English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ B ] / Brutus

Brutus translate Spanish

576 parallel translation
Brutus öldürdü beni.
Bruto me mató.
şimdi söylemek istediğim şey... yastığımın altında bunları buldum.
Bien, lo que quiero es... libertad igualdad fraternidad DE MARCUS BRUTUS Hallé uno de estos bajo mi almohada.
kim olursa olsun, Marcus Brutus hakkında endişelenme.
No se preocupe por este Marcus Brutus, quienquiera que sea.
"özgürlük, eşitlik, kardeşlik, yazan : Marcus Brutus."
"Libertad, lgualdad, Fraternidad, por Marcus Brutus."
ben, Marcus Brutus'um.
Yo soy Marcus Brutus.
- Marcus Brutus saklanmalı.
- Marcus Brutus debe ocultarse.
Marcus Brutus'un bu işte iyi olduğunu biliyorsun.
Es bueno este Marcus Brutus. Escucha...
bu adam kendini Marcus Brutus olarak tanıtıyor.
Él se hace llamar Marcus Brutus.
sizi, Marcus Brutus ile karıştırmışlar.
Así que te confundieron con Marcus Brutus.
Marcus Brutus'un kendisi için daha azını yapamazdım.
No habría hecho menos por el mismísimo Marcus Brutus.
ve Marcus Brutus tarafından kullanılan başlık :
Vean el título que usó Marcus Brutus...
Marcus Brutus'la buluştuğumda bunu ona söylemeyi dört gözle bekliyorum... fakat bu konuyla yüzleşmek için cesaretinin olup olmadığı hakkında şüphelerim var.
No veo la hora de responderle al tal Marcus Brutus... cuando lo atrape, pero dudo que se atreva a enfrentarme.
bahçeye geçelim mi, Marcus Brutus?
Pero antes, ¿ salimos al jardín, Marcus Brutus?
Doutreval'ın, Marcus Brutus'un arkadaşını asla reddetmeyeceğini.
Que Doutreval jamás rechazaría a un amigo de Marcus Brutus.
ama yine de Marcus Brutus ile arkadaştınız.
Pero fue amigo de Marcus Brutus.
Brutus, bu son günlerde bakıyorum da sana gözlerinde o eski tatlılığı, dostluğu göremiyorum bana karşı.
Bruto, hace algún tiempo que te observo. En tus ojos ya no veo la amabilidad y el cariño que antes tenías conmigo.
İlgisizliğime başka anlam verme. Zavallı Brutus kendi kendiyle savaşıyor,.. ... başkalarına sevgisini gösteremiyor, de.
La causa de mi falta de atención no es otra que un conflicto interno... que me impide mostrar afecto a los demás.
Sevgili Brutus, sen kendi yüzünü görebiliyor musun?
Dime, Bruto, ¿ has visto tu imagen?
Çok doğru, işte onun için de Brutus, sana gizli değerlerini gösterecek kendi görüntünü yansıtacak aynalar olmayışından yakınıyor herkes.
Es cierto. Bruto, lamento que no tengas espejos... que le muestren tu valor a tus ojos... y en los que veas tu sombra.
Ben Roma'da, ölümsüz Sezar'dan başka en ileri gelenlerden çoğunun Brutus lafını ettiğini duydum. Boyunduruk altında geçirdikleri bu kötü günlerden yakınarak soylu Brutus gözlerini açsa, dediler bana.
He oído a los más respetables de Roma... salvo al inmortal César... hablar de Bruto, y al quejarse del yugo de este tiempo... quisieran que el noble Bruto pudiera ver.
Canım Brutus, beni dinleyeceksin öyleyse.
Por eso, querido Bruto, escúchame.
Benden kuşkulanma sakın Brutus.
Y no tengas celos de mí, amable Bruto.
İçindeki bu yiğitliği görüyorum Brutus, yüzünün çizgilerini gördüğüm kadar.
Sé que tienes esa virtud, Bruto, igual que conozco tu rostro.
Uşak gibi yaşıyorsak sevgili, Brutus, suç yıldızlarımızda değil, kendimizde.
Querido Bruto, no es culpa de las estrellas... sino nuestra, el que estemos sometidos.
Brutus ve Sezar...
Bruto y César.
İkisiyle ayaklanmaya çağırsınlar halkı. Brutus adı da coşturur ruhları Sezar'ınki kadar.
Invoca a los espíritus... y a Bruto acudirá uno tan pronto como a César.
