Aynısı translate Spanish
25,035 parallel translation
İnan bana, Stefan'a da aynısını yapacaklar.
Te juro, le harán lo mismo a Stefan.
Duyduğun tüm o hikayelerdeki Gaston'un aynısı olduğumu düşünüyorsun eminim ki.
Apuesto que crees que soy el mismo Gastón de las historias que has oído.
Morrison için de aynısı geçerli, huh?
Lo mismo de Morrison, ¿ no?
Benim yaptığımın aynısını yap.
Haz exactamente lo que estoy haciendo.
Bir saat önce de aynısını söylemiştim. Vay be.
Eso fue lo que dije hace una hora.
Dunning ve Hagen başka yerde bu ofisin tıpatıp aynısını yaptılar.
Así Dunning y Hagen construyeron una réplica exacta de este en algún lugar de oficina más.
Şu Patrick salağı da aynısını söyledi.
Que es lo que el idiota de Patrick acaba de decir.
Aynısını öbür tarafa da yapacağız.
Lo hacemos en el otro.
Siz şerefsizler, hepiniz aynısınız.
Todos los gilipollas sois iguales.
aynısı benim de aklımdan geçmişti.
Sí, pensé lo mismo.
Ben de aynısını yapmıyor muyum?
Yo hice las mismas cosas...
Sanırım aynısını alacağım.
Supongo que tomaré lo mismo.
Eğer Eddie El Salvador'da bazı kirli işler yaptıysa, belki burada da aynısını bu adamlara yapmıştır.
Si Eddie presionaba a gente así en su país, quizás lo intentó con ellos.
Birlikte çalıştığım bir adama da aynısı olmuştu.
Le pasó a un tipo grande con el que trabajé hace unos años.
Başta sadece Sue'ydu ama şimdi üçü de aynısını yapıyor.
Al principio, era solo Sue, pero ahora lo hacen los tres.
Aynısını sen de yapardın.
- Tú hubieras hecho lo mismo.
Hükümet güvenliklerini arttırdıklarını söylüyor ama sonucu ne oldu? 1929'un aynısı.
El gobierno dijo que estaban elevando la seguridad, pero ¿ cuál fue el resultado?
Aynısını söyleyebilir misin?
¿ Puedes decir lo mismo?
Rahiplere sen de aynısını yapmadın mı?
¿ No es eso lo que haces con esos curas?
- Aynısından mı Ed?
- ¿ Lo mismo, Ed?
Değilim. Ben de aynısından alayım lütfen.
Tomaré lo mismo que él, por favor.
- Aynısını ben de sana sorabilirim.
Yo podría preguntarle lo mismo.
Aynısını yapman gerek. - Conor.
Tienes que hacer lo mismo que ella.
Bana da aynısından.
La que está tomando él.
Aynısını sana yapmasına ramak kalmış olan ruh hastası.
El mismo psicópata que está a punto de hacerte lo mismo.
Dün de ondan önceki gün de aynısını söylemiştin.
- Lo mismo dijiste ayer y antes de ayer.
Yerinde olsaydım aynısını yapardım.
Yo en tu lugar, haría exactamente lo mismo.
- Evet, aynı zamanda onunla çalışıyoruz.
También soy un empleado.
Peki, "You Can't Hurry Love" şarkısının Supremes versiyonundaki vurmalı kısmının başlangıcı ile Iggy Pop'un "Lust for Life" şarkısı aynı değil mi?
¿ Qué pasa con los riffs de percusión apertura en la versión de las Supremes de "You Can not Hurry Love" y de "Lust for Life" de Iggy Pop? ¿ No son idénticas?
Aynı şeyi tekrar ediyordum, "Onu kurtarmalısınız."
Yo repetía : "Tienen que salvarla".
Komik, annem de onu her duvara fırlatışında aynı şeyi söylerdi.
Tiene gracia, eso decía mamá cada vez que la arrojabas contra la puerta.
Oğlumla aynı sınıftalardı.
Estaba en la clase de mi hijo.
