English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ B ] / Bomboş

Bomboş translate Spanish

1,219 parallel translation
Onun, arabamın yok olmasıyla hiç bir ilişkisi yok ya da evimin bomboş olmasıyla ya da polisin beni kovalamasıyla ve birinin beni öldürmek istemesiyle.
Mi padre no tiene nada que ver con el hecho de que no esté mi auto... o que mi casa esté vacía... ni con que la policía me persiga... y que alguien quiera matarme.
- Ev bomboş.
- Vaciar toda la casa. - Son mis muebles.
Desene Köstence artık bomboş kalacak.
Constanza se quedará desierta.
Kale o kadar bomboş ki zaten!
Esa red estaba abierta!
Biliyor musun... Tanrı, Tanık Koruma kadar bağışlayıcı olsaydı... cehennem bomboş kalırdı.
Sabes... si Dios fuera tan magnánimo como nosotros, el infierno estaría vacío.
Bunca yıldan sonra hala kafamın bomboş olduğunu mu düşünüyorsun?
¿ Crees que me equivoco?
Bomboş sayfa.
La pagina en blanco.
Yoksa er ya da geç, yatağın gibi cüzdanın da bomboş olacak.
O de lo contrario, su bolsillo, así como a su cama estaran vacías.
- Çöp kutun bomboş.
- No hay nada en tu cesto de basura.
Hayır. O bomboş dev bir mağara gibi asılması için aşk yarasalarını bekliyor... Peki, sanırım bu konuşma yeterli.
A tal efecto... mi hoja se alza a través del... acuario de mi alma en busca del alga del descontento que debo aprehender para que el rocoso fondo del amor aguarde con... arenas fértiles la llegada del afecto de Grilka.
Biliyorsun sokaklarda neredeyse bomboş. Hiç müşterin olmayacak.
No va a entrar ningún cliente.
Hala bomboş.
Silencio total.
Orası, o zaman bomboş olacak.
A esa hora no hay nadie.
Kahrolası bomboş.
Vacío, joder.
Büroları bomboş. Nerede olduklarını öğrenmem gerekiyor.
Necesito saber dónde están las oficinas.
İyi haberse, birkaç saniye içerisinde tüm içimdekileri kusacak olmam. Çünkü benim için hayat bundan ibaret artık : Bomboş kalana kadar içimdeki her şeyi kaybetmek.
Las buenas noticias son que en unos segundos, voy a empezar a escupir mis entrañas, porque eso es la vida para mí ahora, sólo perder lo interior hasta que quede vacío.
Bomboş.
Está vacio.
Hala tıraş bile olmadan, güzel cici bici giysiler giymeden böyle bomboş bir odada nasıl da ölüme gittiğime inanamıyorum.
No puedo creer que morriré en una habitación vacía, barbudo y llevando ropas sudadas.
Ümitlerinin ortası bomboş, Alexandra.
El vacío de las esperanzas del corazón.
Bu kılıç ellerimdeyken aklım bomboş.
Mi mente esta vacía cuando llevo esta espada en la mano.
İçim bomboş kaldı.
Ya estoy vacío.
- Uçsuz bucaksız sapsarı çölde bomboş gökyüzünden kargalar dizi dizi geçiyor tepelerinden.
Luego vieron bandadas de cuervos volando a través del cielo vacío.
- Babana sorsan benim ömrüm bomboş geçmiştir.
Tu padre creía que yo desperdiciaba mi vida.
Kalbin bomboş, Mollari.
Tu corazon está vacio, Molari.
Bir gün okul bahçesi bomboş.
Un día el campus está completamente pelado, vacío.
Sonra bomboş geçen geceler. Yalnızlık ve ölüm korkusuyla geçen geceler.
Están las noches vacías acompañadas por soledad y muerte.
Şimdi sana dokundum, yine de bomboş gözüküyorsun?
¿ Ahora que te toqué sigues vacía?
Ama açtığın zaman için bomboş.
la cubierta es genial, cuando la abres, no hay nada adentro.
Ev bomboş.
La casa está vacía.
Elimiz bomboş gidiyoruz çünkü öyle, bomboş.
ese tipo de cosas ¿ Qué tipo de cosas?
Günlük rutin işleriniz, bomboş gibi geliyor mu? Gülünç gelse bile?
¿ Su rutina diaria no tiene razón de ser?
Bomboş hissettim... yapayalnız.
Me he sentido vacía. Sola.
Bunu kim yazdıysa, çok iyiymiş. Sadistik anlamda değil. Elimizin böylesine bomboş ladığına inanamıyorum.
¿ No sé si alguno de los presentes le sea familiar de lo que hablamos?
Dikkatsizliğini unut gitsin. Özür dilemen gereken bir konu varsa, o da ellerimizi bomboş bırakmış olmandır.
Y puesto que no tenemos muchas piezas de música o holonovelas, hasta llegar a casa.
"İnsan olundan 1 milyon yıl önce, " bomboş otlak vadilerde, " sadece onların duyabileceği sesler ile yaşarlardı.
" Un millón de años antes del hombre ellos pastaban en las vastas y solitarias llanuras siguiendo voces que sólo ellos oían.
Ve Boudier bomboş koşuyor!
¡ Y Bougge queda libre!
İçi bomboş.
Ya no queda nada.
Görünürde kahraman olan Lady, bomboş bir beyni olan tüylü bir köpek.
Lady, la ostensible protagonista, Es una afelpada rubia Cocker Spaniel
Adamın kafasının içi bomboş.
No tiene nada en el cráneo.
Eğer bir şeyin üzerine düşerse Snoop onu buradan o kadar hızlı transfer ederler ki ellerin bomboş arkasından bakakalırsın.
Si llegara a sucederle algo malo, Snoopy lo trasladarían en un instante y acabarías con las manos vacías.
- Anne, valizin neredeyse bomboş.
Casi. Mamá, si tu maleta, está totalmente vacía.
Bir kalp yerine, bomboş bir çizgi.
Ningún corazón, solo ganancias.
Demek istediğim, hep şu erkekler, yani güzeller, sanatsal düşünürler, harika seks yaparlar, herşeyleri tam ama, içleri bomboş.
Digo, todos estos hombres, ellos son... guapos, con mente artística, sexo magnífico, todo el paquete... pero, huecos.
- Gözlerini aç garaj bomboş, kimse yok!
- Abre los ojos, ya no queda nadie.
Parkta, bomboş bir öğleden sonra.
Es sólo una tarde tranquila en el parque.
Onsuz, sesim bomboş.
Sin él, mi voz está vacía.
- Köyde hiç kimse yok. - Köy bomboş.
- la aldea esta abandonada.
Yatağımız bomboş.
Nuestra cama está tan vacía.
Emekli olmadan önce ses getirmek istemez misiniz?
Se retiraría con bombos y platillos, ¿ no, E. J?
Randevu defterim bombos zaten.
No tengo adónde más ir.
* Hatıraların damarlarımdan * * Bırak bomboş kalayım * - Hatta Maddi Destek Ofisi ödemenin...
Y la oficina de ayuda financiera dijo que podrían reembolsar una porción del semestre, así que...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]