English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ A ] / Aşcı

Aşcı translate Spanish

4,846 parallel translation
Aşçılık demek ha?
Así que, um... Cocinar, ¿ eh?
Kendisi Aşçı Eric Rios. Bu da onun meyve bıçağı.
Es el chef Eric Rios y su cuchillo de cocina.
Aşçı yamağıyım.
Segundo chef.
Harika bir aşçıyım.
Soy un gran cocinero.
Bu bir Takahara VG aşçı bıçağı. Yaklaşık iki yüz dolara satılıyor.
Es un cuchillo de chef Takahara VG, cuesta unos $ 200.
Kuzu şiş aşçısı birini bıçaklamış kaçacak yeri kalmayınca da intiharla tehdit etti.
Un carnicero apuñaló a alguien. No tenía forma de escapar y amenazó con suicidarse.
Abigail eli çabuk bir aşçı değil. Tamam mı?
Ella no es cocinera. ¿ De acuerdo?
Nate ile aşçılık sınıfında tanıştım.
Conocí a Nate en clase de cocina.
Ünlü Afrikalı aşçımız bugün harikalar yaratmış.
Nuestro estupendo chef africano... ha preparado algunas delicias.
Mutfak kültürü sıfır olan ülkeden bir aşçı.
Un chef que sabe cocinar pero que no ha comido en su vida. Esto promete de cojones.
Aşçı çocuğu görmem lazım.
Esto es amor.
Gel anlaşalım seninle. Kulüpte aşçı ol.
Vale, este es el trato, vas a venir a cocinar para mí al club.
Sana lanet olası bir aşçı gibi mi görünüyorum?
Parezco un maldito cocinero para usted?
İçerisinde aşçılıkta kullandığım özel tariflerim var.
Ingredientes especiales utilizan para mi cocina.
Ben sadece bir aşçıyım.
Yo sólo soy un cocinero.
Lütfen aşçınızı değiştirin, Ortak Komisyon Khare.
"Por favor, cambiad de cocinero, el Comisario Khare."
Angie, son aşçımız artık aramızda değil.
Angie, nuestra última cocinera, ya no está con nosotros.
"Aşçı ben değilim."
"No soy la cocinera".
Çok iyi bir aşçı olmadığımın farkındayım ancak içinde elma varsa o başka.
Sé que no soy una gran cocinera. Salvo que lleve manzanas.
Yapacak baya işin olunca aşçılığa zaman ayıramamışsın.
No le dejas mucho con lo que trabajar al chef.
Bir restoranın baş aşçısı.
Es la jefa de un restaurante aquí arriba.
Ben kimsenin aşçı yamağı değilim.
No soy tu sirviente.
- Aşçılar dedikodusunu yapıyordu.
- Nuestros cocineros cotilleaban sobre ello.
Adamımız Symchay görünüşe göre geçen Mayıs'ta aşçılık okulundan mezun olmuş.
Por lo visto nuestro amigo Symchay se graduó en la escuela de chefs el mayo pasado.
Onun bir aşçı olması ironik.
Es irónico que fuera chef.
Benim sergime verildi. Açılışa hitap için Batı Afrikalı bir aşçı istedim.
Y dado el tema en el que trabajo quería un chef del África Occidental para que estuviera en la inauguración.
Bu ilişkideki aşçı sensin.
Tú eres el cocinero de esta pareja.
Şimdi o parayla tüm dünyayı gezip insanların aşçılığını aşağılayacağım.
Que voy a usar para financiar a fondo perdido un nuevo programa, en el que viajo, insultando a gente cocinando por por todo el mundo.
Aşçılık yapmayı. Yılın annesi olmayı denedim!
¡ Ser la mamá del puto año!
Benim yaz kampındayken aşçı olmaya çalıştığımı biliyor muydunuz?
¿ Sabía que era ayudante de cocina en el campamento de verano?
Şu da Dave Flynn. Adli tıp uzmanımız ve bu akşamın aşçısı.
Ese de ahí es Dave Flynn nuestro especialista forense y esta noche, el cocinero.
- Berbat bir aşçıydı.
- Era un cocinero terrible.
- Kantin yeni bir aşçı aldı.
La cantina tiene un nuevo cocinero.
Şoförlük, aşçılık ev yöneticiliği hemşirelik.
Soy chófer, cocinera, administradora de la casa, - enfermera. - ¿ Es lo que siempre ha querido hacer?
Yeni aşçı, sadece geçici olarak burada.
Bueno... la nueva cocinera está aquí solo de forma temporal.
Buradaki aşçı, şef son yemeklere özel ilgi gösteriyor.
El cocinero que trabaja aquí, el chef se esmera mucho preparando la última comida.
Dinle, buranın çok iyi bir yer olmadığını biliyorum, ama yeni duvar kağıtları ve masa örtüleri ve gerçekten yemek yapabilen bir aşçı ile, burayı adam edebiliriz.
Escucha, sé que este sitio es una pocilga, pero con un papel de pared nuevo y manteles y un cocinero que sepa cocinar podemos hacer algo con él.
Öğlen yemeği aşçısı Dora ile seviştim o uyurken de anahtarı çoğalttım.
Le hice el amor a la cocinera-dama Dora luego copie la llave cuando se durmió.
Mutfak personeli, bir aşçı formasının kayıp olduğunu söyledi.
El personal de la cocina denunció la desaparición de uno de los uniformes.
Babamla karşılaştırıldığında, sen ünlü bir aşçısın.
Comparado con Papá eres un cocinero famoso.
İyi bir aşçı olmak istiyorum.
Quiero ser una buena cocinera.
Aşçı muazzam bir yemek yaptı.Yemelisin.
El cocinero ha hecho una gran cena. Deberías comer.
Eğer aşçılık yolunda yürüyecekse... Ne söylenebilir. Güzel.
Y si ser cocinero es el camino que elige...
Sence Alfred'in bu aşçılık işinde şansı var mı?
¿ Piensas que Alfred tiene alguna posibilidad con su preparación?
Ritz'de aşçı yardımcısıyım.
Soy asistente de cocinero en el Ritz.
Ben de seni bir aşçı ve su taşıyıcısı olarak görmeyi beklemiyordum.
Yo no esperaba verla cocinando y cargando agua.
- Belki de yeni bir aşçı bulmalısın.
- Quizás necesita una nueva cocinera.
Ritz'deki aşçılık kursuna kabul edilmiş sonunda.
Después de todo ha conseguido un curso de cocina en el Ritz.
Bir gün ünlü bir aşçı olarak dönersin aramıza.
Debes volver algún día como un famoso chef.
Dün söylediğim gibi Virg, karım müthiş bir aşçıdır.
Como te dije ayer Virg, mi mujer es una cocinera estupenda.
Erkeklerin adam gibi adam, kadınların çamaşır yıkayan seks aşçıları olduğu zamanların hatırlatıcısı.
Un recuerdo de una época pasada en la que los hombres eran hombres y las mujeres eran cocineras sexuales que lavaban la ropa.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]