English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ B ] / Bot

Bot translate Spanish

1,516 parallel translation
Yani, bana bot verirseniz ve ben de kendi yirmi mürettebatımı seçersem... tüm koloniyi balıkla besleyebilirim.
Asi, si usted me da los botes y yo puedo recoger a mi propia tripulacion de viente, Yo puedo suministrar a la colonia entera con pescado.
Savaştaki her bir atışçı, silah tutan her bir kişinin ardında cephane bot, tanklar için mazot, petrol taşıyan yüzlerce kişi vardır.
Por cada soldado, cada hombre armado hay cientos detrás apoyando, suministrando municiones botas, gasolina para los tanques, petróleo.
Efendim, okyanus yerine bot desek nasıl olur?
Señor, ¿ y si en lugar de la "océano", la corriente se encuentra con un'barco'?
Kaçmaları için tek yol bot kullanmak.
La única manera de huir es... por barco
Kırmızı bot giymiş.
lleva botas rojas.
Seksi. - Kırmızı bot, ha?
¿ Botas rojas?
Bot şovu sırasında kaçırıldın.
Fuiste secuestrado en un festival de botes.
İlkbahara kadar yeni bot alma hakkımız yok.
No tendremos otro descuento en botas hasta la primavera.
Sarı parçalar ambulans görevlilerinin bot izleri.
Las marcas amarillas señalan las huellas de botas de los paramédicos.
Bir alış veriş çantası içinde bir gömlek kauçuk bot ve G-string var
Un bolso de compras para una camisa. Botas de goma y una tanga.
Yani sekizde biri gidiş sekizde biri dönüş için harcanmış, tabii Lockes'ın bot yol göstergesine göre bu yakıtla bulunduğumuz noktadan 3 mil uzaklıkta bir yere kadar gidilmiş.
Usaron un octavo para ir y otro para volver y de acuerdo al consumo de gasolina de la lancha de los Locke eso equivaldría a unos cinco kilómetros desde este embarcadero.
Beadie-beadie-bot-bot yapıyorlar ya.
Oh, bidi, bidi, bot, bot, ¿ sabes?
Bot showlarına gidiyorum.
Enseño barcos.
İyi, ben senden iki bot alırdım.
Yo te compraría dos barcos.
- Nano-bot? Nano-gen?
¿ Nanogenes?
Peki, bu 8 yıllık bot sürüşü kadar değerliydi.
Bueno, valió la pena por un viaje de ocho años.
Bugün botlarını giymişsin ama arabanı kapalı garaja park ettin. Yani bot giymenin sebebi dışarı çıkacak olman.
Te pusiste botas, pero tu auto está en el estacionamiento subterráneo así que sólo necesitabas las botas si ibas a salir a la calle.
Ama başka bot yoktu.
Pero no fue así.
- İki kumarhane, ve şimdi de bu bot.
- Dos casinos y ahora uno flotante.
Bir kaç kızılderili kumarhanesi ve bir bot. Montecitoya göre çocuk oyuncağı.
Dos casinos indios y uno flotante son fáciles comparados con uno de Las Vegas.
Bütün bu bot ve kızılderili kumarhanelerini soyma olayını... Monica'nın son prova konuşmasından mı çözdün?
¿ Dedujiste que los asaltos a los casinos fueron ensayos por el discurso de Mónica?
CalSci'ın Mini-Bot "Zincirli çekiş ve tutuş" gelecek Cuma.
El torneo de mini-robots de Cal-Sci es el próximo viernes...
Fark, senin şimdi ayaklarında bot olan biri olduğundur.
La diferencia es que, ahora, el que lleva las botas eres tú.
Oh Marge-bot, biraz aşka hazırım!
Margebot, estoy listo para algo de amor
Bir de bot ve kot pantalonlarla geziyorsunuz?
¿ Y vienen al bosque con botas de ciclista y jeans?
Bot batıyor.
El bote se está hundiendo.
Bu, en son içinde bulunduğumuz bot, değil mi?
Este bote supera por mucho al anterior, ¿ no?
Bir bot bulacağım. Yakında dönerim.
, voy a conseguir un barco para nosotros, ahora vuelvo.
Araba, bot, tren.
Coche, barco, tren, no me importa.
Aslında, kız kardeşim bu gece şehre yelkenle geliyor ve biz beraberken, bot yarışı kaçınılmaz oluyor.
La verdad es que mi hermana viene navegando esta noche y cuando nos reunimos, inevitablemente jugamos una carrera.
Tamam. Fırtınada ters dönmüş bir bot var.
Hay un bote en la tormenta.
Peki ya bot, tanımlayabilir misiniz?
¿ Puede identificar el bote?
Neredeyse orada bot gördüğüne inanacaktım, Richard.
Casi creí que viste un bote de verdad, Richard.
Birisinin bir ineği ölümüne izin verip deri bot giymesine ve bir papağanı önemsemesine inanamıyorum.
No me creo que alguien que dejaría morir a una vaca para llevar botas de chico le preocupe un loro
Bot Eğlenceleri Kulübü.
Diversión sin Límites.
Yağmur yağdığında, Dean ve ben yatak odasındaysam, ve canım çay isterse mutfağa giderken terliklerim ıslanmasın diye lastik bot giyiyorum.
Cuando llueve, Dean estoy en mi cuarto, y quiero una taza de té tengo que ponerme botas de agua para que mis zapatillas no se mojen de camino a la cocina.
Bu battaniye kumaşını tamamen pürüzsüz hale gelinceye kadar sıyırıyoruz... sonrada bot boyasıyla boyuyoruz.
A estas mantas, las raspamos hasta que quedan bien suaves, y después las teñimos con pomada para zapatos.
Yağ lekelerini kapatması için bot boyasıyla boyadım... uçağım düştüğünde kirlenmişti.
- No creo que vuelva a ver a su esposa. Se equivocan de persona. No estoy casado.
Bot Kayışı?
Bootstrap.
Bot Kayışı Bill, sen yalancısın ve bu gemide sonsuza dek kalacaksın!
Bootstrap Bill, es un mentiroso y pasará una eternidad en esta barco.
Bot gitmiş!
El bote no está.
Gidip kendine bir çift bot al.
Ponte unas botas.
Ama hata yapma, Tek uğraşmaya değer sex bot partileri, önce kendilerine, keyif vermek için yapıldığındadır.
Pero te equivoques, el unico sexo que vale la pena es cuando las dos partes lo hacen por placer.
Milyarder Lydel Hammond'un Whidbey Adası'ndaki gezisi sırasında trajik bir bot kazası sonucu öldüğü bildirildi.
Se informó la muerte del multimillonario Lydel Hammond en un trágico accidente de navegación en las Islas Whidbey.
O bot mu olacak?
¿ Eso será una bota?
Sadece bir bot...
Es una bota. Regrésala.
Bir bot kiralayıp yanına geleceğim.
Yo rentaré algún bote que me lleve hasta donde estás tú.
Yakalamamız gereken bir bot var.
Tenemos un barco que volar.
Bot olmadan gitmemiz imkansız.
No se puede salir de esta maldita isla sin un bote.
Bot mu?
¿ El puerto?
Kötü bot seçmişler.
Malditos botes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]