"Varmış" dedim çünkü Bay Marley'nin ölümünden bir süre sonra aynı kaydın üstü başka biri tarafından çizilmiş.
He dicho "había" porque tiempo después de la muerte del Sr. Marley, esa misma entrada había sido tachada por la mano de otro.
Moda anlayışınız tıpatıp aynı.
Ambas tienen el mismo sentido de la moda.
O sigaralardan sattığı için yakaladığımız dört mekân da geçen sene aynı şirket adına kayıtlıymış. Her türden ekmek satan bir şirket, Stuben Bread.
Cuatro de los sitios que desmantelamos por vender esos cigarrillos el año pasado son propiedad de la misma compañía, una compañía panificadora, Stuben Bread.
Nick Farris'in ofisinin kapısındaki ile aynı kilit.
Es lo mismo una que está en la puerta de la oficina de Nick Farris.
Bir çok kadından hoşlanırım sıklıkla aynı anda ikisinden hem de, bunu biliyorsun.
Me gustan muchas mujeres, frecuencia de dos en dos en el tiempo, ya lo sabes.
Videoda olduğu gibi aynı açıları kullanırken dikkatliydin kafaya yapılan son atış da dahil her şey videodakine uyacaktı.
Usted fue cuidado de usar los mismos ángulos como lo hizo en el video, por lo que se correspondería, incluyendo el último tiro en la cabeza.
Dwight'la da bağlantlı çünkü Calderon'un temsil ettiği tüm şoförler aynı şirkette çalışıyor :
No se conecta con Dwight porque todos los choferes que Calderón representó trabajaban para la misma empresa...
Bu korkunç tabloyla bu mahallede yaşıyorsun. Herkesin gördüğü, tanıdığı kadarıyla bildiği mahallenin aynı adamısın. Aynı örnek adam, tanıdık örnek Clay.
Viviendo con estas cosas horribles en este barrio, el mismo barrio donde todos te entienden, todos te conocen y, por lo que a ellos respecta, sigues siendo el mismo chico de barrio, el mismo chico fiable, el viejo y fiable Clay.
Bu dönem aynı sınıftayız hatta.
Esto en la misma clase con ella en preparatoria
öyle görünüyor partiküllerden cam için örnek aldığımda çelik alaşımı buldum kafatasındaki kırıklara sebep olan materyalin aynısı iyi işti keşke ben de sana aynısını diyebilsem çünkü metan gazı için uygun havalanma olmadan senin şovmen domuzun sadece pişmicek üstüne patlıcak pekiii belki bunu doğrulamam da bana yardımcı olursun
- de que se saliera de la carretera? - Así parece, y cuando recogí la muestra del cristal para buscar partículas, encontré rastros de aleación de acero. El mismo material que causó las fracturas en el cráneo.
Aynısını söylerdim, evet.
Lo haría, sí.
Eğer zafer kazanmak istiyorsan, kendi içinde aynı gücü bulmalısın.
Si quieres la victoria, tendrás que encontrar la misma fortaleza en tu interior.
9 Mayıs saldırılarının tüm kanıtlarının onu göstermesinin yanında aynı zamanda Sharon Knowles cinayetinin de baş şüphelisi.
No simplemente toda evidencia de los ataques Cinco / Nueve lo involucran sino que también es el principal sospechoso del asesinato de Sharon Knowles.
Jim ve Saul, Colby'le aynı odadalardı. Mahallendeki sızıntıyı gizlerken.
Jim y Saul estaban en la habitación con Colby cubriendo la fuga de la ciudad de donde eres.
Sonia'yla boyumuz aynıymış.
Sonia y yo tenemos la misma altura.
Ben de düşünüyordum ki acaba hepiniz aynı organizasyonun mu parçasısınız?
Y me preguntaba si podríais estar todas, juntas en la misma organización.
- Evet, sokak ışıkları da aynı.
Las de las calles igual.
- Evet, sokak ışıkları da aynı.
Sí, también las de la calle.
Aynı zamanda katil olan hırsız şu havalandırma kanalından sarkmış.
El asesino salió de ese ducto de aire.