueno, su corazón se acelera.
- Yani, hayatımı tehlikeye mi atıyor?
¿ Así que pone en riesgo mi vida?
Burchard bir güçlü sağ yumruk daha atıyor, ama Miller karşılık veriyor.
Burchard con otra poderosa derecha, pero Miller responde de nuevo.
İçiniz rahat olsun, yönetim kurulum yaşam tarzımızın devamı adımlar atıyor.
Descansen tranquilos, mi administración está siguiendo los pasos... para asegurar que nuestro estilo de vida continúe.
Mesaj atıyor.
Está mandando mensajes.
Kime mesaj atıyor?
¿ A quién le manda mensajes?
Evde böyle değil, sizin yanınızda hava atıyor.
Ella no así en casa. Está exagerando.
Şimdi, kemo askerler, kötü kanseri dışarı atıyor.
Los soldados le disparan al cáncer malvado.
Yüzüğüm falan oluyor, ona teklif ediyorum ve insanlar pirinç atıyor.
Voy a moverle el mundo. Me le acerco, y la gente hecha arroz.
Kakao tarlasındaki ustabaşı mı atıyor bu dayakları?
¿ Es su amo de la plantación de cacao el que está dando las palizas?
Giydiği üniformanın ona moral verdiğini düşünen aslan yelesi tıraşlı bir ukala. Üstelik babasının gönlünü hoş etmek için hayatını riske atıyor.
Un sabelotodo con melena recién cortada... que, por vestir de uniforme, cree tener la instancia moral suprema... cuando, en realidad, sólo arriesga la vida para complacer a su papá.
Lars Elstrup golü atıyor!
¡ Lars Elstrup lo consiguió!
Ama Witschge atıyor.
Y Witschge convierte.
Babam da tehdit etti ama sanırım sorun çıkarmak için can atıyor. Hatta öyle ki dayak yiyince mutlu olacak.
Y mi papá, lo amenazó... pero, creo que está ansioso de causar problemas... tanto, que felizmente recibiría una paliza.
Kalbim atıyor.
Mi corazón está latiendo.
Bak, Travis, Ne yaptığına, nereye gittiğine karışmıyorum, ama beni millete kötü gösterdiğinde kafam atıyor.
Mira, Travis, no me importa mucho acerca de lo que hace o donde usted va, pero estoy seguro que en la mente infierno cuando me hagas quedar como basura en frente de esta comunidad. ¿ No te alejes de mí.
Ve akşam olurken bir atık gibi, bir köşede yatıyor.
Y cuando llega la noche " .. se les miente en cualquier rincón como a una mierda.
Eşkıya, pabucumuzu dama atıyor.
El Asaltante hace anillos alrededor de nosotros.
Nabzı atıyor.
Su corazón está latiendo.
Cevap yazma pratiği yapman için Clifton sana mesaj atıyor.
Clifton te mandó un mensaje para que practiques contestar.
Asıl sizin şarkılarınız çocukları tehlikeye atıyor.
Tus canciones ponen en peligro a los niños.
Ateşkes çağrılarına ve BM arabulucularının varlığına rağmen, bozulan bir insani fakirlik durumu ve yolsuzluk kalıcı barış ve parçalanmış devletin restorasyon umutlarını tehlikeye atıyor.
Pese a los pedidos de un armisticio y la presencia de fuerzas de paz de la ONU la situación humanitaria de pobreza y corrupción empeora y diluye la esperanza de una paz duradera y la reconstrucción de la nación destrozada.
Buraya kız atıyor musun?
¿ Alguna vez trae chicas aquí?
Tatlım, dediğin gibi, sadece stres atıyor.
Cielo, tal como has dicho, se está desahogando.
Üstünden fırlatıyor mu, atıyor mu, tekrar arkasını dönüyor mu.
Ya sea como sale de la caja y se te regresa a ti.
Uğraşıyorum ama güvenlik sistemi bizi dışarı atıyor.
Estoy en eso, pero su sistema de seguridad nos expulsa.
Sadece kariyerini baltalamıyor arkadaşlıklarını ve sektördeki ilişkilerini de bir kenara atıyordu.
Estaba dispuesta a sabotear su carrera y traicionar a sus amigos y a sus conocidos en este mundillo.
Kalp hızı düzenli ve sabit, dakikada 400 atıyor.
Ritmo cardiaco estable y fuerte. 400 Ipm.
- O halde kalbin atıyor mu?
- Entonces, ¿ palpita?
- Herhalde atıyor.
- Claro que palpita.
- Atıyor ve sayı!
¡ Tira y anota!
- Sana tekme mi atıyor?
¿ Él te patada.
Artık yapamazsın, dostum, çünkü o hatun, o amına koduğumun çamaşırhanesinde düzüşürken, telefon elinde, Twitter hesabından o kahrolası takipçilerine tweet atıyor bir yandan da.
Usted no puede hacerlo, amigo, porque ella está en su puto teléfono en su cuenta de Twitter con sus seguidores maldita malditos Twitter acerca el chico maldito golpear sobre ella en el puto lavandería.
Kedi çığlık atıyor galiba.
Oigo al gato gritar un poco.
O da çığlık atıyor.
Que la crie bien.
Kalbim sadece sessizce dinlenmenin ardından olacağı gibi atıyor.
siento mi sangre golpeando en una forma que solo creía lograr mediante la meditación.
Adımını atıyor.
- Progresa.
Rüzgâr çığlık atıyor.
El viento está gritando.
Bak, kalp atışları artıyor.
Mira, tiene el pulso acelerado.
Fakat bunu baştan engelledik ve şimdi tüm kopyaları bina dışına atılıyor. Yani problem çözülmüştür.
Se descartó y las revistas se están sacando del edificio así que problema resuelto.
# I was staying at yours # Orjinal Mac'de yaptığın ilk resmi hatırlıyor musun?
¿ Recuerdas el dibujo que hiciste en la primera Mac?
- Atı hatırlamıyor musun?
¿ Recuerdas a ese caballo, Yellow?
Şu bahsettiğin atı hatırlıyor musun, Sarı?
¿ Sabes, ese caballo del que hablabas, Yellow?
Kalp atışı artıyor.
VISUALIZAR AMBIENTE Su frecuencia cardiaca aumenta.
Maceraya atılmaya dünden hazır bir kahraman ve biraz eline yüzüne bulaştırıyor.
Es solo un héroe dispuesto que atraviesa este umbral y enreda un poco las cosas.
Her gün 50 milyon litreden fazla toksik atık su, tabakhanelerden bırakılıyor.
Todos los días, más de 50 millones de litros de aguas residuales tóxicas salen de las curtidurías locales.
Kalbim çok hızlı atıyor.
Mi corazón está latiendo muy rápido.