Bodrumda translate Spanish
1,562 parallel translation
Onlar her zaman kocalarının kendilerini sevdiğine inanır, Kızları ise hep bakirdir, Oğulları ise bodrumda kafayı çekmiyordur, yoksa aksine inansaydık onları öldürürdük.
Que crean que los maridos las aman, sus hijas son vírgenes, y sus hijos hacen bombas en el sótano y los matarían por creer otra cosa.
Sylvia ne kadar daha bodrumda kalacak?
¿ Hasta cuándo Sylvia estará en el sótano?
- Bodrumda bir ölü yakma odası var.
- Hay un crematorio en el sótano.
Bodrumda vakit geçirdik. Oraya rahatlama bölgesi deriz. Sa-hatlarız.
Estuvimos en mi sótano, la zona suave.
Bodrumda bir sandık.
Hay un cofre en el sótano.
Bodrumda.
- En el sotano.
Bu yüzden, düşünüyordum da, belki zamanın olduğunda, şimdi değil. Ama, sonra, şu bodrumda duran büyük şifoniyeri çıkarırsın ve onu kullanabilir.
Pensaba que luego, cuando tuvieras un rato, podrías subir el tocador que está en el sótano, podría servirle.
- Biraz bodrumda yürürüm.
¿ Caminar alrededor del sótano?
Seni babama verirler, bir başka evde bir başka anneyle yaşarsın... Çocuklar sana üvey kardeş muamelesi yapar, seni bodrumda yatırırlar...
A ti te adjudicarán a papá, que te llevará a otra casa, con otra mamá y otros niños, que te tratarán como un hermanastro y te obligarán a dormir en el sótano.
- Bundan sonra bodrumda mı yatacakmışım?
¿ Es verdad que tengo que dormir en el sótano?
Senin Siber kız arkadaşın Lisa, bodrumda kablolanmış olarak tıkılı kalmış ve seçeneği yokken.
Sí, al contrario que tu novia cibernética. Aunque dado que estaba atada en el sótano,... no sé si ella tuvo la posibilidad de elegir.
Ya da Ianto, siber-kız arkadaşını bodrumda gizleyen.
O Ianto, escondiendo a su cyber-novia en el sótano.
Şu an bodrumda. Bulun onu!
Está en el sótano.
Bodrumda senin için de bir oda var.
Hay una habitación en el sótano.
Bodrumda bir gaz lambası vardı. Son benzinimi kullandım. N'apıyordun ki?
Tengo un generador en el sótano pero ya usé todo el combustible.
Bodrumda EMP'den kurtulan... bir tane olması lazım.
Quizá tengamos uno que sobrevivió al PEM en el sótano.
Bodrumda mı oldu bu?
¿ Fue en el sótano de las bicicletas?
- Bodrumda değil misin?
- ¿ Estás ahí? - Relájate, joder.
Şehir merkezine git ve bodrumda Marie'yi gör.
Tendrás que ir al centro y hablar con Marie. Ella está en el sótano.
- Bodrumda değil misin?
- ¿ Estás ahí?
Bodrumda ne işin vardı?
¿ Qué hacías allí?
Sigorta uzmanı bodrumda çürüme olduğunu tespit etmiş.
Los del seguro han confirmado que tiene podredumbre.
Bodrumda bir sorun var. Sigorta uzmanı çürüme tespit etmiş.
Los expertos han confirmado que el sótano está podrido.
Nanna sizinle bodrumda mıydı yoksa sadece üçünüz müydünüz?
¿ Estaba Nanna en el sótano o sólo vosotros tres?
Evet, bu da bana zaman kazandıracak Böylece ailesinden bilgi alabileceğim ve hayaletin o bodrumda bişeylerin peşinde olup olmadığını öğreneceğim
No, pero necesito tiempo para conseguir algo de información de la familia y averiguar si este fantasma está unido a algo del sotano.
