Bisküvi translate Spanish
1,205 parallel translation
- Ve biraz bisküvi.
- Y bizcochos.
Sanmam Bart. Benim babam bisküvi fabrikasının kodamanlarındandır.
Lo dudo. Mi papá tiene un puesto importante en la fábrica de galletas.
Bu yıl bisküvi hamurunu kulaklarınıza tıkayacağım.
Haré tapones para los oídos con masa de panecillos.
Çocukluğumu hatırlıyorum da insanlar çikolatalı bisküvi yerlerdi.
Es toda esa mierda que te metes por la nariz. Sabes, si no recuerdo mal, cuando era crío... esta gente solía tener Oreos.
Ruhumu temizlemek istediğimde yulaflı bisküvi yerim. Sağol.
Si necesito una limpieza, como ciruelas pasas.
Ona bir bisküvi verin.
Dale una galleta.
- Bir de bisküvi alın.
- Tome una galleta.
Bayan Young'a bisküvi götürebilir miyim anne? Olur tabii.
Mamá, ¿ te importa si tomo unas galletas de la Sra. Young?
Çay tabağına tercihen bir bisküvi iliştirmek mağrur bir asker edasıyla dev bir çay fincanının yanında esas duruşta beklemesi.
Colocar una Jaffa Cake ( tipo de galleta ) opcional en el platillo, como un orgulloso soldado estando de pie atentamente junto a una... taza de té gigante.
Sakın böbürlenmeye kalkma, seni bisküvi manyağı.
No te atrevas a regodearte, tu miserable pequeño roñoso perro.
Getirdiğiniz zaman "bisküvi" diye söyleyin.
Pero cuando usted lo traiga, lo llamará como una "cookie".
Bir tane sütlü kave, bir tane sade kahve ve bir tane de "bisküvi".
Aquí estan. Un latte, un café, y un... "cookie"
Reçelli bisküvi!
¡ Galletas de mermelada!
Bisküvi ister misin?
¿ Quieres una galleta?
Bosco bisküvi esprin vardı, sonra Nestlé Quik bisküvi esprisini yaptın.
Tienes lo de Bosco, lo de Nestlé Quik.
- Hadi bisküvi.
- Da esfuerzo una galleta.
Yanık bisküvi gibi kokuyorsun.
Hueles como galleta tostada.
Sadece size bisküvi vermek istedim.
Solo quería darles unas galletas, eso es todo.
Kadın, benden daha yaşlı bir bisküvi gibi.
Es apenas más vieja que yo. Es feo.
Buraya beni üzmeye geldi ve yanında bir kutu bisküvi getirmiş.
Vino aquí a herirme, y me trajo una caja de galletas.
Böylece randevunun baskısının bir kısmını üzerimden atmış olurum. Küçük Bisküvi'yi de getirirsen seninle gelirim.
Quitarás tensión a la cita.
Bisküvi çocukla aran nasıl? - Benim mi? John Cage'le mi?
- ¿ Qué pasa con Bizcochito y tú?
- "Küçük Bisküvi".
"Bizcochito".
Ben Bisküvi'yle birlikte burada olacağım.
- Aquí estaré con el "Panquecito".
,.. biz de onların peşindeyiz, Bisküvi nerede?
Pero si quieren a alguno de nosotros, iremos tras ellos.
Bisküvi seninle orada buluşacağını söyledi.
Cage quiere que nos veamos.
Haydi Bisküvi ile konuşalım.
Vamos a hablar con el "Panquecito". - ¿ El qué?
Bisküvi onun aklını başına getirecektir.
- El "Panquecito" lo logrará. Confíen en mí.
Bütün kariyerimi, konuşurken insanların yüzüne bile bakmayan, Gaydalı Bisküvi'nin ellerine bıraktım.
Puse toda mi carrera en las manos de un "Panquecito" con gaita que ni siquiera mira a la gente cuando habla.
Peki, Bisküvi'mize ne dersin?
- Gracias. ¿ Y qué hay de nuestro "Panquecito"?
Bisküvi'ye dans sözüm var. - Nezaket dışı.
- Bailaré con el "Panquecito".
Kıyafet giyebilen tek bisküvi dünyası hayvanı maymundur. Biliyor muydun?
El mono es el único animal entre las galletas que usa ropa. ¿ Sabías eso?
Acaba diğer bisküvi dünyası hayvanları eksikleniyor mudur?
¿ Los demás animales se sentirán olvidados?
Bir sürü bisküvi ve hoşcakal, bay Hallet.
Unos cuantos panqueques y adiós, señor Hallet.
Hayır, bisküvi gibi.
No, Bollos o algo.
- Yavaş, Bisküvi.
- Tranquilo, Bollos.
- Bisküvi al.
- Toma unas galletas.
Bize biraz bisküvi alacağım.
También me llevaré unos bizcochos.
Bisküvi var.
¡ Sirvete una galleta!
Tam duruşma gününde Bisküvi'den davayı devralmasını mı istediler?
¿ El día del juicio quieren que se encargue del caso?
- Benim Küçük Bisküvi'm Bu çok zevkli olacak.
Esto será un placer.
Bisküvi için iyi bir gün.
Se te ha dado bien el dia, Cage.
Duruşma bugün başlıyor. Durum nedir, Bisküvi?
¿ Qué dice el abogado?
Bisküvi?
Necesito a todos. ¿ Bizcocho?
Ama ikimizin de bildiği bir şey varsa, o da Bisküvi'nin gerçeği sezdiği.
Bizcochito tiene olfato para la verdad.
Ne bisküvi ama!
¡ Qué trasero!
Evet, bisküvi.
Eta vez gané yo.
Bisküvi'yle konuştun mu?
- ¿ Encontraste al "Panquecito"? - Viene en camino.
Yatakta bisküvi yiyor diye onu yataktan atacağımı sanmam.
Apuesto a que te gustaría.
- Başka bisküvi var.
Sirvete otra galleta
Beni yendin, Bisküvi.
Me ganaste, "Panquecito".