Bata translate Spanish
2,083 parallel translation
Kaşmir bornoz.
Es una bata de cashemir.
Fiyatı umurumda değil. Sana neden bir bornoz alıyor?
que hace ella comprándote una bata?
Bana hergün birisiyle sadece çalıştığını söylüyorsun, sonra aniden, durduk yere, havadan, sana 2200 $'lık bornoz alıyor.
Me estas diciendo que trabajas con alguien todos los días y que de repente, de la nada, sin saber por qué, te compra una bata de $ 2,000.00 dolares?
- Önlüğü giy Lisa, çabuk!
- La bata. Vístete rápido. ¡ Rápido!
Sana neden bir bornoz alıyor?
- ¿ Qué hace comprándote una bata?
Tabii ki uyacak, bu bornoz.
Claro que te queda. Es una bata.
Neden bana 2200 $'lık kaşmir bornoz gönderdin?
¿ Por qué me enviaste una bata de cachemir de 2.200 dólares?
Demek istediğim bu bir bornoz.
Quiero decir, es una bata. Es algo íntimo.
Bornozu sevmedim!
No me gusta la bata.
Karım bornozu sevmedi!
A mi esposa no le gusta la bata.
Dur, dur bir saniye. Karının bornozla bir sorunu mu oldu?
Espera un segundo. ¿ Tu esposa tiene algún problema con la bata?
Bu bir bornoz.
Es una bata.
Bu yüzden, saçma bornozu ver.
Así que, dame la bata. La devolveré.
O'Malley BATA olduğum için bana verdi.
Me han contactado porque era JIF.
Elbiseyi ve eldivenleri giy. Ve maskeyi de, lütfen.
Solamente ponte la bata y los guantes y la máscara, por favor.
Güvenlikte, kimliğini ve rozetini alıyor.
Está en seguridad, buscando su identificación y su bata.
Dur bir dakika, işe bornozla gelmeye başladığında Fishbein'in ofisini ben kapmıştım.
Un momento, yo pedí la oficina de Fishbein cuando empezó a venir a trabajar en bata de baño.
Margaret, bornozun... Biraz açıldı galiba.
Margaret, tu bata está un poco abierta justo ahí.
Kaşmir sabahlık kadar basit ya da yeni bir araba alacak kadar savurgan olabilirdin.
Podría ser tan simple como una bata de cachemir o tan extravagante como un auto nuevo.
Lanet sabahlıkla bile benimle ilgilenilebilirdin.
Pudiste haberte preocupado por mí con una maldita bata.
- Sandalyedeki laboratuar önlüğünü.
- La bata de la silla.
Bornozunuzun açık olduğunu düşünürsek.. Öyle.
Bueno, tienes la bata abierta, así que sí.
Ve daha uzun bir bornoza ihtiyacı olduğunu anladığı andı...
... y una bata más larga.
- Kendi ameliyat önlüğümü getirdim.
- He traído mi propia bata.
Ayağa kalkıp önlüğünü çıkarman gerekiyor.
Necesito que te pongas de pie y te quites la bata.
Sürekli onun sabahlığını giyiyor.
Sigue usando su bata.
Çocuklar, şu geceliğe bakın.
Muchachos, miren esta bata estupenda.
" Elbisemi çıkardım ve karşısına dikildim kaslı, çekici, görkemli.
" Me quité la bata y permanecí de pie ante ella tenso, núbil, orgulloso.
Şimdi iki s... hafta için, bir s... sabahlıkla buradayım.
¡ Ahora estaré aquí por dos putas semanas con la misma puta bata!
Ama banyoda bayan terlikleri gördüm...
Pero vi zapatillas de dormir y una bata de mujer...
bornozunu attın?
¿ y la bata?
- Çekil, lütfen.
- ¡ Bata, por favor!
Laboratuar önlüğü giyiyorsun.
Te pones una bata de laboratorio.
Yeni bir sabahlık alma zamanı geldi mi?
¿ Es hora de una bata nueva?
Annesini yine bornozuyla görmesini mi istiyorsun?
¿ Quiere que vea a su mamá de bata otra vez, ¿ eh?
Lanet bir hastane elbisesi var.
¡ Y tiene una maldita bata de hospital!
Hastane elbisesi giyiyor.
Tiene puesta una bata de hospital.
- Güzel bornoz.
- Bonita bata.
Sana bornoz getirdim.
Te traje una bata.
Kırk yıl boyunca pisliğin içinde bata çıka ilerledik, birçok ölüm gördük.
Llevo 40 años en esta mierda, viendo a los nuestros morir.
Bir sabahlık var, orada asılı.
Creo que hay una bata colgada en aquel perchero.
- Bu sabahlık değil, gecelik.
- No es una bata, es un camisón.
Benim bornozumu giyiyorsun.
Y ¿ llevas puesta mi bata?
Boğazına kadar bata batmış durumda ama... yalan söyleyeceğine de ihtimal vermiyorum.
Puede ser él, pero no sé hasta que punto será así.
Kız arkadaşın benim bornozumu giyiyor!
¡ Su novia está usando mi bata!
Aslında kız arkadaşının kızı senin bornozunu giyiyor.
Realmente, la hija de su novia lleva puesto su bata.
Hâlâ küçük olduğum zamanlarda, bir gece uyuyamamıştım, oturma odasına gittim ve babamı eskimiş kaftanı ile oturmuş eski yarış kasetlerini izlerken buldum.
Pero una noche, cuando yo era chico, no podía dormir y entré a la sala y ahí estaba papá con su bata raída viendo grabaciones viejas de carreras.
Orda bir sabahlık var.
Allí hay una bata.
Üzerine sabahlık falan bir şeyler geçir ama bir numara yapmaya kalkışma.
Ponte una bata o algo, pero sin trucos.
Merhaba. Bornozun nerede?
Hola. ¿ Dónde está tu bata?
Elbiselerini çıkarıp beyaz bir kaftan giydirdiklerinde de mi öyle sandın?
¿ Aún después de que te quitaran la ropa y te dieran una bata blanca?