English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ C ] / Canlı olarak

Canlı olarak translate Spanish

1,506 parallel translation
Eminim ki onu görmek istersiniz canlı olarak, size oğlunuzun yaşayacağı garantisini veriyoruz ve düzenli bir ziyarette bulunabilirsiniz onu
Asumo que quieres verlo vivo. Es una proposición muy simple la que le hacemos. Le garantizamos la seguridad de su hijo y le arreglaremos visitas regulares.
Hatırlatmak isterim, bu canlı olarak yayınlanacak. - İyi.
Solo para confirmar que saldremos en vivo.
Annecim, burdan canlı olarak kaçabilseydim.
Madre, escaparé de este lugar con vida.
Ceza olarak kasaba halkı Elizabeth'i kulesine canlı olarak hapsetti. Onu canlı şekilde ölüme terk ettiler.
Como castigo, la gente del pueblo la encerró en la torre y la condenó a morir en vida.
Karşınızda Yo-yo. Bugün şehir çapındaki protesto yürüyüşünü canlı olarak sunacağım. Güney Los Angeles'ın bir düzineden fazla semtinin sakinleri... sokaklara dökülecek.
Es su chica Yo-Yo... y hoy cubriremos en vivo la protesta en toda la ciudad... que los residentes de más de una docena de comunidades del sur... realizarán en las calles.
Kim yiyeceği yemeği... canlı olarak görmek ister ki?
¿ Quién quiere ver su cena diez minutos antes de comérsela?
Düğünü canlı olarak yayınlayacağız.
No se pierdan la cobertura en vivo, aquí en...
Bu akşam almaya geleceğim. Çünkü adamın biri Robert Underhay'i canlı olarak getirmekle tehdit etti.
Yo pasaré esta noche a buscarlas, porque ha aparecido un hombre que amenaza con traer a Robert Underhay vivo.
Çocuklar kötü tanınan, gerçek bir suçluyu canlı olarak yakaladık.
Muchachos hemos atrapado a un notorio criminal bien vivo.
İddiaya göre arabası dün Gizemli Katil tarafından havaya uçurulan ilahiyat öğrencisi Kevin Parson, olayla ilgili önemli açıklamalar yapmak üzere, su anda canlı olarak telefon hattımızda.
Kevin Parson, el seminarista... cuyo coche fuera destruido ayer por el Asesino del Acertijo... está en vivo, en nuestro teléfono, para hacer un comentario importante... sobre el caso.
Onları canlı olarak gördün.
Después de ti. Tú sabes quién mató a mi hermano.
Beşi için bir, biri için beş Elizabeth'i bana canlı olarak getir.
Cinco para una, una para cinco tráela hacia mi.
Beşi için bir, biri için beş Elizabeth'i bana canlı olarak getir!
Cinco para una, una para cinco, devuelve la vida de Elizabeth.
Eğer bütün bunları canlı olarak atlatabilirseniz bunlardan bir çift alıp alamayacağınızı göreceğiz.
Y si logran permanecer vivos en el inter... veremos si les daremos un par de éstas.
Ama maksatları herneyse şimdilik ona canlı olarak ihtiyaçları olduğuna inanmaya sebebim var.
Pero cualesquiera sean sus intenciones, por ahora tengo razones para creer que la necesitan con vida.
Canlı olarak seyredelim bayanlar.
A ver chicas!
Ben Suzanne Whang Beachwood'dan canlı olarak bildirdik...
Suzanne Whang, en directo desde Beachwood.
Biliyorum bu garip gelecek ama kurbanların canlı olarak derilerinin yüzülmesi şimdi de son bu son kurbanın kazığa geçirilmiş olması...
Sé que sonará raro pero por la forma como fueron despellejados vivos mutilados y empalados, como este último -
Onu canlı olarak en son kim gördü?
¿ Quién fue el último en verle con vida?
Canlı olarak mı?
¿ Vivo?
Sınırı geçmek için size canlı olarak ihtiyacım var
Los necesito vivos para llegar a la frontera.
Afganistan'dan canlı olarak Geraldo Rivera bağlanıyor.
Acompañándonos en vivo desde Afganistan, aqui está Geraldo Rivera.
Bende var. Cusack en son canlı olarak 9 : 30 civarında burada masasında otururken görülmüş.
Ahora, Cusack fué visto vivo por ultima vez sentado en su escritorio alrededor de las 9 : 30.
Hayır öyle değildi. Babasının onu canlı olarak istediğinden eminim.
No, no es cierto, yo certeramente creo que el padre la quiere viva.
Canlı olarak.
Vivo.
Bilgisayardaki dosyaları almak için evine gittin. Onun canlı olarak kapıdan girdiğini görünce neler düşündün acaba?
Entonces va hasta la casa, toma los archivos de la computadora y cree estar viendo a su conciencia atravesar la puerta.
30 saniye içinde, İlk Bağlantı'yı canlı olarak yayınlayacağız.
Y en sólo 30 segundos, viviremos en directo el Primer Contacto.
