Buckingham sarayı translate Spanish
214 parallel translation
Buckingham Sarayı'na ne dersin?
El palacio de Buckingham, supongo.
"Tabii Buckingham Sarayı değil."
"Claro que no es el Palacio de Buckingham."
Buckingham Sarayı, gazla!
Al Palacio de Buckingham, ¡ y deprisa!
İşte geldik, Buckingham Sarayı.
El Palacio de Buckingham.
Altı ayın sonunda, araba içinde, güzel elbiselerle... Buckingham Sarayı'na gideceksin.
Dentro de seis meses irás al Palacio de Buckingham... en un carruaje, elegantemente vestida.
Buckingham Sarayı'na gitmeyi ben istemedim, istemedim.
No me interesa ir al Palacio de Buckingham.
Buckingham Sarayı'nın etrafından dolanıp Victoria Sokağı'na gir.
Tome la calle Victoria y rodee el palacio de Buckingham.
Bakın, Buckingham Sarayı'na yaklaşan atlı korumalar. Görüyor musunuz?
Se aproxima la guardia de caballería al palacio de Buckingham. ¿ La ve?
Burası Buckingham Sarayı değil sevgilim.
No es el Palacio de Buckingham, cariño.
Buckingham Sarayı'na yemeğe gidiyorum.
Voy a cenar al Palacio de Buckingham.
Ev de idare ederdi. Ne var ki Buckingham Sarayı kadar büyük değildi.
La casa también era linda, pero era más chica que el Palacio de Buckingham.
Buckingham Sarayı'na gidiyoruz.
Vamos al Palacio de Buckingham.
İngilizler, bir kısmı Dunkirk'den beri hapsedilmiş... ama hepsi Buckingham Sarayındaki geçit törendeymiş gibi yürüyorlar.
Los ingleses, algunos de ellos prisioneros desde Dunquerque, pero marchando como si se tratase de desfilar frente al palacio de Buckingham.
Buckingham Sarayı ziyareti ve üç gün süren faaliyetlerinin ardından,
Tras tres días de actividad frenética y una visita al Palacio de Buckingham
9'da Buckingham Sarayı'na gideceğiz. 8 : 20'de burada ol.
Saldremos hacia Buckingham a las 9 : 00. Le espero a las 8 : 20.
Buckingham Sarayı'na gittiğini biliyor muydunuz? Bir film prodüktörü olduğunu?
¿ Conoce sus visitas al palacio de Buckingham, a los palacios del Cairo, su producción de films?
Buckingham Sarayı'na benzemiyor.
Bien, no es exactamente el Palacio de Buckingham.
Altı ayın sonunda, üstünde şık bir kıyafet, güzel bir arabayla... Buckingham Sarayına götürüleceksin.
Dentro de seis meses, la llevaremos al Palacio de Buckingham... en un carruaje, elegantemente vestida.
Faturayı Buckingham Sarayına yolla.
Manda la cuenta al Palacio de Buckingham.
Buckingham Sarayı'nda ise kraliçe muhtemelen Scrabble oynuyordur.
En Buckingham Palace la reina estará seguramente jugando al Scrabble.
Buckingham Sarayı'nda çay içmeyi beklemiyordum ama hiçbir zaman da o heykeli çalmak gibi bir suça bulaştıracağınızı düşünmemiştim.
No esperaba tomar el té en el palacio de Buckingham, pero nunca pensé que me involucrarías en el robo de una escultura.
Buckingham Sarayı yine bombalandı ama kimse yaralanmadı.
El palacio Buckingham ha sido bombardeado otra vez... pero nadie resultó herido.
Ama Alice, Buckingham Sarayı'ndaki partiye gidiyormuş gibi görünürse nasıl inanabilirler ki?
Pero ¿ qué van a creer si Alice parece que vaya a bailar a Buckingham Palace?
Buckingham Sarayı'na bomba düşürebilecek dik duran balon.
Un globo capaz de volar sobre Londres y tirar una bomba.
Buckingham Sarayında muhafız değişimi yapıyorlardı.
Había cambio de guardia en el palacio de Buckingham.
Doğu Londra'ya yapıldığı gibi, Buckingham Sarayı da bombalanmıştı.
Como compensación para las autoridades el Palacio de Buckingham, fue bombardeado al igual que el este de Londres.
Buckingham Sarayı'ndan küçük Chrysler Binası'dan daha az penceresi vardı.'
Era mucho más chica que el Palacio de Buckingham "y tenía menos ventanas que el Edificio Chrysler."
Buckingham Sarayı?
¿ El Palacio de Buckingham?
Bu ülkelerimiz arasındaki ilk ortak girişim olduğuna göre, bunu White House'a ve Buckingham Sarayına iletiyorum.
