Beden translate Spanish
3,631 parallel translation
Bir beden mi?
¿ Un cuerpo?
Ruh isteklidir, ama beden güçsüzdür.
El espiritu esta dispuesto, pero la carne es debil.
Ruh isteklidir, ama beden güçsüzdür.
El espíritu está dispuesto, pero la carne es débil.
Ruh isteklidir, ama beden güçsüzdür.
El espíritu esta dispuesto, pero la carne es débil.
Birden çok organı eksik kişileri tekrar ayağa kaldırmayı hedeflemiş olan akıllı yapay beden denemelerinin başarılı olması büyük bir çığır açan buluş olarak alkışlanmıştır.
... pruebas exitosas de carne sintética inteligente orientada a volver a hacer caminar a amputados múltiples...
Beden eğitimi dersinde takım seçerken,... Barney Thomas'ı bile benden önce seçerlerdi ki o ortopedik ayakkabı giyiyordu.
En la secundaria, cuando armaban equipos hasta Barney Thomas era elegido antes que yo y usaba un zapato ortopédico.
Seni daha iyi hissettirecekse, senin için de bir tane alacaktım. Ama kaç beden giydiğini bilmiyorum.
Si te hace sentir mejor, iba a coger uno para ti, pero yo sólo... no sé cuál es tu talla.
Beden değişimi?
¿ Intercambio de cuerpo?
Sauli diyor ki, XL beden alman gerek.
Shauli dice que necesitas un extra grande.
Hiçbir beden kurtulamayacak.
Ningún ser viviente sobrevivirá.
Ölümüzde fazladan ölü beden yok, değil mi Einstein?
Bueno, nosotros no tenemos cuerpos adicionales muertos a la mano, ¿ verdad, Einstein?
Bir beden, hepsine uyuyor.
Es una sola talla para todos.
Bir beden hepsine uymuyor.
No es una talla única.
Üstünde sekiz beden büyük bir takım elbise vardı.
Tenia un traje que era unas ocho tallas más grande
Ceket için beden ölçülerine ihtiyacım var.
Necesito tus medidas para el blazer.
Aramızda epey bir mesafe vardı ama beden dili apaçık görülüyordu.
Estaba bastante lejos, pero el lenguaje corporal fue lo suficientemente claro.
İki beden arasındaki yerçekimsel kuvvet güçlendiğinde...
La atracción gravitatoria entre dos cuerpos se hace más fuerte...
- Bir beden, bir nefes, bir kalp gibi.
- Como un cuerpo, un respiro, un corazón.
"Bu şarkı fantastik beden eğitimi hocamıza adanmıştır."
Esta canción es dedicada a nuestro fantástico maestro de gimanasía.
- Ama beden eğitimi hocamız hakkında.
El programa está lleno. - ¡ Es sobre nuestro profesor de gimansía.
Lisa aslında boş bir beden.
Lisa es esencialmente un recipiente vacío.
Peşimizden gelmeyi önemseyen boş bir beden.
Un recipiente vacío que se ha preocupado lo suficiente como para venir a nosotros.
Sanki ölü bir beden kukla gibi yönetiliyordu.
Es un cadáver oscuro siendo controlado como una marioneta.
Şüpheci terapistimin sadece milyonda bir demesine rağmen mental olarak beden olarak ve kalp olarak kendimi cinsellikten kurtarmaya karar verdim.
A pesar de que haya sido uno en un millón, cómo dijo mi dudosa terapeuta, aquél que tuvo éxito en mentalmente, físicamente y en su corazón, dominar su sexualidad, esa será nueva meta.
Kaç beden giyiyorsun?
¿ Cuál es tu tamaño de cintura?
Bana başka bir beden ver,... ben de Lauren'i sana geri vereyim.
Dame otro cuerpo, y te daré a Lauren.
Eğer beden yoksa... Ruh... Ruh olmadan,
Sin cuerpo... sin... sin un anfitrión, ¿ morirá?
Minyon bir tip ama üst kısmı çok geniş. Ben de medium beden aldım.
Es pequeña, pero con mucho busto, así que le di un mediano.
34 beden mankenin, 40 beden elbisenin içinde yüzer.
Tienes la talla 32, y vas a estar, como nadando en una talla 38.
