Bıktım translate Spanish
7,795 parallel translation
Bize "Sonsuza dek 21" den biraz az "Birden bire 42" den biraz fazlası lazım ( yine mağaza esprisi sanırım, bıktım artık )
Necesitamos algo menos juvenil y un poco más cuarentón.
Bıktım artık, bilirsin ya.
Se acabó. ¿ No?
O sakso tıkınan yol fahişesi için çene yormaktan bıktım
Estoy harta de desperdiciar palabras con esa asquerosa ramera.
Zerzevatlarından bıktım usandım.
Estoy enfermo y cansado de sus vegetales.
Bak. Benimle takılacağına söz verip sonra hiç takılmamandan bıktım usandım.
Mira... y nunca cumplas.
bıktım usandım artık, tamam mı?
¿ está bien?
Bıktım artık ya.
Estoy harto de esta mierda.
Bıktım artık.
Estoy harto de eso.
İyi dinle, Zoltan, senden ve Fin müziklerinden bıktım usandım.
Escuche, Z. Estoy harto de usted y sus patéticas pistas!
Evlilikten bıktım.
Soy muy malo en ello.
Aracıların sürekli kazancımızı kuşa çevirmesinden bıktım.
Estoy tan cansado de estos contratos cargando cosas todo el día.
Yetti artık. Artık bunu ballandırmaktan bıktım.
Amigo, me cansé de endulzar todo esto.
- Bıktım bundan!
- ¡ Estoy harto de esto!
Artık seninle erteleme denizinde boğulmaktan bıktım.
Me cansé de tocar el violín para tu baile de postergación.
Ormandan ve içinde yaşayan küçük deli yaratıklardan bıktım.
Y honestamente estoy harto del bosque y de todas las criaturitas locas que en él viven.
Zırvalarından bıktım bu hafta.
Me estoy cansando de tus tonterías.
Kaybetmekten bıktım.
Estoy cansado de perder.
Ben bıktım...
Estoy cansado de...
Ben iyi görünüp kaybetmekten bıktım.
Estoy cansado de jugar bien y aún así perder.
Eski karınmışım gibi hayal edilmekten bıktım.
Estoy harto de que fingiendo que soy ella.
Çünkü doğruyu yapmak istiyorum ve bıktım.
Porque yo estoy tratando de hacer lo correcto. Y estoy harto de eso.
Pilavdan başka bir şey yememekten bıktım.
Estoy cansado de comer nada más que arroz.
Senin peşinde dolanmaktan bıktım.
Me aburrí de siempre hacerte trizas.
Kahretsin ya bu kıza bir zorunlulukmuş gibi davranmandan bıktım.
¡ Estoy harto de que la trates como si fuera una carga!
Sorunlarını çözmekten bıktım usandım.
Estoy harto de resolver tus problemas.
- Ah, Tanrım. Bunların hepsinden bıktım artık...
- Dios, estoy harto de toda esta...
Demek istediğim, bütün kararları etrafımdakilerin vermesinden bıktım.
Yo solo digo que estoy harto de que todo el mundo a mi alrededor tome todas las decisiones.
Bütün hayatım boyunca bişileri kovalamaktan kapıları çalıp durmaktan... ve başkalarının peşinden koşmaktan bıktım.
Pasé toda mi vida golpeando puertas y persiguiendo objetivos, y estoy cansada de andar tras los demás.
- Sadece beklemekten bıktım. Biliyorum.
Joder, sólo ya me harte de esperar.
Farkındayım, ben de bıktım.
Sí, lo sé. Lo sé. ¿ Está bien?
Bu saçmalıktan bıktım.
Cansado de esta mierda.
Şikayetlerinden bıktım artık!
¡ Estoy harto de tus quejas!
Yapmadığım bir şey için ikinizin de beni abuk subuk şeylerle suçlamasından bıktım.
- Escucha... estoy harto de que me acusen de algo que no hice.
Ve bu ırkçı suçlamalardan bıktım.
Y estoy harta de esas acusaciones racistas.
Ben insanların ne düşündüğünü düşünmekten bıktım ve yoruldum.
Estoy harto de que me importe lo que la gente piense.
Senin yüzden tonla zaman harcadık, herkesi rahatsız ediyorsun! Bıktım artık!
¡ Nos haces perder un montón de tiempo, no te soporta nadie, estás chinchando a todos!
Bıktım artık.
Más fuerte.
Bıktım artık senden.
He tenido suficiente de ti.
Konuşmaktan bıktım.
Estoy cansado de hablar.
Bu saçmalıktan bıktım artık.
Ya me cansé de esta mierda.
Kızıl kafa saçmalığından bıktım.
Basta de tonterías de pelirroja.
Hayır, acayip insanların peşinden gitmekten, bıktım.
No, estoy harto de seguir a gente rara.
Benden her istediğinizi almanızdan bıktım usandım beyefendi.
Caballeros ya estoy harta de que tomen lo que quieran de mí.
Yakalanma korkusundan bıktım artık.
Estoy harto de tener miedo a ser atrapado.
Hey, bu neden kapalı? Bıraktığımızda açıktı değil mi?
¿ cierto?
- Korkak olmaktan bıktım.
He terminado de tener miedo.
Boğazımı sıktığında sakın bırakma, bir saniyecik bile. Ta ki ruhumun bedenimden ayrıldığını hissedene kadar.
No aflojes hasta un segundo antes... de sentir que la vida abandona mi cuerpo.
Bıktın mı?
Usted es cansado de eso?
- Bıktın mı?
- ¿ Demasiado?
Herkesin yerinde saymasından bıktın usandım artık!
¡ Estoy harto...! ¡ de que todos cambien de opinión!
Senden bıktım.
Estoy harto de ti.