Boya translate Spanish
4,675 parallel translation
Ve bu etrafı güzelleştirme işleri hani diyordun ya, belki biraz boya yaparız diye...
- Y además, todo ese proceso de embellecer, sabes, como dices, pintarla un poco y...
Bugünlerde bazı kadınlar saçlarına boya sürüyorlar, ama benimkiler tamamen doğal.
Algunas añaden tinte para el pelo estos días, pero este bastante natural.
Tom Freeman'in yağlı boya tablosu 1814'te İngilizlerin Beyaz Saray'ı yakması anısına yapılmıştır.
Pintura al óleo por Tom Freeman para conmemorar el incendio de la Casa blanca por los Británicos en 1814.
- 6 saatte babavatanı boydan boya geçebilirim.
- En 6 horas puedo cruzar nuestra patria.
Beni rengine boya.
Coloréame en tus colores.
Güzel kokunda beni boya.
Coloréame suavemente en tus colores.
Beni boya, beni boya, beni boyasana.
Coloréame, coloréame, coloréame.
Beni senin renginle boya.
Coloréame en tus colores.
Beni senin rengine boya.
Coloréame en tus colores.
Beni kendi rengine boya. Beni kendi rengine boya.
Coloréame, coloréame, coloréame.
Ama ona ne zaman boya kalemlerini ortadan kaldır desem korkunç sinir krizleri geçirirdi.
Pero hombre, le dije que guardara sus crayones... Y hace una terrible rabieta de nuevo.
Sana bir kaç boya kalemi ile kâğıt getireceğim.
Te traeré un poco de papel y crayones.
Bir astronot, bir astronotu öldürmek istemiş ve altını bağlayıp ülkeyi boydan boya geçmiş.
No. Es un astronauta intentó matar a ese otro astronauta - Y ella conducía cross-country en un pañal.
- Fakat boya işini yapmak için sabırsızlanıyorum.
- Pero estoy emocionado de ver la pintura.
Bundan sonra boya işlerini benim yapmama izin ver.
A partir de ahora, déjame hacer la pintura.
Bir de boya da yapmışsın önceden.
Supongo que alguna vez te Io has teñido,
Dikkat et, boya kurumamıştır.
Cuidado con la pintura.
Bütün yeri boya içinde bırakmışsın.
Has tirado la pintura, has hecho tonterías.
Bunun sebebi boya değil.
No es por la pintura.
Ben boya yapmandan dolayı olduğunu düşünüyorum.
Pensaba que te dolía por pintar.
Daha çok boya gibi.
Parece una especie de polvo.
- Epoksi toz boya bulundu. Değil mi?
- Epoxi en polvo. ¿ No?
Bu tip boya bulunan sadece üç yer var.
Ese polvo solo se halla en tres lugares.
- Boya fabrikası!
- ¡ En fábricas de pintura!
Boya fabrikasına gitmemiz lazım.
Deberíamos ir a la fábrica de pintura.
Boya fabrikasına gidelim.
Vámonos a la fábrica de pintura.
Bazı çocukların çatıdan boya attığına dair bir isimsiz ihbar aldım.
Me informaron de una llamada anónima sobre unos chicos arrojando latas de pintura desde el techo.
Bu çok tuhaf eğer çatıdan boya atan çocuklar olmasaydı Quilty'nin gerçek yüzünü hiç göremeyecektim.
Es raro... Ni siquiera me hubiera enterado de Quilty si no fuera por esos chicos lanzado latas de pintura en el techo.
Hayır, üçüncü kez hapishaneye girdiğinde bir okulun çatısından boya fırlattığın içindi.
No, la tercera vez que estuviste en el reformatorio fue por tirar latas de pintura del techo de la escuela.
Burası hazne,... boya buraya dolduruluyor, tamam mı?
Éste es el hopper. El que - - en donde se pone la paint ball.
- Evet, renklerle... - Boya değil miydi o?
Él que te disparan con colores.
Yağlı boya tablosu, meyve, $ 375- - Hayır.
Pintura al óleo, fruta $ 375... No.
Ambülansı çalan, ilçeyi boydan boya aşıp, Benedict deresini geçmeye çalışan sensin.
- Lo soy. ¿ Tú eres el que robó la ambulancia, atravesó... el condado y luego intentó saltar el arroyo Benedict?
Boya bulaşmış.
Transferencia de pintura.
Sprey boya sonradan yapılmış.
La pintura se la hiciero después.
Şanslıysak, belki boya da özeldir.
Si tenemos suerte, la pintura también será exclusiva.
Angie, bak Tiffany Greenwood'un bisikletiyle eşleşen mavi boya çizikleri var burada.
Angie, mira, tenemos raspones con pintura azul... similar a la de la bicicleta de Tiffany Greenwood.
Araba ve bisikletteki boya çizikleri de birbirine tam olarak uyuyor.
¿ Bien? Y los rayones de pintura entre el auto y la bicicleta... coinciden a la perfección.
Ve bütün gün boya kokularının arasında mı olmak istiyorsun?
¿ Vas a estar respirando el olor de la pintura todo el día?
Bildiğiniz gibi, oradaki boya atölyelerinin çoğu İrlandalılara ait.
Como quizá sepa, la mayoría en el taller de pintura es irlandesa.
Kaleleri için biraz kum Resimleri için boya kalemi
Un poco de arena para sus castillos, para sus dibujos los lápices que sea necesario.
Mısır şurubu, kırmızı boya, sarı boya, kafein.
Solo sirope de máiz, tinte rojo número 40, tinte amarillo número seis, cafeína.
Baba, boya kalemlerimi atar mısın?
Papá, ¿ puedes pasarme mis ceras?
Yanılıyor olabilirim ama bunun boya olduğunu düşünüyorum.
Tal vez me equivoque, pero creo que eso es pintura.
Boya kalemleri, fosforlu kalemler, boyalar, şişkin boyalar...
Lápices de colores y rotuladores, pinturas, pintura con relieve...
Sen git, ben seni yakalarım çünkü Bertrand benden bir kutu boya almamı istedi.
Adelántate, ya te alcanzo porque Bertrand me pidió, comprarle una caja de colores. ¿ Eh?
Kırmızı boya ya da benzer bir şeye ihtiyacım olacak.
Voy a necesitar pintura roja o algo así.
İç çamaşırlı olan telefonuna ulaşmak için boydan boya yerde sürünmüş.
Uno en ropa interior se arrastró por el suelo para llegar al teléfono.
Çarpışmayla patlayan boya dolu uçları olan gerçek mermiler.
Balas de verdad con la punta rellena de pintura que explotan al impactar.
Emin olayım da... Bu boya topu değil.
Solo para que me quede claro, esto no son balas de paintball.
Boya yalan söylemez.
Oye, la pintura no miente.