English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ C ] / Cortese

Cortese translate Spanish

63 parallel translation
- Onun adı... söyle şunu.
Dilo. - Cortese.
- Cortese. - O kim, Zeyna?
¿ Quién es, Xena?
Köyüme saldıran ve onu yerle bir eden adamlar Cortese'in maskesini... bu maskeyi giyiyorlardı.
El hombre que atacó y saqueó mi aldea usaba una máscara de corteza. Esta máscara.
Beni Cortese'e götür. Onunla ilgili bilmesi gereken herşeyi ona anlatabilirim.
Llévame con Cortese ; puedo decirle todo lo que necesita saber de ella.
Yeni gelenler ayrıcalıklarını kazanana kadar, Cortese'le tanışmıyorlar.
Los nuevos no conocen a Cortese hasta que se hayan ganado ese privilegio.
Ben de Cortese'le konuşurum.
Yo hablaré con Cortese.
Eminim Cortese bilgi için minnettar olacaktır.
Estoy seguro de que Cortese agradecerá la información.
O Cortese'in yağmacılarından biri... yanlız.
Es uno de los soldados de Cortese. Y solo.
Erkek kardeşinin Cortese tarafından öldürüldüğünü söylediğini sanmıştım.
Creí que habías dicho que tu hermano fue asesinado por Cortese.
O Cortese'in maskesi. Bu doğru.
Esa es la máscara de Cortese.
Bu Cortese'e yeterince yakınlaşabilmemin tek yolu... onu öldürmek için.
Es la única forma en que puedo acercarme lo suficiente a Cortese y matarlo.
Cortese'i bulmam yıllar aldı.
- Es un comienzo. - Me llevó años encontrar a Cortese.
Cortese'i senin istediğin kadar bende istiyorum.
Quiero a Cortese tanto como tú.
Eğer dövüşmeseydik Cortese hepimizi katletmişti.
Cortese nos habría masacrado a todos si no peleábamos.
- Cortese bizi köpekler gibi avlayacaktı!
¡ Cortese los habría cazado como perros!
- Cortese'e ne kadar yakınsın? - Ben yeniyim.
¿ Qué tan cerca estás de Cortese?
Cortese onun için olan hediyimi görmekten çok memnun olacak.
Cortese estará muy complacido de ver este obsequio para él.
Bu sefer beni Cortese'e götürmek zorundasın.
Esta vez debes llevarme con Cortese.
Onu Cortese'e götürmesi gereken kişi benim.
Yo seré quien se la lleve a Cortese.
Ben sadece Coretese'in nasıl yaptığımı duyması gerektiğini düşün...
Sólo creo que Cortese debe escuchar cómo me las arreglé- -
- Şey, eğer öyleyse, herşeyi doğrudan Cortese'e rapor ediyor olmalı.
Bueno, si es así, él le informa todo a Cortese.
Haydut Cortese'in kalenin içinde bir casusu var!
El bandido Cortese tiene un espía dentro del castillo.
- Evet, Cortese...
Sí, Cortese.
Cortese... şimdi... katil bir canavar.
Cortese... ese es el monstruo asesino.
- İyi kral ve Cortese bir ve aynı.
El buen Rey y Cortese son la misma persona.
- Cortese'i öldürmek bu suçluluğu hafifletmeyecek.
Asesinar a Cortese no borrará esa culpa.
Geriye yapacak tek birşey kalmıştı... o da Cortese'i mezara sokmaktı... benim içinde olmam gereken mezara... şu anda Lyceus'ın içinde olduğu mezara.
Sólo había una cosa que hacer. Llevar a Cortese a la tumba. A la tumba que yo debí haber ocupado.
Malik'i bulmalıyım ve beni Cortese'e götürmesi için onu zorlamalıyım.
Debo encontrar a Malik y obligarlo a que me lleve con Cortese.
Cortese ve eşkıyaları bu köyü yok etmek üzereyken, kim onları durdurdu?
Cuando Cortese y sus bandidos iban a destruir esta aldea...
- Kral ve yağmacı Cortese bir ve aynı. - Ama, bu imkansız!
El Rey y el villano, Cortese, son la misma persona.
Kral, Cortese'le savaş halinde.
Pero eso es imposible. El Rey está en guerra contra Cortese.
Cortese buraya sadece burada olduğumu bilirse gelecektir.
Cortese sólo vendrá aquí si sabe que yo estoy aquí.
Cortese'e gidiyorsun... ama ilk önce... sana borçlu olduğum birşey var.
Irás con Cortese. Pero primero hay algo que te debo.
Bu Cortese'in zevki... ve onun seninle işi bittiği zaman... yanmış cesedine tüküreceğim.
Será el placer de Cortese. Y cuando él acabe contigo escupiré sobre tu esqueleto en llamas.
Cortese'i yendikten sonra... ne hisettin?
¿ Qué sentiste después de vencer a Cortese?
Ve seni temin ediyorum, Toris... eğer Cortese'i öldürürsen, benim olduğum şey olacaksın.
Y te juro, Toris que si matas a Cortese, te convertirás en lo mismo que fui yo.
Bu yüzden eğer bana Cortese'i nerede bulabileceğimi söylerseniz... ölümlerinizi çabuk ve acısız yapmaya çalışacağım.
No creo en tales ejecuciones así que si me dicen donde encontrar a Cortese intentaré que sus muertes sean rápidas y sin dolor.
Neden sadece Cortese'i bulmuyoruz? !
¿ Por qué no vamos a buscar a Cortese?
Cortese! Neredesin? !
¿ Cortese, dónde estás?
- Cortese... baskıncılara silahlarını bırakmalarını emret.
Cortese, ordena a tus villanos que depongan sus armas.
Chakramıma güzelce bir bak, Cortese.
Mira bien mi chakram, Cortese.
Eğer Cortese'e karşı harekete geçmekte ısrar etmeseydim, belki tanıyabilirdin.
Si yo no hubiera insistido en contraatacar a Cortese podrías haberlo conocido.
İlk önce Cortese'in saldırısı, sonra kasabanın yeniden inşası.
Primero fue el ataque de Cortese ; luego la reconstrucción del pueblo.
- Herşeyi Cortese'e kaybetmemiz onun kalbini kırdı.
Perder todo en la lucha con Cortese le rompió el corazón.
Cortese'le kendi başına mı dövüşecektin?
¿ Pelear contra Cortese?
- Cortese.
- ¿ Quién es Cortese?
Şüphesiz o Cortese.
Sí, es Cortese.
- Lordum, Cortese.
- Mi Lord, Cortese.
Bu yüzden onlara en iyi ikinci şeyi vereceğim... onun ikinci komutanı... şeytani Savaşçı Prenses, Zeyna. Onlar Cortese'i alamazlar, elbette.
Y no pueden atrapar a Cortese, desde luego.
Cortese ve benim yüz yüze geleceğimiz anı ne kadar uzun zamandır planladığımı biliyor musun sen?
¡ Quiere decir que no debiste meterte! ¿ Sabes por cuánto tiempo he planeado el momento en que estaría frente a Cortese?
Kralınız Cortese.
Tu Rey es Cortese.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]