Ned, babana elveda de gitme vakti geldi ama gitmeden önce seni bodrumda neden korkuttuğunu anlatacak
Ned, es hora de despedirse. Es hora de que se vaya, pero antes de que lo haga, quiere explicarte porqué intentó asustarte en el sótano.
Tüm birimlere, bodrumda ikinci bir ceset bulundu.
A todas las unidades : una segunda víctima se ha encontrado en el sótano.
Tekrar ediyorum, bodrumda ikinci bir ceset bulundu.
Repito : Una segunda víctima se ha encontrado en el sótano.
Bodrumda bir ceset bulmuşlar.
Hallaron un cuerpo en el sótano.
Bodrumda bir şeyler bulmuştunuz. O yüzden partiye döndü sanmıştım.
Encontraste algo en el sótano, así que creí que ella habría vuelto a la fiesta.
Bodrumda tuttuğumuz gizli bir kasa.
Teníamos una caja fuerte oculta en el sótano.
Bodrumda ne işin vardı?
¿ Por qué estabas en el sótano?
Ayrıca, geçen ay ailelerimiz tanıştığında, annem bodrumda amcan Roland'la mercimeği fırına veriyordu.
Además, cuando nuestras familias se encontraron el mes pasado mi madre acabó tirándose a tu tío Ronald en el sótano.
Bodrumda patlayan su borusu yüzündenmiş.
Algo de una cañería rota en el sótano.
Etrafta fink atmaya giderken birini zaten bodrumda bıraktın.
Ya dejaste a un chico blanco en mi sótano mientras te fuiste a callejear.
Sorun olmayacaksa ben bodrumda kalmak istiyorum.
Gracias. Me quedaré en el sótano si no les importa.
Mickey Sullivan'ın yerinde, bodrumda oynuyorduk.
Fue en el sótano de Mickey Sullivan.
Evde barbekü, bodrumda poker.
Parrilladas en casa, póquer en el sótano.
Eski Doktor Löwander ona acıyıp bodrumda kalmasına izin vermiş.
El viejo Dr Löwandertook tuvo compasión de él y dejó que se quede en el sótano.
Yaşayacak bir yere de ihtiyacı var, belki bodrumda kalmasına izin verir ve maaşından kirasını düşeriz, ne dersiniz?
Bien, también necesita un lugar para vivir, así que pensaba que tal vez... podríamos dejarlo quedarse en el sótano, y deducirle algo de su paga.
Bodrumda kanalizasyonla birleşen bir drenaj kapağı var.
Hay una alcantarilla en el sótano que se une a Ias cloacas.
Eski resimlere göz atmak ister misin, geçenlerde bodrumda buldum.
¿ Quieres ver fotos antiguas? Las he encontrado en el sótano.
Steroitlerin bodrumda buzdolabında olduğunu söyle, tamam mı? İçeri girdiğinde, gerisini biz halledeceğiz, tamam mı?
Dile que los esteroides están en el sótano y en la nevera, cuando entre, nos ocuparemos del resto.
Anneme bile söyleyemediğim gizli bir iş için bodrumda çalışıyorum ve en iyi arkadaşım bir kılıç!
Digo, trabajo en un sótano haciendo un trabajo secreto del cual ni siquiera podría contarle a mi madre, ¡ y mi mejor amiga es una espada!
Yüzyıllar önce, binalar yapılırken damlardan süzülen suların bodrumda birikeceği depolar yapılırmış.
Antes las casas tenían tanques en el sótano para almacenar el agua de lluvia que caía en el tejado.
Böylece bodrumda çalışmaya başladık.
Y empezamos a entrenar en el sótano.
Bodrumda biraz zincir olacaktı.
Tengo unas cadenas en el sótano.
Bodrumda spor salonu ve çocuklar için oyun odası da var.
Y hay gimnasio y una sala infantil de juegos en el sótano.
Kariyerini bodrumda tutturan bir karar.
Son valores como esos los que mantienen tu carrera en el sótano.
Şu an bodrumda.
Está en el sótano.
Bodrumda gelmesini mi bekledin?
¿ O esperaste en el sótano?