Puesto que se trata del primer caso de cooperación entre ambos países, lo retransmitiremos a la Casa Blanca y al Palacio de Buckingham.
Geçen hafta konferanstan önce Kral George ve Kraliçe Mary'nin çay daveti üzerine Kingsley Hall'den Buckingham Sarayı'na gitti.
La semana pasada aceptó la invitación para tomar el té con el Rey George y la Reina Mary en el Palacio de Buckingham.
İşte Kraliçe'nin yaşadığı ve çalıştığı yer Buckingham Sarayı.
Hay está el Palacio de Buckingham, donde vive y trabaja la Reina.
Burada kalıp son anlarınıza tanıklık etmeyi ümit ediyordum ama 15 dakika geç kaldınız ve benim de Buckingham Sarayı'nda önemli bir randevum var.
Anhelaba presenciar vuestra escena final. Pero llegasteis con 15 minutos de retraso. Y tengo una cita importante en el Palacio de Buckingham.
Buckingham Sarayı'nda randevu derken ne demek istedi?
¿ A qué se refería? ¿ Una cita en Buckingham?
Buckingham Sarayı'na!
¡ Al Palacio de Buckingham!
Buckingham Sarayı olmadığını biliyorum ama benim yuvam burası.
No es el Palacio de Buckingham, pero es mi casa.
Buckingham Sarayı'nın yatak odaları sürüyle gözbağı ile dolu olmalı.
Los aposentos del Palacio de Buckingham debe ser suministrada abundantemente con los ojos vendados.
Dört yıl önce, Liverpool'daki karanlık bir mahzendeydiniz... şimdi de Buckingham Sarayı'ndasınız.
De la oscuridad de una bodega de Liverpool, hace cuatro años... al Palacio de Buckingham, ahora.
Şoförün ve araban... Buckingham Sarayı'na geri göndermekten çok daha anlamlıdır.
Es mucho más que... mandar a tu chofer con un recado al Palacio de Buckingham.
10 Numara, Downing Caddesi. Birkaç saniye önce Başbakan Collingridge Buckingham Sarayı'na doğru yola çıktı. Güvenilir kaynaklardan alınan teyit edilmemiş bilgilere göre istifasını Kraliçe'ye sunmak üzere.
Estamos en el número 10 de Downing Street, y hace sólo unos segundos, el Primer Ministro, Collingridge, ha salido hacia el Palacio de Buckingham, donde, según informes no confirmados de fuentes bastante fiables, presentará su dimisión a Su Majestad la Reina.
Buckingham Sarayı'na gitmekte olan Bay Urquhart, Kraliçe tarafından...
El Sr. Urquhart se dirige en estos momentos hacia el Palacio de Buckingham, donde será invitado por la Reina a formar Gobierno...
Oradaydık, Eddie ve ben, İngiltere'de, düşünebiliyor musun öyle şık ve zerafet dolu bir davet- -beyefendiler, hanımefendiler, herşey- -Bu arada Buckingham Sarayından da uzakta değiliz.
Ahí estábamos Eddie y yo, en Inglaterra, en una elegante fiesta con lords, ladies, y todo eso. No era lejos de Buckingham Palace.
Bakın, Buckingham Sarayı.
Oh, miren. El Palacio de Buckingham.
Orası Buckingham Sarayı.
- ¿ De que te estás riéndo? - Ése es el Palacio de Buckingham.
Burası bir gazete... Buckingham Sarayında mutlu saatler değil.
Esto es un periódico... y no la hora gratis del palacio de Buckingham.
Nerede olduğumuz hiç önemli değil. Burada, dışarıda Buckingham Sarayı'nda, aklına neresi gelirse.
No importa si es aquí, en un restaurante, en el Palacio de Buckingham.
Ama belki Buckingham Sarayındaki eski işime dönebilirim.
De regreso al Palacio de Buckingham.
Sen burayı ne sandın, Buckingham Sarayı mı?
¿ Crees que esto es el Palacio de Buckingham?
En azından Buckingham Sarayı ya da Londra Kalesi'ni gezmekten iyidir.
Más que el Palacio de Buckingham o la Torre de Londres.
Buckingham Saray'ına ne dersin?
¿ Te parece el Palacio de Buckingham?
Haydi gelin, haydi gelin, şanslıysanız, Buckingham Sarayı Kral ve Kraliçessinin ünlü bahçıvanı
Acerquense, amigos! si eres afortunado conseguiras un monton de vegetales cultivados por el famoso jardinero, Gipping, que trabaja con la Reina en el Palacio de Buckingham. Acerquense, amigos!
Harika bir elbise giyerdim. Sonra Buckhingham sarayına giderdim. Bir Rus büyükelçi ile buluşmaya.
Estaré usando el vestido de gala de diseñador y yendo a alguna fiesta espectacular en el Palacio de Buckingham y conociendo a algún embajador ruso.