City translate Spanish
7,673 parallel translation
Eskiden The Hood olarak bilinen, Starling City'nin Arrow'unun maskesinin altından milyarder Robert Queen çıktı.
Arrow, de Starling City, antes conocido como "El encapuchado", ha sido desenmascarado como el multimillonario Robert Queen.
Central City Üniversitesi'ne bir saldırı olmuş.
Ha habido un ataque en la Universidad de Central City.
Coast City'deki bazı arkadaşlarının yanına gitti.
Se queda en casa de unos amigos en Coast City.
- Studio City'de 24 saat açık paralı çamaşırhane.
En una lavandería 24 horas en Studio City.
Eskiden The Hood olarak bilinen Starling City Arrow'unun maskesi düştü ve milyarder Robert Queen olduğu ortaya çıktı.
Arrow de Starling City anteriormente conocido como The Hood, ha sido desenmascarado como el billonario Robert Queen.
Coast City'de bir arkadaşında kalmaya gitti.
Está con algunos amigos en Coast City.
Beni Canon City'den tanıyor.
Me conoce de Canon City.
Yani o herif, Canon City'deki.
Te refieres a él, a ese tipo de Canon City.
Central City'den gelmiş bir tane.
- Sí. Resulta que en Central City desapareció uno.
Cep telefonu, veya en azından havaalanında yanında taşıdığı telefonu telefonu Star City'e doğru gidiyor.
Su celular, o al menos el que tenía al pasar por Seguridad en el aeropuerto cuando llegó a Star City.
Star City otobanına girmiş. Central City'e kaçıyor muhtemelen.
Va por la autopista de Star City lo más probable es que regrese a Central City.
Kahramanınız bu mu Central City? İyi pataklandın.
¿ Es este el rostro de tu héroe, Central City? En serio, te patearon el trasero.
Bütün Central City'e neler yapabileceğini onu durduracak kadar gücümün olmadığını gösterdi.
Les mostró a todos en Central City que podía hacerlo, y que soy incapaz de detenerlo.
CCPD'yi arıyorum.
Puedo llamar a la Policía de Central City.
Bütün Central City'e kahramanlarının onu durdurmak için yeterince iyi olmadığını gösterdi.
Él les mostró a todos en Central City que su héroe no fue lo suficientemente bueno para detenerlo.
Central City'deki gedikler bütün şehre yayılmıştı. Ama benim Dünyama açılanlar ise değil.
La diferencia está en que las aberturas en Central City se encuentran dispersas por toda la ciudad mientras que muchas de sus homólogas en mi mundo no lo están.
CCPD'de danışmanlık yapıyorum. Acil bir durum çıkmıştı.
Soy intermediario en la policía de Central City y hubo una emergencia, y tenía que estar ahí.
Gitmem gerekiyordu. - CCPD demek?
- ¿ La policía de Central City?
"Sex and the City'nin yeniden yayınlandığını fark edene dek ped reklâmlarının ne diye böylesine uzun olduğunu merak ediyordum."
- No, no. "Me preguntaba por qué era tan largo un comercial de tampones hasta que me di cuenta que era una repetición de Sex and the City."
Sex and the City'nin yeniden yayınlandığını fark edene dek ped reklâmlarının ne diye böylesine uzun olduğunu merak ediyordum.
Me preguntaba por qué era tan largo un comercial de tampones hasta que me di cuenta que era una repetición de Sex and the City.
Star City Polis Merkezi.
Star City departamento de policía.
- Şehri terk etmemiz gerekiyor ama.
Pero deberemos dejar Central City.
Star City'e mi gitmek istiyorsun cidden?
¿ Realmente quieres ir a Star City?
- Central City'e 6 ay önce taşındım.
Me mudé a Central City hace seis meses.
Dostlarım, Savage'ın birkaç saat önce Star City'i terk ettiğini söylüyor.
Mis socios me dijeron que Savage dejó Star City hace unas horas.
Şimdi kanatlarını elde etmesinde yardım edelim ki seni Central City'e bırakabilsin.
Así que ahora ayudémosla a conseguir las alas, y así podrá darte un aventón a Central City.
Central City.
Central City.
- Asa için Central City'i kontrol etmeni istiyorum.