Mankenim 40 beden zaten.
Bueno, mi modelo tiene la 38.
Önce büyük beden bir kreasyon çıkaracak sanmıştım ama bildiğimiz küçük beden kıyafetlermiş.
Al principio creí que estaba creando una línea para mujeres gordas, pero es una línea normal de ropa para flacas.
Aradım çünkü hangi beden olduğumu sormayı unuttun.
Nunca preguntaste mi talla de camisa.
'Bay Carrisford, 'Beden Eğitimi Öğretmenimiz / Rae Olimpiyatlarında altın madalyalı seks atleti.'
'Sr. Carrisford,''nuestro profesor de educación física medalla de oro sexual en los juegos Olímpicos Rae.
Sadako'nun kullanmak istediği beden.
Una mujer cuyo cuerpo Sadako deseaba.
Hatırlıyorum, çünkü Onlara beden bahsedecektin?
Porque recuerda que dijiste que les ibas a contar de mí.
- Beden ve kanla... -... mücadele etme krallıklarla mücadele et kuvvetlere karşı mücadele et dünyadaki karanlığı yönetenlere karşı mücadele et yüksek mevkilerdeki ruhani kötülüklere karşı mücadele et.
"No para que luchemos contra la carne y la sangre sino contra principados contra poderes, contra las reglas de la oscuridad de este mundo contra la debilidad espiritual en los altos lugares".
Javayla birlikte, artık beden bedene.
Con el java, es completamente cuerpo a cuerpo.
Bu beden eğitimi dersi günü değil.
Hoy no es un día de deportes.
Harika, belki de M.O.D.O.K. ve Kızıl Kurukafa şu beden değiştirme numarasını yapıyorlardır?
Genial, tal vez Modok y Cráneo volvieron a sus trucos de intercambio de cuerpos?
Bedeni olmayan bir uzaylı yaşam formu, bir beden kopyalıyor ve sonra görünüşe göre asıl olan kara madde boyutuna gönderiyor.
¿ Una forma de vida extraterrestre que no tiene cuerpo, copia a uno, y luego envía aparentemente al original a una dimensión de materia oscura?
Dr. Telamericorp, beden arıyor.
- Oh, Dios. El Dr. Telamericorp. Busca un cuerpo que habitar.
Beden eğitimi.
- No, educación física.
Sanırım... 7 beden olur mu?
Estimo que... ¿ Tal vez número 37?
Lisedeyken beden eğitimi dersinde sürekli yapardık.
Solía hacerlo en educación física en el instituto.
Film sepetinde, "Film Kiralama Endüstrisinin Sonu" satışı vardı ve sana altılı "Beden Değiştirme Filmleri" seti ile iki senelik kuru üzüm aldım, hem de 5 dolardan daha ucuza.
Películas Trolley tiene ofertas de "Fin de la Industria de Cadenas de Videoclubs", así que te compré un pack de seis películas de "cambio de cuerpo" y una caja de Raisinets de dos años, todo por menos de cinco pavos.
Hatırlıyor musun, dün sahte bir beden değiştirme işi yapmıştık ve işe yaramamıştı?
¿ Recuerdas ayer, cuando fingimos intercambiar el cuerpo y no funcionó?
Troy ve Abed, ellerinde "Çılgın Cuma" nın DVD'si varken beden değiştirdiklerini düşünüyorlar, DVD tabii ki gizemli bir şekilde kayboldu ve bulunana kadar da geri dönemeyecekler.
Troy y Abed creen haber cambiado sus cuerpos sosteniendo un DVD de Ponte en mi lugar, el cual, por supuesto, ha desaparecido de forma misteriosa, y no pueden volver a cambiarse hasta que lo encuentren.
Şimdi lütfen ofisini terk et de içinde sıkıştığım bu tuhaf beden üstünde çalışmaya başlayayım.
Ahora, por favor vete de tu oficina para que pueda empezar a trabajar tu cuerpo raro, ¡ en el que estoy atrapado ahora!
Geçen hafta beden değiştirdiniz.
Cambiasteis vuestros cuerpos las semana pasada.
Bu beden artık benim. Skull...
¡ Este cuerpo es mío!
Misafir olacağı bir beden bulması an meselesi!
¡ Ha entrado en el mundo físico!