Caligula translate Spanish
191 parallel translation
Burası bana İmparator Caligula'nın sarayını hatırlatıyor.
Esto me recuerda al palacio del emperador Calígula.
- Caligula'yı hatırlıyorsun, değil mi?
- Te acuerdas de Calígula, ¿ no?
Baksana, Caligula, baş işkencecimiz.
Mira, Calígula, nuestro torturador favorito.
Şu Caligula adi herifin teki!
Ese Calígula es un verdadero monstruo.
Caligula gerçek bir domuz değil.
Calígula es un auténtico cabrón.
Şey, Caligula, Latince Hocası demek istedim...
Así es, señor... Ya sabe, Calígula... Quiero decir, el profesor de Latín...
Caligula'ya ve diğer hocalara güleriz!
Nos encontraremos con Calígula y nos reiremos en su cara.
Çünkü Sadece Napoli'ler de böyle bir güzellik var 2000 yıldır, Caligula'dan beri, Bu böyledir
Porque esa belleza solo tiene cabida en Nápoles. Durante 2000 años, desde Calígula, ha sido así.
Peki, Caligula kim?
Bueno, ¿ quién es Calígula?
Caligula?
¿ Calígula?
Orası Caligula'nın 2000 sene önce yaşadığı yer
Ahí es donde vivió Calígula hace 2000 años.
Paolo, Caligula'ya bir iki şey öğretmiş demekle ne demek istedi Joey?
¿ Qué quiso decir Joey con que Paolo le enseña Calígula una o dos cosas?
Caligula'dan sadece bir arama var.
Una llamada de Calígula.
BağIan, cevap ver, Caligula.
Vamos, conteste, Calígula.
Melek'ten, Caligula'ya.
Querubín llamando Calígula.
Yüz kızartıcı ahlaksızlıklar, alenen yapılan hainlikler açıklanamayacak kötülükler hizmetkarlarına, güvenlikten yoksun olduklarını ve bu dişi Caligula'nın yırtıcı pençelerinden asla kurtulamayacaklarını hatırlatıyordu.
Vergüenzas infames, flagrantes perfidias terribles crueldades, pronto enseñaron a sus vasallos que nada podría garantizar su seguridad contra los viles colmillos de esta pequeña Calígula.
Yeğenin Caligula örneğin.
Tu sobrino Calígula, por ejemplo.
Yalnız, Caligula birçok yönden kehanetin gereklerini yerine getirdi Thrasyllus'un tahmin ettiği yılda ölmemesi hariç üstelik, Thrasyllus tarihlerde asla yanılmazdı. Hayır.
No.
İmparatorluk Özel Muhafızları, Caligula'nın amcası Claudius'u İmparator ilan etmişler.
La Guardia Pretoriana ha llevado al tío de Caligula, Claudio y lo declaró Emperador.
Caligula'nın katilleri için tehlikesin sen.
Tú eres un peligro para los asesinos.
Cumhuriyet demek, tüm İmparatorluk sülalesinin kökünün kurutulması demek... -... yalnızca Caligula'nın değil.
Una República necesita la muerte de toda la familia Imperial, no solamente Caligula.
Caligula suikastine karışmış tüm subaylar tutuklandı yargılanıp infaz edilmeyi bekliyorlar.
Todos los oficiales involucrados han sido arrestados y están aguardando el juicio y la ejecución.
Kararımı etkileyen, duyduklarım yalnızca Caligula'nın ölmesi konusunda aranızda anlaşmışsınız.
Lo que p-pesa en mi es l-lo que he escuchado que estabas de acuerdo en que solamente Caligula debía morir.
Ayrıca, Caligula'ya suikast yapıldığında, o Roma'daydı ama yanıma hiç yaklaşmadı.
Además, estaba en Roma en la época del asesinato de Calígula oero nunca estuvo cerca mío.
Sen, Caligula ve birkaç arkadaşıyla kabinde olacaksın.
Tu estarás en el palco con Calígula y algunos amigos.
Mutlaka Caligula'nın arkasında olmalısın.
Tú debes estar seguro de colocarte detrás de Calígula.
O, kapalı yola adım atar atmaz, sen tökezleyeceksin ya da kapıları kapatmak için bize zaman kazandıracak bir hareket yapacaksın Caligula korumasız kalmış olacak.
Cuando pise por el camino cubierto, debes tropezar o algo cualquier cosa que nos dé tiempo de cerrar de golpe las puertas y separar a Calígula de los guardias.
Caligula'yla birlikte kimler ölecek?
¿ Quién muere con Calígula?
Caligula için ne düşünürlerse düşünsünler, onun katillerini ortadan kaldırmak zorundalar.
Cualquier cosa que piensen de Calígula, tienen que apresar a sus asesinos.
Ya tek Caligula, ya da hiç.
Es Calígula sólo o nadie en absoluto.
Yalnızca Caligula.
Sólo Calígula.
Caligula için eyleme katılan, ötekiler için de katılmıştır.
Si están ahí por Calígula, están ahí todos juntos.
Üstelik kardeşi Caligula bile böyle söylemişti!
Lo dijo Calígula y era su hermano.
Erkek kardeşin, Caligula'yla?
Con tu hermano Calígula.
Hepsi bir yana, Caligula'nın yöneteceğini ve öleceğini öngörmüş.
Entre otras cosas, profetiza el reinado de Calígula y su muerte.
Yeğenim Caligula kadar zırdeli o da.
Está tan loco como mi sobrino Calígula.
Caligula'nın oğlu olduğuna inanıyorum. Ama ne fark eder ki?
Creo que eres hijo de Calígula pero qué importa eso ahora.
Ölümümden sonra, seni öldürmeye çalışacak, Caligula'nın Gemellus'u öldürdüğü gibi.
Cuando yo muera intentará matarte. Como Calígula mató a Gemelo.
Soylu Gaius Caligula, İmparator'la görüşecek!
EI noble Cayo CaIíguIa desea ver al Emperador.
Caligula satın almış ona.
Creo que se los regaló CaIíguIa.
Benimle en son konuştuğunda, Caligula evi ateşe vermişti. Söylediği tek şey de "Kovan yoksa, ateşe işe!" olmuştu.
La última vez que me habló fue cuando CaIíguIa incendió Ia casa y me dijo que si no tenía un cubo de agua, que orinara en eI fuego.
Caligula'ya belki ama Nero'ya ve Drusus'a karşı soğuksun, hal hatır sormuyorsun.
Con CaIíguIa tal vez. Con Nerón y Druso eres frío. Jamás preguntas por ellos.
- Caligula.
CaIíguIa.
Ve çünkü, bundan sonraki İmparator, Caligula olacak.
Y porque va a ser el próximo emperador.
Üstelik Caligula'nın iki ağabeyi var.
Y CaIíguIa tiene dos hermanos mayores.
Kahin, Tiberius'un kendisinden sonra, yerine Caligula'yı seçeceğini de söyledi.
Y también dice que Tiberio va a elegir a CaIíguIa para sucederle.
Caligula'yla iyi geçindin, çünkü bir sonraki İmparator o.
Dijiste que soportabas a CaIíguIa porque iba a ser el próximo emperador.
Bu yüzden Caligula'ya karşı hoşgörülüyüm.
Por eso toIero tantas cosas de CaIíguIa.
Caligula'dan hoşlanır mısın?
¡ Qué sorpresa tan agradable!
- Caligula tüylerimi diken diken ediyor.
Ese joven me da escalofríos.
Caligula buradaydı.
CaIíguIa estuvo aquí.