Coma translate Spanish
6,512 parallel translation
Serebral hemorajiden şüpheleniyorum.
Está en semi-coma. Puede ser hemorragia cerebral.
Bu dilimleri kendim yemek için aldım.
Yo he cogido estas rebanadas así que son para que me las coma yo.
Anlamıyor, o yüzden ben de ona bu akşam odasında yeme izni verdim çünkü gerçekten kızgın, ben de öyleyim.
Ella no lo entiende, así que voy a dejar que coma esta noche en su cuarto, porque está muy enfadado, y yo también.
Majesteleri kazadan sonra 6 ay boyunca komada kaldı.
Su Majestad estuvo en coma 6 meses después del accidente.
Çekinme Rae, bir sürü var.
- Coma, Rae, tiene para todos.
Çocuğa şeker yediriyorsun, sonra normal yemek yemesini mi bekliyorsun?
le das golosinas, ¿ y esperas que coma comida de verdad?
- Seni ele geçirmesine izin verme.
No permitas que te coma. Pinza vascular.
Aslında komadaydım.
De hecho, estuve en coma.
Seni yemeklerden uzak tutacağız ve sen de karına destek olacaksın.
y vamos a evitar que coma para que siga apoyando a su esposa.
En kötü durumda, koma ve ölüme neden olur.
En el peor caso coma y muerte.
Onun mamasını yiyeceksin.
Estás haciendo que coma comida de perro.
Dövüş bitti! Evet!
Pero tenía hinchazón significativa en su cerebro, y ella ha estado en coma desde el accidente cerebrovascular.
Amanda'nın asistanı Ben, komadan çıkarsan ne olacak?
¿ Y si el asistente de Amanda, Ben, sale del coma?
Wachewski ölmezse içimden bir ses komadan çıkınca keşke ölseydim diyeceğini söylüyor.
Si Wachewski no está muerto, algo me dice que deseará haber muerto cuando salga del coma.
Arkadaşınızı ilaçla suni komaya soktuk.
Hemos puesto a su amigo en un coma inducido.
Hala komada.
Todavía en coma.
Suni komada.
Está en coma inducido.
Klasik bir iş sahibi birisi olmadığını ya da karısı komadayken benimle evlenemeyeceği gerçeğini kabul edebilirim ama barımı böyle bir tehlikeye atmamalıydı.
Quiero decir, puedo pasar por alto el hecho de que... el no sea la clase de tío con un trabajo estable o que él no se pueda casar conmigo mientras su esposa está en coma, pero nunca debería haber puesto mi bar en peligro.
- Komada olan bir karısı olduğunu.
¿ Una esposa en coma?
15 yıldır komadaymış.
Ha estado en coma 15 años.
Komadaki eş.
Mujer en coma...
Karım komadaydı ya hani... -... ölmüş.
Mi mujer que estaba en coma... ha muerto.
Burada bir virgül var.
Hay una coma en esto.
Haftada 2,4 milyon dolar.
2 coma 4 millones en una semana.
Yani benim daha fazla yememi sağlamaya çalıştın.
Quiero decir, ¿ intentas que coma más?
Lauryn'in komada ve bir yılı aşkındır makinaya bağlı yaşamasından olabilir.
Tal vez es porque Lauryn ha estado en coma y conectada a un respirador por un poco más de un año.
Küçük kesik ve yaralar, hipotermia, alkol zehirlenmesi.
Uh, cortes y conmociones de menor importancia, hipotermia, coma etílico.
Komadaydı.
Estaba en coma.
Bunlar köpek mamaları mı? Ham, ham, ham, ham, ham. Bütün kutuyu yemesini istemezsiniz yoksa evin her yerine kakasını yapacak.
Espera, ¿ eso son premios para perros? Ahora, no queréis dejar que se coma la bolsa entera, si no va a tener diarrea en la casa.
- Siz buradayken yerse ve kavanozu dışarıya getirirseniz.
Siempre que lo coma en el interior y devuelvas el frasco. Hecho.
O zaman zıvanadan çıkacağım.
En ese caso, voy a volverme loco. Quizás me coma otra bolsa.
Riley'e Philip'i yeyip yememesini söylemesi umrumda değil!
¡ No me importa si le ha dicho que se coma a Philip!
- Komaya sebep olan bir sakinleştirici.
- Un sedante que induce el coma.
Burada hepimiz komada değiliz tatlım.
No todos estamos en coma, querida.
Kız komada 9 gündür uyuyor.
Ella ha estado durmiendo... en coma, desde hace 9 días.
- Bir kek daha alayım mı?
¿ Quieres que me coma otro cupcake?
Bir farenin kendi türünden birini yemesinin tek yolu başka türler tarafından zehirlenmesidir.
La única manera en que un ratón se coma a uno de los suyos es que él haya sido contaminado por otra especie.
Çok fazla çekersen epidermal kanamayı tetikleyebilirsin ve bu bir komaya sebep olur.
Sacar demasiado podría desencadenar una hemorragia epidérmica, resultando en un coma.
Ya da ben komaya onu koyacağız Sadece o kel kafalı benden uzak arızamsın tutmak.
Sólo mantén a esa cabeza calva lejos de mí, o lo pondré en coma.
Çünkü bana tecavüz ilacı verip beni komaya soktun!
¡ Porque me has dado una droga de violador y me has dejado en coma!
Komada fakat iyileşmesi bekleniyor.
En coma, pero esperan que se recupere.
Merak etme, ye!
No se preocupe... ¡ sólo coma!
- Teknik olarak, komada yani?
Entonces... básicamente, ¿ está en coma?
Özetleyecek olursak bir yaprak yapışkanlı kâğıdı en hızlı yiyen kazanıyor.
Simplemente en esencia es quien coma una nota post-it más rápido gana.
Dennis alkol zehirlenmesinden ölmeden önce onunla bir anlaşma yapmıştık.
Dennis y yo teníamos un trato antes de que muriera de un coma etílico.
Bir şey yeseniz iyi olur Bayan Mott.
Será mejor que coma algo, Sra. Mott.
- İsterseniz gelin siz de yiyin.
- Venga y coma algo, si quiere.
- Bıraktım. - Bıraktı ama ıspanak yemiyor.
Ya lo dejé él ya lo dejó, dejalo que se coma la espinaca.
Lütfen yiyin.
Ahora por favor coma.
- Olmam.
Todavía en estado de coma.
Just something for him to chewbacca on.
Son para que se las Chewbaca-coma.