Canlan translate Spanish
1,042 parallel translation
Hadi ama, canlanın biraz.
Vamos, sigamos...
- Canlanın! Kahve ve konyak!
- Toma un poco de café con coñac.
- Haydi, haydi. Canlanın biraz.
No levantemos la voz, por favor.
Eskiler canlanıyor...
Esto me transporta a...
Canlan biraz!
¡ Rápido!
Sanki hiç yaralanmamış gibi tekrar canlanıp büyüyor.
Vuelve a crecer y a vivir como si nada le hubiese pasado.
Canlanın, miskin herifler!
¡ Venga, más deprisa!
Artık canlan ve git!
¡ Ahora date prisa y ve!
Oyunlarımdaki karakterler gerçekten canlanıyor. Onları gördüm, onlarla konuştum hatta el bile sıkıştım!
¡ Los he visto, he hablado con ellos, incluso les he dado la mano!
Hadi canlanın biraz.
Te importa un pito, ¿ eh?
Anılar canlanıyor, kapkara bir sessizlikten gelen. Acı içinde doğdun.
Recordando, del negro silencio... naciste con dolor.
Anılar canlanıyor.
Recordando.
Yılın bu zamanında genç erkeklerin arzuları canlanır. Bunları benden daha iyi bilirsin tabii.
En esa época del año... es cuando se enciende la imaginación de los jóvenes... bueno, vos lo sabrás mejor que yo.
Canlanın beyler.
Echadle brío.
Canlanın! Daha iyi çalışın!
¡ Echadle brío!
- Canlanın!
- ¡ Con brío!
Uyan! Kalkın ve canlanın!
¡ Levantaos!
Canlanın biraz.
Refrescaos.
Canlanın, Allah'ın belaları!
Vamos, pronto, daos prisa, maldita sea.
Kıpırdayın, kızlar, bir canlanın...
- Bueno, vamos, un poco de gracia.
Biraz canlanın millet.
Adelante, amigos.
Geceleri oyuncaklar canlanır.
Por la noche los juguetes se animan.
Bir içki, elinizdeki resimler canlanıverir hoşunuza gider.
Con una copa, la chica sale de la revista y te muerde.
Hizaya gir. Hadi, canlanın biraz!
Alinéense. ¡ Vamos, despierten!
Canlanın beyler.
Hay alguien, señores.
Tepeler canlanıyor
Las colinas cobran vida
O an her şey yeniden canlanıverdi.
De golpe he recordado todo...
- Biraz canlan. - Kes şunu!
- Recóbrate.
Canlanın biraz!
¡ Un poco más vivo!
Canlanıyor.
Está cobrando vida.
O şey muazzam bir enerji emdi. O cisim canlanıyor gibi görünüyordu.
¡ Ha absorbido mucha energía... y ha parecido que la sustancia cobrara vida!
Ama onunlayken canlanıyorsunuz ve tekrar bir erkek oluyorsunuz.
Pero con ella os vuelve el vigor y volvéis a ser un hombre de nuevo.
Canlanın, yoldaşlar!
más animada, camaradas!
Canlanın.
Con brío.
Şimdi Koharu, biraz canlan ve onu eğlendir.
Ahora, Koharu, se amable y entretenlo.
O mükemmel insanlar için biraz canlanın.
Un poco de movimiento por los que están fuera.
Canlan haydi Dışarı çıkma vakti
Es hora de que salgáis De vuestro escondite
Canlanın!
¡ Alerta!
Birazdan yağmur duracak ve bütün tabiat canlanıp uyanacak.
¡ Pronto cesará la lluvia y todo en la Naturaleza adquirirá un nuevo frescor! ...
Sonra gecenin bir yarısı canlanıp yatağından fırlıyor!
¡ En medio de la noche, se levanta de la cama!
- Canlanın, kızlar!
- ¡ Con más agilidad, muchachas!
Deniz gibi kalabalık da gezgin aklımda canlanır.
Como el mar, la multitud me tonifica y favorece mi fantasía.
Canlanın biraz, haydi!
Vamos, vamos.
Hadi canlanın biraz!
¡ Se está bajando!
Canlan biraz, tembel herif!
¡ Date prisa, gandul!
İspanyolum ve azgınım. Haydi erkekler, canlanın!
Vamos con la española... vamos, muchachos, moveos
Gözümde canlanıyor.
Me parece estar viéndole.
Biraz canlanın.
Metedle algo más de mano.
Anılar canlanıyor.
- Recordando.
Canlanın!
¿ Están todos muertos?
Gözlerim mantığımı yok etmeden önce, onarmaya çalışırken nesneler vardı ve onlara insanlardan daha uzun zamandır var oldukları için onlara insanlara gösterdiğimizden daha çok ilgi gösterirsek ölü nesneler belki canlanırdı.
Ante mi, el sentido común ha restablecido la interrumpida marcha de mis pensamientos. ¿ Por qué cuidamos más a los objetos que a la gente? Porque existen más que la gente.