Control translate Spanish
33,338 parallel translation
Başkan'ın ziyareti yakınken ortalarda kötü bir Kriptonlunun gezmesi.
Un kryptoniano fuera de control en la ciudad cuando nos visita la presidenta.
Bayan Grant o boşboğaz kibirli herifin toplantısını gaspetmesine izin vermezdi.
Lo que digo es que la Sra. Grant no dejaría que ese hombre que solo habla - mal tomara el control de la reunión.
Sence Cat Grant bütün şirketini inancı olmadığı birine teslim eder miydi?
¿ En serio crees que Cat Grant le dejaría todo el control de su compañía a alguien en quien no cree realmente?
Yazı içeriğinin kontrolü bana ait.
Tengo el control completo del contenido editorial.
- Zorn, eğer bu şeyden hemen kurtulmazsan, hayvan kontol ekibini arayacağım.
- Zorn, si no te ocupas de esta cosa ahora mismo, voy a llamar a Control Animal.
Bu kuş hayvan kontol ekibini öldürür...
Este pájaro podría matar a Control Animal,
Ve Bitcoin yayılıyor. Bitcoin egemen olursa hepimiz cehennem gibi bir dünyada yaşarız.
Y el Bitcoin está creciendo y si el Bitcoin toma el control, todos estaremos en el infierno.
Sonunda kontrolü ele alma zamanı geldi.
Ha llegado el momento de recuperar el control.
Gerçek kontrolü.
El auténtico control.
Heyecanlarımın sönmüş olması gerekse de hâlâ kontrolsüzce coşkulu.
Todos mis ardores deberían haberse apagado. Pero se han enfurecido sin control.
Sorum silah kontrolüyle alakalı değil, bir son dakika haberi hakkında.
Mi pregunta no es sobre el control de armas... sino sobre una noticia de última hora.
"Kontrol, Alt, Sil."
"Control, alt, suprimir".
Öncü kuvvet hava kontrolü.
Iba hacia el control aéreo.
Onun vasıtasıyla yönetimi yine ele geçirdik.
Sus instalaciones nos permitirán recuperar el mando y el control.
Pekala, bayanlar ve baylar Rikers adası güvenlik noktasına ulaştık.
Bien, damas y caballeros, han llegado al control de seguridad de Rikers Island.
Otobüsü terk ettikten sonra güvenlikten geçmek için gerekli bilgiler verilecek. Anlaşıldı mı?
Cuando salgan del autobús, recibirán más instrucciones sobre la autorización del control de seguridad. ¿ De acuerdo?
Sanki beni ele geçiriyor ve bende durduramıyormuşum gibi.
Es como si estuviera tomándome el control y no puedo pararlo.
Be onun beynindeki varlığı kontrol altında tutmam...
Y mi control de la criatura dentro de su cabeza puede que sea
O adam için kapıyı tuttuğumda ve karşılığında bir teşekkür duymadığımda resmen kafayı yedim!
Cuando le sostuve la puerta a ese tipo y ni siquiera me agradeció, ¡ perdí el control!
Yakında hayatlarının kontrolünü elime alacağım.
Pronto tendré el control sobre todos los aspectos de sus vidas.
Kontrolden çıkmış bir tren gidiydi.
Es como un tren en movimiento y fuera de control.
"Big Jim'in" ölümünden saatler sonra..... Torrio Onun multimilyon dolarlık imparatorluğunu ele geçirmiş..... İtalyan yeraltı dünyasının yeni lideri olmuş..
Solo unas horas después de la muerte de "Big Jim", Torrio se hace con el control de su imperio multimillonario, convirtiéndose en el líder del hampa italiana y en uno de los jefes más importantes de Chicago.
Görev Kontrol gezici robotun azami yük kapasitesinden 2000 kilo fazla olduğunu doğruladı. Başarma ihtimâlimiz yok.
Control de misión ha confirmado que el vehículo soporta 2.000 kilos por encima de la carga útil máxima.
IMSF, devam edilmesini ya da tüm görevin iptal edilmesini değerlendirmesi için Görev Merkezi'ne bir delege gönderiyor.
La FICM enviará un ayudante a control de misión para evaluar si van a continuar o a cancelar todo esto.
Alfa bir, devam et.
Control de lanzamiento, adelante.
Teşekkürler, Joon. Görev Kontrol,
Gracias, Joon, control de misión.
Hapse girmiş insanlarla konuşun. Etrafınızı ve hayatınızı kontrol edemeyişiniz streslidir. İstediğiniz şeyi istediğiniz zaman yapamamak strese sokar.
Habla con la gente que ha estado en la cárcel, la falta de control sobre su entorno y su vida es estresante, no ser capaz de hacer lo que quieres cuando quieres es un factor de estrés.
