Atış translate Spanish
20,708 parallel translation
Loman kesinlikle temiz bir atış yaptı.
Loman disparó limpiamente oficialmente.
Temiz bir atış değildi.
No fue un disparo limpio.
Kontrol soruları geldiğinde acı kalp atışını hızlandırıyor.
El dolor eleva el ritmo cardíaco en las preguntas de control.
İyi atış, Tex.
Buena puntería, Tex.
Atış Serbest!
¡ Y va el chorro!
En iyi atışını yap bakalım.
Inténtalo.
Bu daha ikinci atışı.
La segunda tirada.
- Pekâlâ. İyi atış. - Gidebilir miyiz?
Buen tiro.
- İyi atış.
¡ buen tiro!
Kalp atışı yükseliyor.
Su ritmo cardíaco está acelerando.
Ve sonradan bu silahlar tamamen yasal yollarla... Canyon Country'de av sahası olarak da kullanılan bir atış poligonuna satılmış.
Y ellos se vendieron completamente de fiar a una segunda parte... un coto de caza y una pistola alcance hasta en Canyon Country.
Sonra üstümü yapraklarla örttüm ve kalp atışımı dakikada 9'a ayarladım. Böylece dolaşım sistemimi sistemli şekilde durdurmuş oldum.
Entonces me cubrí de hojas y maleza y bajé mi ritmo cardíaco a nueve latidos por minuto, dejándome entrar en un tipo de inmovilismo.
bir kalp atışı bitmeden
En un santiamén.
Giulia, iyi bir servis atışı yap!
¡ Giulia, haz un buen servicio!
Adamım, seni atış yaparken gördüm.
Viejo, te he visto disparar.
Süper Cosby atışı.
La foto soñada de Cosby.
Son atışı yapar ve yeşil ceketini giyip buradan gider.
Llega anotando por debajo del par y acaba llevándose la Chaqueta Verde.
Jack, yerimi aldım ama açık bir atış açım yok.
Jack, estoy lista, pero no logro el tiro limpio.
Sadece her tarafa ok atışı yapıp bu konuda şanslı olmayı umuyorlar.
Entonces ¿ Ellos continuarán disparando flechas a dónde sea con la esperanza de tener suerte?
İyi atış!
¡ Buen tiro!
Güzel atış.
Buenos disparos.
Biz atış yapmayı böyle öğrendik
Así es como aprendí a girar hacia arriba.
Neden atışı o yapmadı?
¿ Por qué no ha tirado él?
Son atışı senin yapman gerekmiyor muydu?
Se suponía que tenías que hacer el último tiro.
Ayrıca bilginiz olsun "Shout at the Devil" şarkısı değeri bilinmemiş bir şaheserdir.
Y para que conste, Shout at The Devil fue una obra maestra infravalorada.
Unseat me as Alpha-Mom as I did Jenny Chamberlain at last year's Christmas Ho-Ho-Ho Down!
Desplázame como mamá alfa ¡ como yo a Jenny Chamberlain el año pasado en la Fiesta de Navidad!
GüçIü yaşa bilezikleri atıImış.
Brazaletes de Livestrong.
Bilgisayarımdan ne kadar sebze atılacakmış bakabilir misin?
¿ Puedes mirar mi ordenador para ver cuánto orégano necesitamos?
Onlara iftira atılmasına razı olamam ebeveynlerinden birinin yapmış olabileceği bir şey yüzünden.
Lo último que quiero para ellos es que sean difamados por algo que... Por algo que puede o no haber sido hecho por uno de sus padres.
Nokta atışı yapacaksın.
Una cita jugosa, sí.
Büyüyüp şu sıkıcı gerçek hayata atılmadan önceki güzel günler.
Antes de crecer y unirnos al aburrido mundo real.
Bana sadece bir bakış at.
"Al menos muéstrame tu forma una vez."
Paçayı sıyırmalarına göz yummak bir hata ayrıca beni de tehlikeye atıyorsun çünkü olanları bana anlattın.
Dejar que se vayan sin más es un error, y estoy en un compromiso porque me lo contaste.
Van Nuys'tan atılmış.
En Van Nuys.
Buraya bir at sırtında gelmedim mi?
¿ Acaso no vine aquí a lomo de caballo?
" Dünyayı at sırtında fethetmek kolay.
" Conquistar el mundo montado en un caballo es fácil.
3 sınıf arkadaşı bomba araştırmasını engellediklerıni ıçın hapse atıldılar.
SUS TRES COMPAÑEROS FUERON ARRESTADOS POR OBSTRUIR LA INVESTIGACIÓN DEL BOMBARDEO.
Geçen sene reşit olmayan birine tecavüzle suçlanıp Tulane'den atılmış.
Fue acusado de violación de menores y expulsado de Tulane año pasado.
Oh, işten atılmış sinirli serseri mayın.
Y la corrió. Ex-empleada furiosa, bala perdida.
Nabzı da maraton koşarmış gibi atıyordu.
Y su pulso latía como si hubiera corrido una maratón.
Evet. Mesaj atıyor, e-posta yolluyor. Pek arkadaş canlısı da değil.
Sí, y me los mensajes de texto y de recibir correos electrónicos, y no es agradable.
Toprağı yeni atılmış olan.
Verá que la tierra ha sido removida.
Mokoko kabilesi içindeki kaptan gibisin. Hepsi sana bir bakış atıp ölüm yerine mokokoyu seçmeni bekliyor.
Eres la reina y estos son tus pretendientes esperando un poco de atención.
Sonra hatırladığım tek şey ; 100 kilometre ötede, battaniyeye sarılmış vaziyette uyuşturucu kafasından kurtulmaya çalışırken polis atına kürekle dalmaktan suçlanmam.
Al rato, estaba a 100 km, desnudo bajo una manta tratando de recuperarme y enfrentando cargos por atacar un caballo policial.
Atık gaz ve ham petrol depolanmış, tuz dolu bir yer.
Un depósito de gas fracturado o petróleo crudo, lleno de sales tóxicas.
Künt travma sonucu boynu kırılmış ardından çan kulesinden atılmış.
Su cuello se rompió por un traumatismo antes de que fuera tirada desde el campanario.
- Sağ tarafa doğru uzun bir atış yaptı.
La bateó lejos al jardín derecho.
Numara aktif edilmiş ve yalnız bir sefer kullanılmış. Kullan-at telefon.
El número fue activado y usado una sola vez... un desechable.
Ceset başka zaman oraya atılmış...
El cuerpo se arrojó a otra hora...
Bay Chadwick'in bu akşam Santa Anita'da at yarışı varmış.
El Sr. Chadwick es el anfitrión de una carrera de caballos esta tarde en Santa Anita.
At yarışındaki gizli operasyonunuz için mükemmel bir kıyafet seçer size eminim.
Estoy seguro de que habrá elegido un traje perfecto para usted para una operación encubierta en las carreras.