Birden translate Spanish
23,267 parallel translation
Nöbet değişimine dek bekledik, böylece aynı anda iki kişiyi birden ortadan kaldırabilirdik.
Así que, esperamos al cambio de turno porque sabíamos que podríamos detener a dos de vosotros de una vez.
Catherine'lerin gittiği aileleri üvey babaların kazara ölümleriyle karşılaştır ve birden çok tacizle suçlananlara odaklan.
Cruza las referencias con todas las familias con Catherines en las que hubiera muertes accidentales de padres adoptivos y céntrate en los que tuvieran varias quejas por maltrato.
Birden konuşmayı bırakıverdi.
Dejó de hablar, nada más.
İzini sürmek için birden fazla yol var.
Hay más de una forma de rastrear.
Hayatında birden fazla kişi olabilir.
Puedes tener a más de una persona.
Ve birden bire.
Y entonces, de pronto, así como si nada...
- Tamamen birden gelişti.
Completamente sin previo aviso.
Birden alev alıp yanmaya başladı.
Sólo lo alcanzó. Empezó a arder.
Çocuklarım büyüyüp evden ayrılıyor ve birden ev çok farklı bir hale geliyor.
Mis hijos crecen, se marchan de casa y, de repente, mi casa me parece muy distinta.
Ve şimdi döndüğüne göre Büro ile anlaşmanda birden fazla değişiklikler olacak.
Y ahora que has regresado, va a haber varios cambios en tu acuerdo con la Agencia.
Makbuza uyanı bulmak için birden fazla yasadışı medikal bakım tedarikçisi gezmek zorunda kaldı.
Tuvo que visitar a más de un turbio proveedor de asistencia médica ilícita en busca de alguno que se ajustara perfectamente.
Sayma, birden çek.
Ni siquiera contar, sólo tiene que ir. [Inhala fuertemente]
Birden çarpıldım.
It... ES-es un flechazo.
Birden bire mağazalara girip istediğim her şeyi alabilecek duruma geldim.
De repente, pude entrar en una tienda, Y pude comprar lo que quisiera.
BKO, birden fazla kazazedeli olay.
Está bien. ICM, Incidente Casual Múltiple.
- İkinizi birden hırpalayacağız demek.
Así que los haremos pedazos a los dos, ¿ no?
Sonra birden, bir çeşit...
Y luego, tuve una especie de...
Birden beni kendine çekti. Olay birden seksileşti.
Es como si me atrajera... se puso muy sexual, muy rápido.
Bu beyinlerin bir kısmı, birden bire geldi.
Algunos de estos cerebros, señor, acaban de... llegar.
Hiç dışarı bile çıkmıyorsun ve birden bire randevun mu var?
Es decir, ni siquiera sueles salir, ¿ y de repente tienes una cita?
Güzel bir kadın görünce birden şairane kişiliği ortaya çıkar.
Bueno, se pone un poco poético En presencia de mujeres hermosas
'Kadın da bir erkek gibi, hiç bir suçluluk duymadan...'... birden fazla erkekle ilişki yaşayabilir.'
Como un hombre, incluso una mujer puede tener Relaciones con más de un hombre sin sentirse culpable
Vikram da bu iki suçu birden işledi.
Y Vikram cometió ambos errores
Sonra birden, tam sonundayken bam!
Pero entonces, justo al final... bam.
Bir Kelime Bir İşlem'i izliyordum ve birden bu kaza oldu.
Estaba viendo Countdown y sentí este estruendo.
Katkım olacaksa, birden fazla kez gelmesini sağlarım.
Más de una vez, si tengo algo que ver con ello.
İkimizi birden aldı!
Nos tanto tiene!
Birden kapımın önünde belirdi ve büyük, üzgün yüzüyle aramızdaki sorunları unutmama neden oldu.
Porque apareció en mi puerta todo triste con su cara tan dulce y me hizo olvidar todo lo que no funciona entre nosotros.
Kuralımızı bozup birden Harvard dışından almaya başlarsak...
Rompemos nuestra regla y de pronto contratamos fuera de Harvard...
- Neden birden şüphe duymaya başladın?
- de repente dudas?
Bu küçük çocuk dün birden bire ortaya çıktı Leydi Ambrosia'nın bu çocuğun ortadan kaybolmasındaki rolünü merak ediyorum.
Este chico apareció ayer de la nada y me pregunto si Lady Ambrosia ha tenido algo que ver en su desaparición.
Jeffrey Childs iki yıl önce evlerinin arka bahçesinde birden kayboldu.
Jeffrey Childs desapareció del patio de su casa dos años después.
Bana asla bulunmayacağını söylemiştin ve birden niye ortaya çıkıyor?
Me dijiste que nunca le encontrarían, ¿ y ahora de repente... aparece?
İki kamerayla birden kayıt alıyormuş.
Estaba grabando imágenes de varias cámaras.
Birden oldu.
Simplemente lo hizo.
Kalbinin uçmasına sebep olan kapı birden açıldı.
La puerta del bar se abrió, haciendo latir su corazón ".
Neden birden cinayete merak saldınız?
¿ Por qué, de repente, todas quieren asesinar gente, perras?
Biz birden Avrupa'nın en başarılı bankacıları haline gelebiliriz.
De golpe, nos convertiríamos en los banqueros más prósperos de Europa.
Birden fazlalar.
Hay muchos.
Evet, sonra da birden...
De repente, te preguntas :
Birden bir sürü insan burada takılmaya başladı.
De pronto, tenemos muchas visitas.
Aklıma geldi öyle. Birden çıktı.
Se me ocurrió en el momento.
Harvard Hukuk mezunu ve federal avukat yardımcılığı yapmış birisi birden birlik olmak mı istiyor?
Vamos, Derecho en Harvard, empleaduría federal, ¿ y una pasión repentina por las reuniones del Sindicato?
Bazı dövmelerin birden çok anlamı var.
Algunos de los tatuajes tienen significados múltiples.
Birden fazla kez bıçaklanıp ölüm sonrası poz verdirilmişler.
Habían sido apuñalados múltiples veces, y ambos habían sido postmortem planteado.
Soğutucuya girmenin birden çok yolu var.
¿ Hay más de una manera de entrar al refrigerador?
Pekala, seninle iş ortaklığı kurabilir miyiz yoksa hepinizi birden öldürmem mi gerekecek?
¿ Eres un hombre con quien puedo hacer negocios... o debo matar a todos y ya?
Yarı uyuyordu, bıçağı boğazına dayadım, sonra birden aklıma dank etti.
Estaba medio dormido. Puse el cuchillo en su garganta, y tuve una inspiración.
Çünkü başarısız olursam, seleflerim gibi birden ortadan kaybolursam burada olup bitenleri dünyaya söylemesi gereken biri olmalı.
Porque si fracaso... Si de repente me acaba de desaparecer, al igual que mis predecesores, tiene que ser el que le diga al mundo lo que pasa aquí.
Hepsini birden.
¿ A todas juntas?
O sesi duyduğum an, tüm anılarım akın etti birden.
En el momento en que escuchó esa voz, todos los recuerdos empezaron a llegar de vuelta - ocultando los huevos en el patio trasero, las niñas con sus vestidos,