English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ C ] / Clermont

Clermont translate Spanish

135 parallel translation
Oyun şu ; Kont Clermont'u tahta oturtacağız o da şanlı Charles mış gibi yapacak.
Propongo que pongamos al Conde de Clermont en el trono fingiendo que es nuestro ilustre Carlos.
Efendiniz Fransa Kralı'na söyleyin,.. San Angelo'da Clermont Kardinali'ni zindana attım. Keza casustan beter bir adam.
Dígale a su señor, el rey de Francia, que encerré... al cardenal Clermont en San Ángel porque no es más que un espía.
Clermont Ferrand pisti sadece...
Este circuito de Clermont Ferrand es...
Onu Clermont Ferrand'da görmekten memnuniyet duyduk.
Le damos la bienvenida a Clermont Ferrand.
Bu röportaj ile Clemont Ferrand'daki yayınımız sona eriyor.
Y asi concluimos la retransmisión desde Clermont Ferrand.
Chanturgue tepesinde oturuyorum. O civarda ev yapacak bir arazi bulduğum için şanslı olduğumu söylemeliyim.
En las laderas de Chanturgue, bueno, de Clermont, he tenido la suerte de poder construirme una casita.
Günümüzde Clermont'ta oturmak kolay değil.
Antes vivía en la ciudad y era insoportable.
Sen Clermont'ta mıydın?
¿ Estás en Clermont?
Tüm Clermont orada olacak.
Vendrá todo Clermont.
Burada aslında çok güzel kızlar var, ama sokaklarda görmek pek mümkün olmuyor.
Hay chicas muy guapas en Clermont. Por desgracia, no salen mucho.
Ama Clermont'tan gitmek istiyorsun.
¿ Y quieres irte de Clermont?
Bu şarap en güzide Clermont ailelerince içilir.
- Sólo lo beben las viejas familias...
- Yeter ama. Pascal da Clermont doğumlu olduğuna göre muhtemelen Chanturgue içiyordur.
Pascal debió beber este excelente Chanturgue, ya que era de Clermont.
- Clermont'tan biri mi?
- ¿ Está ella en Clermont? - No.
Clermont'tan ayrılacağımı biliyor muydun?
¿ Sabía que me voy de Clermont?
İş icabı gelmiş, kızımızı da görmüş oldu.
Vino a Clermont por negocios y a ver a la niña.
Uzun süredir Clermont'ta mısın?
¿ Lleva mucho en Clermont?
Clermont hiç de iç karartıcı bir yer değilmiş.
Clermont no es una ciudad triste.
Burası küçük bir yer.
Clermont es pequeño.
- Burası küçük bir yer.
- Clermont es pequeño.
Hayır, Clermont'tan ayrıldı.
No. Se fue de Clermont.
Clermont'a hiç yolun düşüyor mu?
- ¿ Viene a veces a Clermont?
O Clermont'tan ayrıldığında biz daha yeni tanışmıştık.
Cuando se fue de Clermont no te conocía... acababa justo de conocerte.
Clermont-Ferrand : Puy-de-Dôme bölgesinde 134,000 sakin.
Clermont-Ferrand : 134,000 residentes en la región de Puy-de-Dôme.
Clermont yakınlarındaki Montferrand'a gönderildim ve zevcemin sütçüsü Bayan Michel cepheye gitmediğim için beni eleştirdi.
Fui enviado a Montferrand, cerca de Clermont, y la mujer de la lechería de mi esposa, la Sra. Michel, me había criticado por no ir al frente.
İkisi de köylü olan iki yöre insanı Clermont'dan birkaç kilometre ötede yaşıyorlar.
Dos hermanos, ambos granjeros de la zona, viven a unas pocas millas de Clermont.
Clermont'da gazeteler çıldırdı.
En Clermont, los periódicos enloquecieron.
Clermont'daki Direniş çabucak bastırıldı.
La Resistencia en Clermont fue rápidamente aplastada.
Hitler'in S.S. Tümeni Clermont-Ferrand'u fethetti.
La división de las S.S. de conquistó Clermont-Ferrand.
Almanlar Clermont'a Kasım 1942'ye kadar geri dönmediler.