Termal kontrol düzeldi.
Control térmico restablecido.
Son 20 saniye.
El piloto automático tiene el control del vehículo.
Ailelerimizin jenerasyonu onu zihin kontrolu için kullanıyor.
La generación de nuestros padres lo usa para el control mental...
Erkek arkadaşlarıma "sorun yok" dediğimde bunun anlamı "yeğeninden ot aldım" ya da geçen sene eski sevgilinle gizlice arkadaş oldum ve nedimesi olacağımdır.
Cuando decía a un novio que algo "no es la gran cosa" significaba algo como, "yo sólo le... a" en secreto, me hice amiga de tu ex-novia el año pasado, las cosas se salieron de control, y ahora soy su dama de honor ".
Makinelerin tıp alanında bize yardım etmesinde sorun yok ama kontrolün tamamen makineye bırakılması çok daha farklı bir şey.
Una cosa es tener máquinas que ayuden en medicina. Y otra es ceder el control a las máquinas.
Şimdilik kontrol altına aldık ama nöbetler devam edecektir.
Creo que lo tenemos bajo control ahora, pero esta convulsión no será la última.
James, personel şefi olduğuma göre hastanedeki tam yetkili kişi olmalıyım.
James, como jefe de personal, estoy acostumbrado a tener total control del hospital.
Zencilerin kontrolden çıktığını, beyaz kadınlara karşı şiddet tehdidi oluşturdukları söyleniyordu.
Decían que el negro estaba fuera de control, que había una amenaza de violencia para las mujeres blancas.
Birçok kişi kontrolün elimizden gittiğini düşündü.
Muchas personas sentían que estábamos perdiendo el control.
Göçmenlik yasalarıyla kanun uygulama sistemimizin...
Hay una fusión entre los sistemas de control de inmigración...
Beyaz olmayan topluluklar hâlâ sürekli gözetim ve kontrol altında olacaksa bu bir ilerleme sayılır mı? Üstelik şimdi kişinin parmaklıklar ardında hapsedilmesindense GPS izleme üzerinden para kazanan özel bir şirket var.
¿ Qué progreso sería si las comunidades de color aún están bajo vigilancia y control perpetuos, pero ahora de mano de una compañía que gana dinero con un monitor GPS, en vez de tener a una persona encerrada en una jaula?
Amerikan tarihinde Afrikalı Amerikalılar tekrar tekrar kontrol altına alındı, ırksal ve sosyal kontrol sistemleri ölüyormuş gibi görünüyor, ama yeni bir formda yeniden doğuyordu, dönemin ihtiyaçlarına ve kısıtlarına göre biçimleniyordu.
A lo largo de la historia de Estados Unidos, los afroamericanos han sido reiteradamente controlados a través de sistemas de control racial y social que parecen morir, pero que renacen con una nueva forma, adaptada a las necesidades y restricciones de la época.
Çok daha büyük ve vahşi bir sistemin yansıması. Topluca hapsetme olarak bilinen ırksal ve sosyal kontrol mekanizması bu tür bir polis şiddetine yetki veriyor.
Es el reflejo de un sistema brutal más grande de control social y racial, conocido como encarcelación masiva, que autoriza este tipo de violencia policial.
Polis ve politikalar Kontrol için devriye felsefeleri
La policía y las políticas Filosofías de patrullas de control
Zapteden zalim bir el
Una mano cruel toma el control
Dr. Kushel'in röntgen sonuçlarında prefrontal korteksinde anormal karanlık bölgelerde utanma ve empati duyguları ve aynı zamanda dürtü kontrolü ile ilişkili olarak ortaya çıktı.
Los escaneos SPECT del Dr. Kushel revelan regiones oscuras anormales en su corteza prefrontal, indicando deterioro en areas asociadas con sentimientos de vergüenza o empatía, y de control impulsivo.
Bu işin sırrı sıcaklığı kontrol etmende.
Ahora, la clave aquí es el control de temperatura.
Burası kontrol odası olmalı.
Esta debe ser la sala de control.
- Shelby tamamen kendini kaybetmişti.
Shelby había perdido el control.
Shellby tamamen kendini kaybetmişti.
Shelby había perdido el control.
O ormandaki bir şey kontrolü kaybetmeni sağlıyordu.
Algo en esos bosques... hace que pierdas el control.
Görev Kontrol, burası Daedalus kızıl gezegeni seyrediyoruz.
Control de misión, al habla la Dédalo, estamos viendo el planeta rojo.
Görev Kontrol'e bir durum güncellemesi gönderin.
Informad a control de misión.
Hallederim.
Está bajo control.