Söyleyin doktor, spermlerin ölümden sonra 48 saate kadar vücuttan canlı olarak alınabileceğini okumuştum, doğru mu?
Dígame, Doctor, Es verdad lo que he leído Que el esperma puede ser removido de un cuerpo Hasta 48 horas después de la muerte y todavía ser víable
Buradan canlı olarak çıkma için bir şansımız var. ... ama bu hemen şimdi gidersek olur.
tenemos una oportunidad de salir de aquí con vida, pero solo si nos vamos ahora mismo.
Evet, marinayı artık canlı olarak izleyebilirsin.
Si, puedes ver el vídeo del muelle en directo.
Canlı olarak yani.
No vivo.
Ben Mac, size, Malvin Emeklilik Evi'nden canlı olarak bağlanıyorum.
Les habla Mac desde la residencia de ancianos Melvin.
Bir tek, muhabire canlı olarak ihtiyacımız var.
La única que necesitamos viva es a la reportera.
Onun canlı olarak Berkut'a götürülmesini istiyorum.
Le quiero vivo y llevado a Berkut.
Canlı olarak.
Con vida.
O dağlara giden hiçbir Claymore canlı olarak geriye dönemez. O geri dönecek!
Ninguna Claymore que haya ido a las montañas ha regresado con vida.
Büyük çelik bir kutuya canlı olarak gömüldü. Onu tamamen uyanacak ekipmana bağlandı. Geçen her saniyenin tamamen farkında olarak.
Ser enterrado vivo en una caja de acero conectado a cables para mantenerlo en estado de alerta y muy consciente de cada segundo que pasa.
Yeni helikopterimiz otelin üzerinden görüntüleri, canlı ve sansürsüz olarak ekranlarınıza getirecek.
Nuestro helicóptero traerá noticias en vivo y sin censura... en unos instantes desde arriba del hotel.
Bizler fiziksel ve kimyasal olarak, duygusal canlılarız.
Física, química y emocionalmente somos seres humanos.
Bu tipik olarak göletler ve akarsuların yakınında bulunan suda yaşayan bir canlı türü.
Es fauna acuática que se encuentra cerca de arroyos y estanques.
Yoksa ilişkinde ileri gitmemek için Ritchie'yi "canlı kalkan" olarak mı kullanıyorsun?
¿ O estás usando a Ritchie como un escudo humano... para impedir que tu relación avance?
Ve tüm deniz canlılarıyla telepatik olarak anlaşabiliyorum. Öyledir.
Y puedo hablar telepáticamente con todos los moradores del mar.
Merkezi sinir sistemi. Yapay olarak büyütülüp, giysinin içine yerleştirilmiş. Böylece canlı bir şey gibi yanıt veriyor.
Un sistema nervioso central y artificial, luego ensartado a través del traje así responde como un ser vivo.
Cinayetler "ıslak boğulma" olarak sınıflandırılıyor ki bu da kurbanların suya sokulduklarında canlı olduklarını gösteriyor.
Fueron todos clasificados como "ahogamiento húmedo", lo que significa que la víctima estaba viva cuando las sumergía.
Eğer bu durumdan canlı olarak kurtulabilirsem, et yemekten ve insanlarla alay etmekten vazgeçeceğim. Tamam mı? Tek sahip olduğum bu.
ok eso es todo lo que tengo es de hecho casi toda mi identidad
Yani aslında ne kadar utangaç ve kararsız bir hayvan olan bu canlının bildiğiniz üzere bunca yıldır bir canavar olarak gösterilmesi ne kadar da kötü. Aynı öteki diğer hayvanlarında olduğu gibi onlar için de zor zamanlar bunlar.
No sería buena televisión si, sabes, este monstruo que presentamos todos estos años realmente fuese un animal muy tímido e indeciso que tiene sus momentos difíciles, como cualquier otro animal.
İnsan altı canlılar olarak resmedilirler.
Básicamente son retratados como subhumanos
Bu akşam, canlı yayında... Water Caddesi kasabı olarak da bilinen James Foley'nin birkaç saat sonra infaz edileceği Waynesburg, Pennsylvania'dayım.
Estoy aquí en vivo desde Waynesburg, Pensilvania, donde James Foley, un policía del Estado de Nueva York, también conocido como el Carnicero del Río... será ejecutado en algunas horas.
Onu son olarak canlı gördüğüm gibiydi.
Como la última vez que la vi viva.
Bak, Kern onu canlı olarak getireceğim konusunda bana söz vermişti.
Estás tratando de matar a Jonas.
Bu buzdağını Güney Kutbuna ulaşabilmek için aşmaları gereken durağan bir canavar olarak gören Scott ve Shackleton'dan farklı olarak, şimdi bilim adamları olarak bizler değişime uğrayan bu buzulları, aynı şekilde çalıştığım bu buzdağlarını, devingen canlı bir varlık olarak görüyoruz.
A diferencia de ellos, que pensaban que el océano era un monstruo estático que había que cruzar para llegar al Polo Sur, los científicos vemos el hielo como algo dinámico y vivo que provoca cambios, como los icebergs que estudio.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]