Los alemanes no volvieron a Clermont hasta Noviembre de 1942.
Clermont'da, yenilenme ruhu Pierre Laval'in Le Moniteur'ünü doldurdu.
En Clermont, el espíritu de renovación llenó "Le Moniteur" de Pierre Laval.
O gün, 29 Temmuz 1940'ta Clermont kasabı Antoine Labronne yargılandı ve çürümüş jambon satmaktan yüksek para cezasına çarptırıldı.
En ese día, el 29 de Julio, 1940, El carnicero de Clermont, Antoine Labronne, fue procesado y condenado a pagar una gran multa por haber vendido jamón en descomposición.
Clermont-Ferrand'a götürüldüğümde orada Jean Zay ile tanıştım. Kızını da orada görmüştüm ama o görmemişti.
y cuando fui transferido a Clermont-Ferrand, dónde me encontré con Jean Zay, vi a su hija y él no.
Clermont'daki her bir öğretmen istifasını verdi mi?
¿ Entregó cada profesor en Clermont su dimisión? Qué va.
O kızları kiralamasın diye Clermont'daki her eczaneyi uyarmıştı.
Él había advertido a cada farmacia en Clermont que no contratara a esas chicas.
Clermont-Ferrand, Mareşal Pétain'e sıcak bir karşılama sunuyor.
Clermont-Ferrand está dándole al Mariscal Pétain una cálida bienvenida.
Jaude Meydanı'ndan Gaillard'a kadar burası en iyi yerdi.
Era considerado irritante en cualquier lugar, no sólo en Clermont. - Por supuesto.
- Elbette. Sadece Clermont'da değil, her yerde sinir bozucu olarak görülüyordu.
Algunas ciertamente pagaron un alto precio por haber quedado con alemanes.
- Bir kadının yanında Alman birini görmek genellikle hoş karşılanmıyordu.
Eso es seguro. No había muchos alemanes en Clermont, y no estaba ocupada.
Bazıları Almanlarla çıktıkları için gerçekten çok yüksek bir bedel ödemek zorunda kaldı.
No, sólo vimos a los Alemanes a través de la Resistencia. Clermont nunca estuvo ocupada.
Clermont asla işgal edilmedi. "Hayır, hiç görmedik!" R. Géminiani 1969
Alrededor de su cuello, todos llevaban cintas con alguna medalla prendida.
Bize Clermont'da çok az Alman olduğu söylendi.
Los veía por todas partes. Todo lo que pude ver eran cascos y alemanes.
Ama işe yaramadı, bu yüzden sonuna kadar Clermont-Ferrand'da kaldım.
A fines de 1942, todo estaba calmado en Clermont.
Askerler silahsızdı ama nöbetçilerin silahı vardı.
They incendiaron el alto Clermont en la búsqueda de terroristas. Muchos jóvenes fueron llevados.
Jaude Meydanı'nda pek çok insanın tevkif edildiğini pek çok insanın sınır dışı edildiğini biliyor muydunuz?
Todo lo que sé es que había una unidad de la Gestapo en Clermont que aterrorizaba a los franceses.
Bildiğim tek şey Clermont'da Fransa'yı dehşete düşüren bir Gestapo biriminin olduğuydu. Ya da bize öyle söylediler.
Los alemanes alrededor de aquí simpre contaban la misma vieja historia.
Burası büyük bir alan değil, bu yüzden nasıl idare ediyordunuz? İnsanlar öğrenmiş olmalı. Direniş'te olmayanlara köylünün tepkisi nasıldı?
Primero, fui detenido por la policía luego me llevaro a Clermont y luego me metieron en prisión.
Clermont'da kartların seyyar tezgâhlarda satıldığı bistrolar vardı.
Había bistros en Clermont que pregonaban las tarjetas.
Clermont'da çok Alman yoktu çünkü işgal edilmemişti.
Nos dijeron que había muy pocos alemanes en Clermont.
Yeni gelen askerleri eğitmekle meşguldük özellikle de gerilla karşıtı operasyonlar için.
Le gustamos a la gente de Clermont. Fuimos tirando.
Royat Clermont-Ferrand'un kuzeyi.
Pero debo decir que hasta donde llega un huesped de hotel, no puedo quejarme.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]