Canon translate Spanish
391 parallel translation
Canon Topping tavsiye etmiş.
Vino recomendada por Canon Topling.
Rahip Jones nasıl?
¿ Cómo está Canon Jones?
Hey, pekala, adım Frank Canon
Eso me gusta. Me llamo Frank Canon.
Hatırladığım kadarıyla Canon'lar uzun süredir bunun böyle olmasını ister.
Los Canon hemos sido así desde que yo recuerdo.
Benim adım Frankie Canon.
Me llamo Canon. Frankie Canon.
Pekala, beni sadece izleyin, Bay Canon.
Bueno, sólo sígame a mí, Sr. Canon. Hoy es mi día de suerte.
Evet, efendim, Bay Canon.
Sí, Sr. Canon.
Bana bir iyilik yap, bay Canon.
Hágame un favor, Sr. Canon.
Bay Canon sizi bekliyor.
El Sr. Canon la esperaba. Reservó su suite
Frankie Canon'ın otelinde kapıcılık yapıyor.
¡ Es el mozo en el casino de Frankie Canon!
Ve bay Canon bana bir daha asla, yaşadığım sürece süpürge yapmam için baskı yapmayacağını söyledi.
Y el Sr. Canon me dijo que nunca tendría que volver a barrer... por el resto de mi vida.
Hey, Bay Canon!
Hola, Sr. Canon.
Grinidge'de dükkân açmış. 14 Canon's Lane.
Abrió una tienda en Grinidge, Canon Lane 14.
Bir çukurda ölüsünü buldular.
Lo encontraron muerto en un canon.
Oraya "Canon Del Oro" derlermiş, yani Altın Kanyonu.
Le llamaron el "Cañón del oro".
Canon Del Oro.
El Cañón del oro.
Canon Del Oro, Biçare Adams.
El Cañón del oro, El Adams perdido.
Canon Del Oro'ya gidiyordu.
Iba al Cañón del oro.
Canon Del Oro diye bir yer yok.
No existe el Cañón del oro.
Yıl 567, Braga Konsülü, onüçüncü kilise yasası!
¡ En el concilio de Braga, en 567, Canon Trece!
Ya da ebedi olan ayarlamamıştır Topunu kendini imhaya karşı!
O que el Todopoderoso no hubiera fijado un canon contra el suicidio. "
Kira bedeli. Radyo ve televizyon kiraları.
Canon de radio y televisión.
- Dürer'in "Canon of Proportions" yapıtı. - Mermerden bir hokka.
- El canon de proporciones de Durero.
Kitaplar dergiler, TV şovları, Canon ve Bobby intihar tarikatına girerdi.
Libros, revistas, programas, Ken y Barbie que hicieron un pacto suicida...
Sen gittiğinden beri tek bir kadeh içmedim!
Desde que moriste, no he tomado un solo "canon" ( copa de vino )
Haydi gel de birer kadeh içelim!
¡ Venga, tomemos un "canon!"
Haydi gel de bir kadeh içelim!
¡ Venga, tomemos un "canon"!
Haydi şarap içelim!
¡ Por Dios, tomemos un "canon!"
Haydi, ufak bir kadeh!
¡ Un pequeño "canon"!
Buna kırmızı şarap deriz.
¡ Un "canon" es una pequeña gota de vino tinto!
Hayır, teşekkürler. Şarap içmeyeceğim.
No gracias, no tomaré un "canon"...
Haydi, küçük bir kadeh içelim!
¡ Por Dios, un pequeño "canon"!
Yarım kadeh!
¡ Un pequeño "canon!"
Çeyrek kadeh!
¡ La mitad de un pequeño "canon"!
Şarap içelim mi?
¿ Qué tal un "canon"...?
Şarap içelim!
¡ Tomemos un "canon!"
Bana bir şarap doldurun, dostum! Nasıl?
¡ Déme un "canon", Le Glaude!
Anlamıyor musun yahu, bana bir şarap koy!
¿ Cómo? ¿ No lo cree? ¡ Para mí un "canon", por Dios!
Şarap sadece içki demek değildir, aynı zamanda dostluktur.
¡ Un "canon", tome esto, no sólo es vino, también es amistad!
Bir kadeh iç. Bir kadeh...
¡ Espera... un pequeño "canon!"
Bağla ve silahı ona doğrult!
¡ Atenlo a la punta de un cañon!
Bu duyduğum silah sesi.
Esos son disparos de cañon.
Bakan da bu gelişmeyle özellikle ilgileniyor.
"POR FAVOR, VAYA A LAS PRUEBAS DEL CAÑON DE REEVES EN LAS PLANICIES DE SALISBURY"
- Hayır. Mineral Kanyonudur.
Cañon del Mineral.
- Top atışı bile yapabilirler.
- Podríamos disparar un cañon aquí.
- Şimdi, düşün!
Piense. ¿ Frankie Canon no le pidió que hiciera algo por él?
Frankie Canon, senden kendisi için bazı şeyler yapmanı istedimi? Frankie mi?
¿ Frankie?
"Gördüğüm şey ise... patlayan topların ışığı!"
"Lo que escuchaste fue... un cañon..."
Arkadaşımla beni vadinin öte yanına götürür müsün?
¿ Nos podriais llevarme a mi y a mi amiga al otro lado del cañon?
Makineleri kanyonun sonuna saklarız.
Ocultaremos los autos al final del cañon.
- Kanyona düştü.
- Se estrelló en el cañon.