Ayaklarım translate Spanish
4,623 parallel translation
Mousetrap denilen trene binmek için ölürdü,... o yüzden yeterince uzun görünsün diye ayaklarımın üzerinde yükselttim onu.
Estaba ansiosa por subirse a esa vieja montaña rusa llamada La Ratonera, así que la dejé subirse a mis pies para que pareciese lo bastante alta.
Ezelden beridir ilk kez ayaklarım tüm gece dans etmeden durmayacak.
Por primera vez desde siempre, Bailare toda la noche.
Hadi Miko, seçeceksen seç çünkü ayaklarım ağrıyor.
Vamos, Mijo, escoge porque me duelen los pies.
Orda kendi ayaklarımın üstünde durabilirim.
Puedo despegar mis alas ahí.
Ben her zaman ayaklarımın gittiği yöne bakarım ama sen hep yukarıya bakıyorsun.
Yo siempre miro donde están mis pies, pero tu siempre miras arriba.
Ayaklarımızın altında mı?
¿ Bajo nuestros pies?
Ayaklarım çok büyük.
Mis pies son muy grandes.
Ayaklarımın üzerinde durmayı denemeden önce kötü şeyler geçirdim.
Estaba intentando salir a flote,
Ayaklarımın beni taşıyabildiği kadar evden hızla zaklaştım.
Me escapé de casa tan rápido como mis pies me pudieron llevar.
Tüm devletler ayaklarımıza dolaştılar
Todo lo que hizo el gobierno fue entrometerse.
Ayaklarım yanıyor.
Mis pies se queman.
Ayaklarım Bhangra dansı yapar.
Mis pies bailan el Bhangra ( baile de Punjab ).
Ayaklarımı kaldıramıyorum efendim.
No puedo levantar mis pies, señor.
Ne olur ayaklarımın üzerinde öleyim dizlerimin üzerinde değil.
Que muera a tus pies, y no de rodillas ( vencido ).
Ayaklarım hareket etmeyecektir.
Mis pies no se moverán, señor.
'Onlar tamamen benim yüzümü yeniden düzenlediler..''30 dakika önce, Kendi ayaklarım üzerinde dikiliyordum..'
Ellos me golpearon de forma feroz en la cara. Solo hace 30 minutos, estaba parado sobre mis dos pies.
Onları yenene kadar Ve ayaklarımın altına düşecekler
Les llamó la atención hacia abajo para que no pudieron levantarse, cayeron debajo de mis pies porque me ceñiste con fuerza para la batalla.
Benim ayaklarım bırakıp gitmeyecekler.
Yo tengo piernas que no se detienen.
Daha ayaklarımızı sokmadan işeme suya.
- Oye, no orinar en el agua antes de que pongamos nuestros pies pulg
Ayaklarım yere değdiği anda kıçımda sanki bir düğüm çözüldü ve karnımdaki festival bacaklarımdan aşağı boşaldı.
Y el segundo que mis pies tocan el suelo, es como un nudo en mi culo no condicionado, y la fiesta en mi estómago justo viene corría por mis piernas.
" Ben artık kendi ayaklarım üzerindeyim.
Soy un propio hombre ahora.
- Uyandım, ayaklarım çamurluydu...
- Desperté, tenía los pies embarrados- - - ¡ Will!
Ayaklarım berbat halde.
Me duelen los pies.
Ayaklarım kurşun gibi ağır.
Mis pies son como plomo.
- Yanan ayaklarımın üzerinde.
¡ Sobre mis pies quemados!
Ben de o ayakkabılardan giyerdim ama giyemem çünkü ayaklarım yok.
Usaría zapatillas pero no puedo porque no tengo pies.
Orada kendi ayaklarımın üstünde durabilirim.
Nueva York. J. Walter Thompson.
Ayaklarım sana teşekkür ediyor.
Bueno, mis pies te lo agradecen.
Büyük bir jest beklemekle ve birinin ayaklarımı yerden kesmesi için yanlış bir şey mi yapıyorum?
Quiero decir, ¿ está tan mal que quiera un gran gesto? ¿ Alguien enamorado de mí?
Ayaklarımı yerden kesmek isteyen'kim'biliyor musun?
porque, ¿ sabes quién quiere enamorarse de mí?
Lütfen, ayaklarım acıyor.
No. ¿ Por favor? Me duelen mucho los pies.
Benim ayaklarımı ve kişiliğimi almış.
Tiene mis pies, mi personalidad.
Frankie Steamroller diye bir adam var, ona borcumu ödemezsem, el ayaklarımı kesip ayak parmaklarının yerine takacağını söyledi.
Hay un tío, Frankie Steamroller, y si no le pago lo qué le debo, dijo que me iba a cortar los dedos de las manos y ponerlos donde están mis dedos de los pies.
* Ayaklarım da uyum sağlayana kadar, bang-bang-bang diye *
# Viene un golpeteo hasta que mis pies hacen lo mismo #
" Ayaklarım, ayaklarım hissetmiyorlar zemini *
* Mis pies, mis pies no pueden pisar el suelo *
Ben de bayılırım üstümde sabahlığımla ayaklarımı uzatıp kendimi eroine vermeye.
Nada me gustaría más que ponerme la camisola, repantigarme y darme un buen chute.
Ayaklarımı öp.
Ahora, bésame el pie.
Pat! "Ayaklarımı öp!"
Sin rodeos : "Bésame el pie".
Yoksa armut gibi, kare biçimli ayaklarının tuhaflığından mı?
- No. ¿ O es la forma de pera cuadrada, rarisima de sus pies? ¡ Hey!
Sanırım ayaklarının üzerinde durabilir.
Creo que podrá soportarlo.
İnançlarımızı bozmaya, özgürlüğümüzü ayaklar altına almaya geldiler.
A ensuciar nuestras creencias, a pisotear nuestra libertad.
Ayakları yere basana kadar, bir hafta daha lazım.
Solo una semana más, hasta que ella se ponga de pie.
Ayaklarını okşamaya başlardım... her şeye hazır aletimle.
- Y luego... Te acariciaría, eh, tus pies... Con ese aparato rociador.
Ayaklarıyla mı?
- ¿ Con sus pies?
♪ Kimin bir numara olduğuna hiç şüphe yok. ♪ Çünkü kimse bizim gibi dans edemez. ♪ Kumsalı sallar, dalgalarda akarız. ♪ Kalbinde, ruhunda ve ayaklarında hisset. ♪ Hazır mısın?
Olas grandes No hay duda quién es el número uno Porque cuando bailamos No somos los segundos de nadie
Neden asansör parasını paşa paşa ödeyip şu lanet asansörle inmek varken o pis ayaklarıyla duvarlarımı pisletmesine izin verdin?
¿ Por qué no le dice que pague la cuota del elevador que lo use y deje de ensuciar mi pared con sus mugrosas patas?
Ayaklarını yere sağlam basmalısın, tamam mı?
Tienes que estar con los pies en la tierra, ¿ está bien?
Onun ayaklarına bakamazdım ki, nasıl bilebilirdim ki bunu?
¿ Como se supone que iba a saber que no podia mirarlo a los pies?
- Ayakları mı var?
- ¿ Pies? - Tetas.
Bu yüzden sana güvendim ve tekrar ayaklarının üstünde durmana yardım ettim.
Así que pongo toda mi confianza en ti para que puedas levantar cabeza,
Ayaklarına kapanıp yalvarırım. İstediğin gibi davran bana.
Te suplicaré, me arrastraré a tus pies, haz conmigo lo que quieras.