- Busca el cetro en Central City.
Bu yüzden hiçbir müze veya özel koleksiyonlar arasında yoktu. Çünkü sekiz ay önce kutsanmak için Central City'deki St. Marks'a gönderilmiş.
Por eso no estaba en ningún museo o colección privada porque fue consagrado hace ocho meses en San Marcos, en Central City.
Belki bu Central City veya sensindir ya da hayatıma ne olacağını düşündüğümdendir ama tüm bunları bırakmazsam asla kendim olamayacağım.
Quizá sea Central City, o tú, o lo que pensaba de lo que iba a ser mi vida, pero jamás me convertiré en lo que realmente soy a menos que lo deje ir.
Hepimizi olabildiğince çabuk şekilde Central City'de görmek istiyor.
Nos quiere a todos en Central City cuanto antes.
Savage, Central City'deyse neden oraya geri dönüyoruz?
Si Savage está en Central City, ¿ por qué volveremos ahí?
Star City'i kurtarırsan seninki de olur belki.
Quizá si salvas Star City, también consigas uno.
Başkomiser Lance, Star City polis departmanı.
Capitán Lance, Departamento de Policía de Star City.
Star City'e ne kadar çabuk gelebilirsin?
¿ Cuán rápido puedes llegar a Star City?
Saha ekibi 237 konuşuyor, Star City Bankası'ndayız.
Aquí el equipo de campo 237, vamos al Banco de Star City.
Federal banka parayı Star City Bankası'na destek olmak için yollamıştı.
El gobierno federal lo enviaba para apoyar al Banco de Star City.
Star City tarihindeki bütün başkanlar PHD'ye katıldı.
Todos los alcaldes de Star City han asistido a la gala de la AP.
Star City Körfezi'ni temizlemekle ilgili mailini aldım.
Recibí tu correo sobre limpiar la bahía de Star City.
Star City Polis Merkezi onuruna bu gece burada olmak büyük ayrıcalık.
Es un gran honor estar aquí esta noche para rendir homenaje al Departamento de Policía de Star City.
Star City'nin kalanı da öyle.
Al igual que el resto de Star City.
Kaba olmak istemem ama Star City'de aileniz hüküm sürdüğünden beri çok şey değişti.
No es por ser descortés, pero ha cambiado mucho Star City desde que sus padres dominaban aquí.
Starling'i Star City diye değiştirmek güzel... Ama sonra bir de olanlara bak.
Renombrar Starling como Star City está bien, pero entonces miro lo que le ha pasado al lugar.
Ama Star City'nin sorunlarına karşı kör olmadığımı herkesin bilmesini istiyorum.
Pero me gustaría que todos supieran que no estoy ciego ante los problemas de Star City.
Star City'yi kurtarmak için verilecek savaş gölgelerde verilmeyecek.
La pelea para salvar Star City no va a ser luchada en las sombras.
Burayı kastetmedim, Star City diyorum.
No aquí aquí, aquí en Star City.
Felicity diyor ki, işte, yok ilişkimizde kendini kaybetmiş bu da demek oluyormuş ki kim olduğunu bilmiyormuş ve Star City'den gitmeseymişiz de bu da Ray için buralarda olsaymış falan filan.
Donna no es el problema. Yo lo soy. Felicity dice que se ha perdido en nuestra relación, lo que significa que no sabe quién es, y que si no hubiésemos abandonado Star City cuando lo hicimos, habría estado para ayudar a Ray.
Bak, Central City'e annemi ziyarete gideceğim ve sonra, başka bir yere...
Mira, visitaré a mamá en Central City, y después, en alguna parte...
Evet ama biz evdeyken her şey yolundaymış gibi davranmıştın şimdi de Central şehrindeyken kendin gibi davranmıyorsun.
Sí, pero actuabas como si todo estuviera bien cuando estábamos en casa, pero ahora que estamos en Central City, no has sido tú mismo.
Sana bebeğimizi düşürdüğümü söylemiştim Oliver ve William'ın babasıyla Central şehrine taşındıktan 2 sene sonra tanıştım.
Te dije que perdí a nuestro bebé, Oliver. Sí. Y conocí al padre de William dos meses después de mudarme a Central City.
SCPD!
¡ Policía de Star City!