Causa translate Spanish
17,927 parallel translation
Davamızın başarılı olması gerek James.
Nuestra causa debe triunfar, James.
Haiti, ümitsiz vaka.
Haití es una causa perdida.
Ümitsiz vaka değil. Yoksullara yardım etmek istediğini söylemiştin.
- No, no es una causa perdida, no, dijiste que querías ayudar a la gente pobre.
Burayı kapattıklarından beri taşrada sessiz bir hayat yaşıyordu.
El lugar se vino abajo y cerro a causa del él.
- " Ve buna göre, yalan beyan
- " Y por consiguiente, ninguna causa
Biliyorum, özür dilerim. Beni zor bir duruma soktun benim de davaya bağlılığımı kanıtlamam gerekiyordu.
Lo sé y lo siento, pero me pusiste en una situación imposible y tenía que demostrar mi lealtad a la causa.
Kapıda dururken önümde iki seçenek vardı... ya sizin bu parayı saklamayı düşündüğünüzü ve sonucu olarakta Nassau'nun yerle bir olacağını - benimle birlikte - bilerek duyduklarımı rapor edecektim.
Y aguardando al otro lado de la puerta, me he visto obligada a elegir entre dos alternativas... informar de lo que acabo de oír, que está considerando quedarse este dinero y sabiendo que seguramente Nassau arderá por esa causa y yo junto con ella...
Vali tüm kötülüklerin kaynağının Charles Vane olduğuna inanmalarını istiyor.
El gobernador quiere que crea que Charles Vane es la causa de todos sus males.
Davamız için bir kurban daha.
Otro sacrificio por la causa.
Burada ebedi ızdırap içinde olmayan ruhlar şunu bilir ; Eğer sebep sonuç ilişkisinin sihrini hissetmek istiyorsan bir amacın olmak zorunda.
Los espíritus atrapados en este lugar que no viven en perpetúa miseria entienden que si quieren sentir la magia de la causa y el efecto, tienen que tener un propósito.
Ölümüne ben sebep oldum.
Soy la causa de su muerte.
Beni hiddetle yargılama, doğru mu peder?
"No me castigues a causa de tu ira."
Olayın arkasındaki nedeni hala anlayabilmiş değilim.
Todavía no me queda clara la causa.
Bütün gece oturup kazanmak için kafanı yorarsın. Amaç ne olursa olsun.
Te sientas a pensar cómo ganar sin importar la causa.
Bu da demek oluyor ki, kendinizi onun davasına adamazsanız bu şirkette bir işe yaramazsınız.
Eso significa que si no te dedicas a su causa personalmente esta firma ya no te necesita.
Kaybedeceğin belli bir savaşa girmek için vasat bir şirkete geçmekle senin kariyerin bitmez belki.
Tu reputación quizá soporte que te vayas a una empresa menor a luchar por una causa perdida.
O ağaçların kesilip yakılması atmosferi ne kadar kirletiyor haberin var mı?
¿ Sabes la contaminación que el corte y la quema causa en la atmósfera?
Benim davama karşı bir sorumluluğum var ve bu ikisi çatışırsa sadece biri galip gelir.
Yo me debo a la causa, y si ambos están en conflicto el ganador siempre será el mismo.
Burada davayı ilerletmek için yeterli kanıt olduğu gözüküyor.
Por lo que veo hay mucho más que una causa suficiente para proceder.
İkisi de aşırı şekilde morötesi ışına marus kalınınca ortaya çıkıyor.
La causa de ambas es una excesiva exposición a la luz ultravioleta.
Üzülerek söylemeliyim ki, adli tabip ölüm nedenini resmi olarak belirlemeden cesedi teslim edemez.
Desafortunadamente, el cadáver no puede entregarse hasta que los forenses determinen la causa oficial de la muerte.
Ve amacın uğruna sefalet içinde yaşamaktan bıktım usandım.
Y estoy cansado de vivir en la miseria en nombre de la causa.
Otopsi sonuçlarına göre ölüm sebebi boğulmaymış.
Uno de los resultados de la autopsia mostró que la verdadera causa de la muerte, fue estrangulamiento.
Muhtemel ölüm sebebi elindeki mektup açacağını kulak kanalı yoluyla beyin korteksine saplaması.
