English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ B ] / Bahçıvan

Bahçıvan translate Spanish

1,002 parallel translation
# Bir bahçıvanın! # Bahçıvanın mı?
- Un jardinero - ¿ Un jardinero?
# Bahçıvanın!
Un jardinero
Bizden, küçük kızınıza bakmamızı size de bahçıvan olarak iş vermemizi istemiş.
Nos pide que cuidemos de su hija... y que lo contratemos como jardinero.
Bahçıvanın kulübesi, bahçenin aşağısında.
La cabaña del jardinero está al final del jardín.
- Bahçıvan onları kasabaya götürdü.
- Envié al jardinero a llevarla allí.
- Susan, bahçıvanın odası ne tarafta?
- Susan, ¿ cuál es el cuarto del jardinero?
Bahçıvanın elbiseleri olmalı. Elbise elbisedir.
El jardinero debe de tener ropa y la tomaré prestada.
Bahçıvan kasabaya gitti.
El jardinero fue al pueblo.
Olmayı istediğim sadece iki şey vardı. Bahçıvan ya da hırsız.
Hay dos cosas que siempre quise ser... jardinero o ladrón.
Büyük ihtimalle, baş bahçıvan emirlerinizi soracaktı.
Tal vez era el jefe de jardineros que necesitaba instrucciones.
Burada gece gündüz nöbet tutan bir bahçıvan var. Onun adı Ecel.
El jardinero de este jardín lo vigila día y noche, se llama muerte.
Bir bahçıvan gibisiniz... içinden narin filizler fışkıracak bir gübre yığını.
Es como el jardinero que cultiva plantas delicadas. Como el estiércol que calienta los brotes jóvenes.
Bahçıvan Joseph.
Es el jardinero, Joseph.
- Bahçıvan burada yememeli.
- El jardinero no debería comer aquí.
Bir zamanlar annemin Japon bahçıvanı vardı.
Mi madre empleaba un jardinero japonés.
Bahçıvan... Onun kim olduğunu biliyoruz.
El jardinero, sabemos quién es.
Hayır hanımefendi. Bay Crozier'in bahçıvanı Bay Campbell tarafından davet edildim.
No, me ha invitado el Sr. Campbell, el jardinero de la Sra. Crozier.
- Bahçıvan parti veriyor.
Es el jardinero que da el "kaylee"?
Buraya Edith'e yazmaya geldim ama bahçıvan kocasının cüzdanını buldu.
He bajado, para escribir a Edith diciéndole que el jardinero encontró la cartera de su marido.
Bahçıvan leylakları çıkarttığını söylüyor.
El jardinero dijo que él hizo que arrancaran las lilas.
Bahçıvan da ona, bize yasak olan bazı şeylerden verirdi buna karşılık. Sigara, parfüm, ruj, güzel iç çamaşırları.
Quiso romper las reglas, cigarrillos, perfume, lápiz de labios... y ropa interior de verdad.
- Bahçıvan kovası.
- La regadera.
Yaşı bahçıvan Clovis, bana kontesten gelen bir paket verdi.
El viejo Clovis me trajo un paquete de la condesa.
Keller, Villette'in bahçıvanı. Kilise konutunda da çalışıyor.
Él trabaja como jardinero para Villette y en la rectoría.
İngiltere'de bir İngiliz bahçıvan bir kaç Amerikalıya harika İngiliz çimlerini gösteriyormuş çimlerin nasıl böyle olduğunu öğrenmek istemişler ve İngiliz bahçıvan demiş ki -
Un jardinero inglés estaba enseñando a unos americanos uno de esos maravillosos céspedes y los visitantes le preguntaron cómo se conseguía un césped así, y el jardinero inglés dijo...
Tonio'ya mutfakta beklemesini söyledim. Bir bahaneyle bahçıvanı da çağırmam gerekti...
- Le he dicho a Tonio que se quede en la cocina y he hecho llamar al jardinero con un pretexto...
O benim bahçıvanım değil.
No es mi jardinero.
Ama sorun sadece bahçıvan olmasıyla ilgili değil.
Pero no es sólo cuestión de que sea tu jardinero.
Tanıdığım tek Kirby şu yaşlı bahçıvan.
El único Kirby que conozco es el viejo Kirby, el jardinero.
Bir bahçıvan mı? Neden kendine paralı bir bekâr bulmuyor ki?
¿ Por qué no se dedica a algo que dé un dinero decente?
Buralardaki tek araba bahçıvanımıza ait.
El único auto por aquí es el de nuestro jardinero.
- Bahçıvanınızın arabası var, harika.
Su jardinero tiene un auto. Eso es maravilloso. Debería verlo.
Ben bahçıvanı bulayım.
Está con las papas. Gracias.
Birkaç kilometre uzakta başka bir bahçıvan mülkündeki çiçeklere bakarken hayale dalmıştı.
El jardinero del convento llevaba un cascabel que espantaba a las monjas, pues tenían prohibido mirar a los hombres.
Ama her neyse, Japon bahçıvan yapmamış.
Pero sea lo que sea, no fue hecho por un jardinero japonés.
Catherine ihtiyar bahçıvanı onunla sevişmekle suçladı.
Catherine acusó a un viejo jardinero de hacerle el amor.
Bahçıvanı, o yaşlı adamı, sorguya çektiler.
lnterrogaron al jardinero, un anciano.
- Evet, o kadın bir bahçıvan.
- Sí, es jardinera. - Imposible que me conozca.
Çalıştığım villadaki bahçıvan, bir erkek.
El jardinero del pueblo es un hombre.
Bir berberim, bir bahçıvanım ve bana yardım eden insanlar var.
Yo tengo un peluquero, un jardinero y gente que me ayuda.
Bu Bay Thomas, Bahçıvan.
- El Sr. Thomas, el jardinero.
Bahçıvan getirdi.
Unas tijeras.
Personelimiz, bahçıvan Hillman ve sizi içeri alan Bayan Kidder.
Nuestro personal incluye a Hillman, el jardinero, y la Sra. Kidder, que le abrió la puerta.
Bu bahçıvan Hillman'dı.
Ese es Hillman el jardineror.
Bak, bu bahçıvan şapkası, hani dergilerdeki bayanların giydiklerinden.
Es un sombrero de jardinería como usan las señoras de las revistas.
Herhalde bahçıvanın çocuğuna aitler.
Serán de la hija del jardinero.
-.. ve bahçıvan karımın begonyalarını buduyordu.
- y él estaba podando sus begonias.
Çok üzgünüm uçağa yetişmem gerekiyor. Aksi takdirde Lady X ve sefil bahçıvan etrafta çılgın gibi koşturmaya başlayacaklar.
Disculpe, tengo que tomar el avión, o lady X y el condenado jardinero empezarán a hacer de las suyas.
Bahçıvan.
El jardinero. ¿ Sí?
Bahçıvanınla mı?
¿ Tu jardinero?
Acemi bahçıvan. Evet.
- Soy hábil para la jardinería.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]