Sen de ben de babalarımızdan duymuşuzdur. Bir zamanlar öyle bir Brutus varmış ki Roma'da bir kral olacağına, dermiş, Şeytan devlet kurup otursun başına.
Tú y yo hemos oído a nuestros padres decir que hubo un Bruto... que habría soportado al diablo... con tal de mantener su rango en Roma.
Zamanın sırtımıza yükleyecek gibi göründüğü bu ağır baskılar altında Brutus kendini Roma'nın bir oğlu saymaktansa köylü olmayı yeğ görür.
Bruto preferiría ser un aldeano... antes que un hijo de Roma en estas duras condiciones... que el presente nos impone.
Sevindim, şu cılız sözlerim Brutus'ta bir kıvılcım olsun tutuşturdu demek.
Me alegra que mis débiles palabras... hayan prendido una llama así en Bruto.
Evet Brutus, soylu bir insansın sen. Ama görüyorum ki sendeki değerli öz işlenip başka yöne çevrilebilir.
Bruto, eres noble... pero veo que hay que evitar que se desuse tu noble metal.
Sezar sevmiyor beni, ama Brutus'ü seviyor.
A César no le agrado, pero ama a Bruto.
Ben Brutus olsaydım, o da Cassius olsaydı böylesine hor görebilir miydi Sezar beni?
Si yo fuera Bruto y él fuera Casio, no me dejaría llevar.
Bu gece değişik mektuplar atacağım Brutus'un evine başka başka yurttaşlardan geliyormuş gibi. Hepsinde Roma'nın neler beklediği belirtilecek onun ünlü adından. Bu arada gizliden gizliye yükselme tutkularına da değinilecek Sezar'ın.
En distinta letra, esta noche... lanzaré cartas a su ventana como si vinieran de varios ciudadanos... que le hagan pensar que Roma admira a Bruto... y que dejen entrever la oscura ambición de César.
Ah Cassius, soylu Brutus'u de aramıza bir katabilsen.
Casio, si pudieras atraer al noble Bruto a nuestra causa...
... adliyede, yalnız Brutus'un bulabileceği bir yere koy.
Que sólo lo halle Bruto.
Şunu da penceresinden atıver. Bir de şunu Brutus'un babasının heykeline balmumuyla yapıştır.
Lanza éste a su ventana y pega éste con cera en la estatua del antiguo Bruto.
Decius Brutus'la Trebonius oradalar mı?
¿ Decio Bruto y Trebonio están allí?
Gel Casca, biz de seninle, gün ağarmadan Brutus'u bir daha görelim evinde.
Casca, tú y yo iremos a buscar a Bruto a su casa antes de que amanezca.
" Brutus, sen uykudasın, uyan, kendine gel.
"Bruto, estás dormido. " Despiértate y mírate.
"Brutus, sen uykudasın, uyan."
"Bruto, estás dormido. ¡ Despiértate!"
Ey Roma, böyle kurtulacaksan, sana söz, Brutus her dileğini getirecek yerine.
Roma, te prometo una cosa. Si el resarcimiento sigue, recibirás lo que pides... de la mano de Bruto.
Günaydın Brutus. Uykudan mı uyandırdık?
Buenas noches, Bruto. ¿ Molestamos?
- Bu Decius Brutus.
- Él es Decio Bruto.
Seni artık yalnız bırakalım Brutus.
Nos vamos, Bruto.
Ama böyle yemez, konuşmaz, uyumaz olursan iç yüzün böyle değiştirirse dış yüzünü Brutus'u tanıyamaz olurum artık.
No te deja comer, hablar ni dormir. Y si afectara a tu figura... tanto como a tu forma de actuar... no te reconocería, Bruto.
Brutus akıllı insandır, rahatsız olsa iyi olmanın çaresini arar.
Bruto es sabio y, si no estuviera bien de salud... tomaría medidas para sanar.
Nasıl hasta olur da Brutus, sıcacık yatağından gizlice kaçıp gecenin zehirli soluğuna açar ciğerini iyice artırmak için hastalığını?
¿ Bruto está enfermo? Y ¿ se va de su cama caliente... para exponerse a que el contagio de la noche se sume a su enfermedad?
Öyleyse Portia, Brutus'un bir odalığı demektir, karısı değil.
Si es así, Porcia es la ramera de Bruto, no su esposa.
Demek Brutus hasta ve iyileşmek için kalkmış üstüne bir şey almadan,..
¿ Bruto está enfermo?
Yok Brutus'um, senin kafanda bir şey var.
No, querido Bruto.
Söyler misin Brutus?
Por el lazo del matrimonio, dime, Bruto...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]