La causa probable de la muerte es la introducción, autopropulsada de un abrecartas en la corteza cerebral a través del canal auditivo.
Altı hafta önce, hedeflerini tehdit olarak gördükleri içeriğimizi kontrol amacı güden dış güçler tarafından yayınımıza son verilmişti.
Hace seis semanas, salimos del aire debido a amenazas de fuerzas del exterior empeñadas en controlar el contenido considerado peligroso para su causa.
Bana da Ajan Scully çünkü bu paniğe sebep olur.
A mí también, Agente Scully, porque esto es una causa de alarma.
Ölüm sebebini öğrendik.
Sabemos la causa de la muerte.
Babam kalbim kırıldığı zaman... git ve kalbini iyileştir derdi!
Le dije a papá que estoy herida a causa de él... ¡ Ahora tengo me que ir y recuperarme!
Luke Rykoff'un davasının nasıl düştüğüyle alakalı.
Se trata de la causa contra Lucas Rykoff ser expulsado.
- Üçünün ölüm nedeni de aynı mıymış?
Y la causa de la muerte fue la misma en los tres?
- Arama sebebi.
- Causa probable.
Han'a ve davasına bağlılığından ötürü ödüllendirileceksin.
Serás generosamente recompensado por tu dedicación al Kan y su causa.
Birbizine daha sıkı sarılmış bir toplum olma duygusu verdiler.
Nos dieron un mayor espíritu de comunidad, de causa común.
Parker dosyasını kapattılar.
Cerraron la causa de Parker.
Kesintinin sebebi henüz bilinmiyor.
Aún se desconoce la causa del apagón.
Eyalet polisi Byers'ın ölüm nedenini belirlemek için soruşturma başlatıyor. İlk belirlemelere göre...
La policía estatal realiza una investigación para determinar la causa de la muerte de Byers, pero en principio...
Neden her zaman bir bahane vardır?
No entiendo por qué es causa de alarma.
Elçi'ye tap, video oyunları oynamayı sevmeyi öğren Birinci Mahal'i koru, BGM'den uzak dur ve güzel bilgisayar hanımıyla çıkmaya çalışma çünkü görünüşe göre o umutsuz vaka.
A adorar al embajador, aficionarme a los videojuegos, proteger la base, evitar al oficial de seguridad y no intentarlo con la ricura informática porque es una causa perdida.
Sebep ve sonuç, dostlarım.
Causa y efecto, amigos míos.
Bu işe baş koyacak mısın?
¿ Apoyas la causa o no?
Ve bir azınlık olarak, sen de bu mücadeleye dahil olmalısın.
Necesitamos que vosotros, como minoría, defendáis esa causa.
Ofisim bile yok, arabamdan çalışıyorum, be adam!
Estoy trabajando fuera de mi puto coche, por causa de Cristo.
Dört kızın dükkanıma dalmasına sonuç olarak yani.
Ya sabes, a causa de las cuatro chicas que irrumpieron en mi tienda.
Yankı uyandıran bir olay olur.
Se convierte en una causa totalmente celebre.
KİMSESİZ KALDI! BEBEK HIRSIZI "JASPER"
JASPER, LADRÓN DE BEBÉS ¡ HUÉRFANA A CAUSA DE JASPER!
Insanlarin üzerinde olan etkisi, gerçekten inanilmaz.
Es decir, el efecto que causa en la gente. Es realmente increíble.
Bugün davanız için büyük bir zafer elde ettiniz.
Ha asegurado una gran victoria para su causa.
Bir de ölüm sebebiyle ilgili gelişme var mı?
Y... ¿ Algún avance en cuanto a la causa de la muerte?
Eğer mahkemede konuşmazsan ve basına konuşursan,... hakim buna çok öfkelenecektir.
Si no hablas en la Corte y si hablas a la prensa, el Juez va a estar furioso y con justa causa.
Şimdiye kadar, tabii eğer niyeti buysa, Bay Irving'in Yahudi karşıtlığı Hitler özrünün sebebi,... ya da tam tersi, ki bu önemsiz.
¿ Hasta qué punto, si es que lo hace, el antisemitismo del Señor Irving... es la causa de su apología de Hitler, o viceversa, no tiene importancia?
Sebebi falan ne bilinmiyor mu?
No tienen idea de lo que lo causa, o...